Türkiye’yi ve aklını yoksullaştırmaya çalışmak

Suriyeli mültecilere dönük ‘kampanya’ hız kesmeden sürüyor.

Bakıyorsunuz ‘büyük gazete’ sahilde mangal/nargile ikilisi üzerinden bir provokasyon haberine imza atıyor. Edep yahu. Sahilde mangalı, nargileyi mültecîler mi icat etti? O sahilde mangal ve nargileyi yapmayı kime bakarak ve nasıl keşfettiler acaba?

Ne istiyor ‘büyük gazete?’ Gruplar sahilde kebap şişlerini alıp birbiriyle kavga mı etsin? Birbirinin sırtında marpuç şaklatıp kafasında şişe mi kırsın?

Bu arada mültecî nefretini pompalamak için sosyal medyada çok sayıda yeni sahte hesabın açılması bu pis kampanyanın başka bir boyutu.

Bu pis kampanya üzerinden kötü ve telafisi zor toplumsal sonuçların doğma ihtimali yetkililerin de dikkatini çekmiş olmalı ki İçişleri Bakanı bir açıklama yaptı; Bu açıklama sonucuna göre, hepsi potansiyel bir suç makinesi gibi gösterilmek istenen Suriyeli mültecîlerin suça karışma oranı yüzde 1.32. Geriye kalan yüzde 98’lik oran kim dersen, aynaya bakman gerekiyor.

Bu durumda kim kimi tenkid edebilir bir düşün istersen.

Hem nedir, bir suç işleyen mültecî kayırmaya tâbi tutulup serbest mi bırakılıyor? Hayır.

Ama suçun şahsîliği gibi temel bir ilkeyi bile bile bile iştahla çiğneyip, buradan ırkçı bir nefret, provokasyon üretmeye çalışmanın da bir bedeli olmalı.

Çanakkale’deki mezar taşlarında Halepli, Şamlı, Beyrutlu, Gazzeli, Yemenli, Üsküplü, İşkodralı, Batumlu, Bosnalı yazan aziz şehitlerin ruhaniyetinden utanmalı.

Bizim birbirimize benzememiz diye bir şey varsa, bunun temelinde çeşitliliğimiz ve farklılığımız yatar.

Türkiye diye bir gerçekliğimiz varsa, bu gerçekliği biraz da bütün dünyayı içimize alabilme imkan ve ihtimaline borçluyuz. Bu imkan ve ihtimalin temelinde ise doğaldır ki bir ‘ırk’ anlayışı değil, bir ‘bakma/akletme’ güveni, farklılığı ve güzelliği yatar.

Bu anlamı parçalamaya, bu aklı yoksullaştırmaya, bu güveni yok edip bu milleti içine ve kendi üstüne kapamaya kimsenin hakkı yok.

Provokatörlerin, insan düşmanlarının, işgâl mühendislerinin, anlam yağmacılarının hiç yok.

Türkiye kötülerin her tür çabalarına rağmen bir insanlık adası, bir anlam limanı olarak kalmaya devam edecek inşaallah.

Mektub 27

(…)

Ferdî ve Şürekâsı adlı çok güzel eseri ticarî ilân başlığı sanarak İstanbul’da sokak sokak gezen zâta hatırlatırız ki bu unvan bir roman adıdır. Lütfen yanılmasınlar!

Arkadaşlarımızdan birinin Dekadanlık konusunda göze çarpan hâli, meşhur dalkavuk hikâyesini andırıyor. Bir gan lehte, ertesi gan fena halde aleyhte bulunuyor. Haniya, kibârın biri kâhyâsına:

-Bana bir dalkavuk bul, demiş. Kâhyâ birini bulmuş, getirmiş. Efendi demiş ki:

-Sen dalkavuk musun?

-Evet efendim.

-Fakat benzemiyorsun?...

-Nasıl efendim? En birinci dalkavuğum!

-Hayır hayır değilsin…

-Efendim, neye inanmıyorsun?... Dalkavuğum!

Efendi bakmış olacak gibi değil. Herifi çıkarmış. Bir ikinci daha gelmiş. O da bu minvâl üzere söylenmiş… Onu da def etmiş. Söz sırası üçüncüye gelince… Efendi yine başlamış:

-Sen dalkavuk musun?

-Evet efendim.

-Fakat benzemiyorsun.

-Evet efendim, benzemem.

-Yok… yok… istîdâdın var.

-Vardır, efendim.

-Fakat pek iyi dalkavuk olamayacaksın.

-Bendeniz kusurumu îtirâf ederim.

Deyince, efendi geniş bir nefes almış. “Ooh! Ötekiler dalkavukluk değil, âdetâ benimle kavga ediyorlardı” diyerek herifi yanında alakoymuş. İşte, bizim Sabâh de böyle! Dekadanlara sıpa dedirtinceye kadar uğraştı. Artık seve seve büyütsün…(…)

Figaro’dan alınma tuhaflık:

Bir mösyö, bir kadın hakkında söyleniyor:

-O derecede korkunç çehreli, o derecede çirkin ki suratını astıkça güzelleşiyor.

Ahmet Rasim- Şehir
Mektupları- Hazırlayan: Ahmet Kabaklı- MEB Yayınları

Okullardaki psikolojik danışmanlık

Bir süredir yoğun şikayet konusu olan okullardaki PDR hizmetleriyle ilgili olarak getirilmek istenen değişikliklerin geldiği yeni aşamayla ilgili bir mektubu kısaltarak sunuyoruz:

Mevcut Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri Yönetmeliği’nin Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından değiştirilmek istendiğine dair haberleri kaygı ile izliyoruz. Bu değişikliğin büyük bir yanlış olduğu anlaşılmış ve imzadan dönmüştür ancak hala bir grup bürokrat tarafından yanlışta ısrar edilmektedir. Kimi platformlar yoluyla yayımlanması düşünülen yönetmelik olduğuna dair metinde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunlarının yetki alanı içinde bulunan psikolojik danışma hizmetleri rehberlik kadrosundan alındığı görülmektedir. Bunun yanında mevcut metinde okullarda görevlendirilecek rehberlik kadrosu personelinin Psikolojik Danışmanlık eğitimi hiçe sayılmakta ayrıca PDR hizmetlerine Rehberlik ve Psikolojik Danışma hizmetlerinin etik ilke ve değerleri ile uyuşmayan yeni görev tanımlarının getirildiği görülmektedir.

Rehberlik ve Psikolojik danışmanlık hizmetlerinin bugün geldiğimiz noktada, veliler ve öğrencilerimiz tarafından benimsenmiş, işleyen bir hizmet alanı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Psikolojik Danışma ve Rehberlik mesleğinin özünü yok sayan bir anlayışla getirilecek yeni bir yönetmelik, okullarımızda öğrencilerimize ve velilerimize ücretsiz olarak sunulan psikolojik hizmetleri ortadan kaldıracaktır. Bu durum, uzun vadede kadın sorunları, çocuk hakları, saldırganlık davranış örüntüleri gibi toplumsal sorunların çözümünde tıkanmalara ve sorunların artışına sebep olacaktır. Bunun yanında Psikolojik Danışma ve Rehberlik mezunlarının bu anlayışla çıkan bir yönetmeliğe karşı özlük haklarını savunmak amacıyla başlatacakları hukuk savaşı, eğitim sistemimizde onarılması güç sorunlar yaratabilir. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri yönetmeliğinde yapılacak değişikliklerin akademisyenler, alanında uzman bürokratlar, alan mezunları ve çalışanları, veliler, sendikalar gibi tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilecek bir çalıştayda konuşulması ve yeni yönetmeliğin uzlaşma halinde yazılması gerekmektedir.

(…) Bir grup alana uzak bürokratın inadı yüzünden faydalı bir şekilde ilerleyen bu hizmetler 1900’ler seviyesine indirilip işlevsiz hâle getirilemez. Tunahan Duruk

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum