Açılıyor muyuz?

Her pazar sabahı yürüyüşe çıkarım. Bizim mahalle tam bir Türkiye mozaiği. Bazen apartman görevlisi Yusuf abi ile denk gelir ve yürüyüş boyunca sohbet ederiz. Bazen Yusuf abinin üniversite mezunu ama neredeyse bir yıldır iş bekleyen oğlu ile yürürüz. Arada manav Ahmet Abi, bakkal Osman Amca ile sohbet ederiz.

Yeri gelir bakkal Osman amcayla dertleşirim. Bazen de sabah kahvesini Ayşe’nin kafede içerim. Her meslekten, her dertten, her siyasi partiden insan var bizim mahallede. Benim için pazar yürüyüşü, onlar için pazar dertleşmesi oluyor her seferinde!

Bu pazar sabahı da Ayşe’yle sohbet ettik ayaküstü. Ayşe mahallemizin kafesinin sahibi.

Yurtdışından çok güzel kahve çekirdekleri getirir. İnanılmaz lezzetli kahveleri vardır. Salgından önce çok fazla artmıştı bu sektöre ilgi. Ayşe de bu işin ilgililerinden.

Kafesine girerken bir baktım masada bilgisayar başında “counter strike” oynuyor. Bu oyunda iki gurup var. Güvenlikçiler ve saldırganlar. İki taraf farklı silahlarla birbirini vuruyor. Ayşe’nin gençlerin diliyle counter oynaması biraz da garibime gitti, yalan değil. Yanına oturdum ve sordum.

Ben: Hayırdır, oyuna sarmışsın?

Ayşe: İki yıl önce okulu bitirdim, biraz kredi biraz da babamın desteğiyle kafeyi geçen yıl şubat ayında açtım. Hemen peşinden salgın çıktı Oğuz Hocam. Aç-kapa, aç-kapa yıldım, sıkıntıdan ne yapayım işte, oyuna sardım. Eskiden sinek avlıyoruz derdi esnaf. Bize Z kuşağı diyorlar ya, o yüzden sinek avlamıyoruz, oyun oynuyoruz işte.

Ben: Paket servis, gel-al kurtarmadı mı?

Ayşe: Günde en fazla elli tane kahve siparişi var. Toplasan günlük geliri ancak kuryeye yetiyor. Sırf bugünler geçecek umuduyla direniyorum borç harç. Asıl sen söyle bakalım, açacaklar mı 1 Haziran’da bizi?

Ben: Koca ülke hepimiz korku filminde gibiyiz Ayşe. Gerilerek kabine toplantılarındaki siyasi propagandayı dinliyoruz sırf sonunda kaderimize ilişkin iki cümle edecek Cumhurbaşkanı diye. Sanırım bir Cumhurbaşkanı biliyor 1 Haziran’da ne olacağını.

Ayşe: Neyi bekliyorlar kararı bize söylemek için ben anlamıyorum hocam?

Ben: Ben de anlamıyorum. Anlayana da aşkolsun. Neyse ama en azından destek veriyorlar 5.000 TL fena mı?

Ayşe: 16 aydır tek bir gün bile açılış yapmayan arkadaşlar var hocam. Bu süre içerisinde verilen nakdi desteklerden tam yararlanan bir esnaf için büyükşehirlerde yapılan yardım maksimum 10.250 TL! Bu desteği alan bir esnafın 16 ay içerisinde sadece BAĞKUR borcu en düşük prim tutarından hesaplansa dahi 2020 yılı için 9 ayda yaklaşık 8.000 TL ve 2021 yılında yaklaşık 4900 TL tutarında olmak üzere toplam 12.900 TL! Diğer giderleri hiç saymıyorum bile. Devlet veriyormuş gibi yaptı işte.

Ben: Nefes kredisi? O kurtarır belki sizi?

Ayşe: Hocam ne nefesi, entübe kredisi bunun adı. Bizim tek nefeslik halimiz kalmadı. Geçtiğimiz yıl aldığım üç yıl vadeli 100.000 TL krediyle ayakta kaldım ben. Eylülden beri ödüyorum. Daha iki yıl ödemesi var. Şimdi o kredinin neredeyse üç katı maliyetle ve 12 aylık kredi veriyorlar. Geçen sene aldığım kredinin taksidi 4.000 TL, bugün aynı tutarda nefes kredisi almaya kalksam taksidi en az 10.000 TL. Kira, sabit giderler, vergi, kredi vs. derken benim her gün en az 500 kahve satmam lazım eve ekmek götürebilmek için. Millette bırak kahveyi ekmekten başka bir şey alacak hal kalmadı!

Ben: Ne yapmaları lazım?

Ayşe: Aşı hocam. Aşı yapmaları lazım!

Öyle başımı öne eğip, yere bakaraktan çıktım dükkandan.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum