Olimpiyatlarda sadece sporcular yarışmaz, dünya düzeni de değişir

Spor, tıpkı sanat, savaş veya müzik gibi, içinde bulunduğu dönemi yansıtan toplumsal bir kurumdan başka bir şey değildir. Michel Focualt

Antik Yunan’da ortaya çıkan ve kökeni yaklaşık 3000 yıl öncesine dayanan Olimpiyat oyunları, M.Ö. 8. yüzyıldan M.S. 4. yüzyıla kadar her dört yılda bir, Mora yarımadasının batısında bulunan Olympia’da tanrıları Zeus onuruna düzenlenirdi.

19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde bu anıtsal etkinlik küllerinden yeniden doğdu ve dünyanın en önde gelen spor müsabakası haline geldi. İlk modern olimpiyatlar 1896’da doğduğu topraklarda Atina’da gerçekleşti.

Bu kadar büyük çaptaki bir arena elbette her zaman siyasi çalkantıları, olayları, protestoları ve uluslararası düzeydeki gerilimleri de beraberinde getirdi. Her ne kadar salt sporun gücü konuşulacak, sporcuların başarıları değerlendirilecek denilse de hiç de öyle olmadı.

1933’ün başlarında Adolf Hitler fiilen Almanya’nın diktatörü olmuş ve Nazi olmayan tüm partiler, örgütler ve işçi sendikalarının varlığı sona ermişti. Pan-Germen yayılmacılığı ve antisemitizmin kök saldığı bu diktatörlük esnasında Berlin Olimpiyatlarının açılışını Hitler yaptı. II. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, 1936 yılında yapılan olimpiyatların ilk ateşini de Alman atlet Fritz Schilgen yaktı.

Elbette diktatör eşliğinde yapılan olimpiyatlar oldukça olaylı oldu. Nazilerin spor ofisi, tüm kamu spor organizasyonlarına “Yalnızca beyazlar ve Yahudi olmayanlar yarışabilir” politikasını uygulama emri verdi. Bu politika haliyle küresel düzeyde bir öfkeye yol açtı: ABD ve Avrupa’daki Olimpiyat organizatörleri Berlin Olimpiyatlarından tamamen çekilmeyi düşündü.

Yarışlar başladı. Siyahi 18 sporcu uzun olaylar sonucunda yarışmaya hak kazandı ve Amerikalı siyahi atlet Jesse Owens organizasyonun en başarılı sporcusu oldu. 22 yaşındaki Owens, uzun atlamada, 100 ve 200 metre koşularında ve 4 x 100 metre bayrak yarışında altın madalya kazandı. Tek bir Olimpiyat Oyununda dört altın madalya kazanan ilk Amerikalı atletizm sporcusu oldu. Owens siyahi olduğu için Hitler tarafından tebrik edilmedi…

Owens senelerce egale edilemeyen madalya sahipliğiyle ülkesinde döndüğünde daha acı bir gerçekle karşılaştı. Ve kendisine Hitler’le alakalı soru sorulduğunda ülkesinde maruz bırakıldığı ırkçılıktan daha çok incindiğini söyledi. “Hitler beni küçümsemedi; beni asıl küçümseyen Roosevelt oldu. Başkan bana telgraf bile göndermedi.

Roosevelt, Owens’ın madalyalarını veya Berlin Olimpiyatları’nda yarışan 18 Afro-Amerikalı’nın zaferini hiçbir zaman kamuoyu önünde kabul etmedi. Tarihin yazdığı bu faşist ruh hala daha protesto ediliyor. Black Lives Matter yürüyüşleri esnasında ülkedeki tüm heykellerinin yıkılması çağrısı yapılmıştı. 2 sene önce New York Doğal Tarih Müzesi önündeki heykeli, ırkçılığı çağrıştırdığı gerekçesiyle kaldırıldı

***

1967 Senesinde Orta Doğu’da Altı Gün Savaşları patlak verdi. İsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan savaş 6 gün sürdüğü için bu ismi aldı ve Arap İttifakı’na Irak, Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir de asker ve silah yardımıyla katıldı.

Savaş, İsrail’in kesin üstünlüğü ile bitti ve Siyonist devlet Mısır’dan Sina Yarımadası’nı, Suriye’den Golan Tepeleri’ni ve Filistin’in Gazze Şeridi ile Batı Şeria topraklarını ele geçirerek topraklarını dört katına çıkardı. Başta Filistin Sorunu olmak üzere günümüzdeki birçok sorunun temelini bu savaşın neticesi şekillendirmişti.

Altı Gün Savaşı’nın üzerinden yaklaşık beş yıl geçmiş olmasına rağmen İsrail silahlanmaya ısrarla devam ediyordu. İşte böyle karanlık günlerin gölgesinde 1972 senesinde Münih olimpiyatları yapıldı…

Olimpiyatları sırasında El Fetih direniş örgütü içerisinde kurulan Kara Eylül grubuna bağlı silahlı militanlar saldırı yaptı ve İsrail Olimpiyat takımının on bir üyesi rehin alındı. Silahlandırmayı ve işgali durdurma, İsrail hapishanelerindeki 234 tutuklunun salıverilmesi saikiyle yapılan saldırı sonrasında rehineler ve bir polis öldü. Kriz daha da büyüdü… Orta Doğu’daki kan Olimpiyatlara da sıçradı.

Rusya Gürcistan savaşı 2008 senesinde Pekin Olimpiyatlarından bir gün önce başladı. Olimpiyat sebebiyle Pekin’de bulunan Vladimir Putin zamanın ABD Devlet Başkanı George W. Bush ile görüşmesinin hemen ardından Kuzey Osetya’nın başkenti ve Rusların Güney Ordusu’nun karargâhı olan Vladikavkaz’a gitti. Rusya, birçok ülkenin dikkatinin Çin’de yapılan Pekin 2008 Yaz Olimpiyatları’na yöneldiği zamanda Gürcistan’a savaş açtı ve dünya olimpiyatlardaki o muhteşem gösteriye odaklanmış alkışlıyorken Güney Osetya ve başkenti Tshinvali çok ağır hasar gördü, büyük can kayıpları yaşandı. Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazya’daki var olan kısıtlı kontrolünü de yitirerek savaşı kaybetti…

2014 senesine gelindiğinde Soçi Olimpiyatları yapıldı. Bölgenin otokton halkı olan Çerkesler, olimpiyat yapılacak bölgeyi soykırım toprağı olarak gördüklerini söyleyerek şehrin aday olarak açıklanmasından itibaren yoğun itirazlarda bulundu. Hatta o dönem Çerkesler Türkiye’nin de protesto mahiyetinde olimpiyattan çekilmesi gerektiğini de söyledi. Bu temennilerin hiçbirisi gerçekleşmedi. Olimpiyatlar yapıldı ve tam bu esnada Rusya Kırım’ı ilhak etti.

Tüm Olimpiyatların geri planında yaşanan olayları anlatmak bu yazıya sığmayacak bir konu. Fakat gündem belirleme açısından ülkelerin bu etkinliği nasıl da siyasi bir manivela olarak kullanıyor oldukları da ibretlik bir vakıa.

2024 senesine de küresel bir yozlaşma pençesindeyiz… Bu sefer hakkı yenen sporcular mevzu bahis ve özgürlük adı altında pompalanan fakat özgürlüklerle alakası olmayan vaziyetler… Tüm bunlar Olimpiyat Oyunlarının sadece spor ve rekabet odaklı mı olduğu yoksa küresel düzeyde bazı manevra ve değişimleri kamufle etmenin bir aracı mı olduğu sorusunu zihinlere getiriyor. Soruların cevabı da yazının içerisinde.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum