28 Şubat davası buharlaşırsa yüzümüz kızarır

Paralel Yapı'nın hukuk sistemi ve demokrasi üzerindeki sayısız tahribatı içinde en dramatik olanı Türkiye’nin darbeyle ve askeri vesayetle hesaplaşmasını itibarsızlaştırmasıdır. Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve benzeri davalarda akıl almaz boyutta sahte delil ve komplo materyali kullandılar. Ordu içinde kendilerine yakın subayların terfi ve görevlendirilmeleri için darbecilikle alakası olmayan yüzlerce kişiyi sanık yapıp mahkum ettirdiler. Paralel hiyerarşiyi tamamlamak için arada ne kadar suçsuz ve sadece vazifesiyle
ilgili subay varsa hepsini lekeleyip gerilettiler.

Sonuçta Türk demokrasisinin en temel ihtiyacı olan darbeyle hesaplaşmak sulandı ve itibarsızlaştı. Böylelikle ordu ve sivil bürokrasi içindeki gerçek darbe unsurları da hak etmedikleri bir itibar elde ettiler.

***

Süreç büyük bir sansasyon rüzgarıyla ülkeyi şok dalgalarında savururken gerçek bir darbe davası olan 28 Şubat için kimsenin enerjisi kalmadı. Bırakın davaya sahip çıkmayı, duruşmalar sıradan bir merak duygusuyla takip bile edilmez oldu. Oysa, 28 Şubat Darbesi, failleri, mağdurları, etkileri hayatta olan ve tamamı sahici delillerden ibaret mükemmel bir darbe davasıydı. Dönemin generalleri hayatta, dönemin siyasileri hayatta, dönemin bürokratik kadroları hayatta, dönemin payanda olan sivil unsurları hayatta ve dönemin mağdurları hayatta.

Daha da önemlisi o döneme dair bütün uygulamalar kayıt altında; televizyon görüntüleri, gazete manşetleri ve onbinlerce sayfalık resmi yazışmalar, hepsi arşivde hepsi hafızalarda…

28 Şubat acısının dumanı hala üzerinde tütmektedir.

Böylesine dört başı mamur bir dava dosyası neredeyse yargılanamıyor. Ardı arkası kesilmeyen nafile hale gelmiş duruşmalarla vakit öldürülüyor. Davanın bir sahibi yok; dolayısıyla motivasyonu hiç yok.

***

Paralel Yapı'nın Ergenekon ve Balyoz’da yaptığı planlı usulsüzlükler ve haksızlıklar sanki 28 Şubatçılar için de geçerliymiş gibi; orada haklı çıkanlar sanki bu davadakileri de aklamış gibi bir rüzgar esiyor.

Alakası yok oysa…

28 Şubat’ta onbinlerce genç kız eğitim ve istihdam hakkından mahrum bırakıldı. Başörtüsü zulmü kavramı hafızalara ve siyasi literatüre bu dönemde girdi. Siyasi partiler kapatıldı, siyasetçiler yasaklandı. Birçok şirket dindar kimlik suçlamasıyla ticareten geriletildi, batırıldı. Binlerce memur, bürokrat inançları nedeniyle mağdur edildi. Andıçlar yazıldı, hayatlar karartıldı. Sincan’da dünyanın gözü önünde hükümete karşı tanklar yürütüldü. Meclis iradesi ipotek altına alındı.

***

28 Şubat, dindar, muhafazakar insanların etrafı adeta duvarlarla çevrilerek; toplumun geri kalanının gözleri önünde aşağılandığı dönemin adıdır. Yapanlar bellidir, aracı olanlar, alet olanlar ortadadır. Hiçbir şey gizli saklı olmamış; bilakis her ne yapıldıysa büyük bir vazife bilinciyle, gururla, övünçle, heyecanla ve göstere göstere icra edilmiştir.

Bu davaya hak ettiği önemi verememek, hak ettiği alakayı gösterememek ve o dönemle hak ettiği hesaplaşmayı yapamamak hepimizin ayıbı olacaktır.

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum