Vatikan’ın Şuheda’ya bahşettiği değerli yalnızlık

Hayatı kaos, karanlık ve arayışla geçen Sinéad için artık sular duruldu.

Geçen hafta haber sitelerinden gelen üzücü bir duyumla sarsıldık. Sinéad O’Connor’ın vefat haberini almıştık. Henüz 17 yaşındaki oğlu vefat edeli 18 ay olmuştu. Hayat onun için başlangıcından sonuna kadar sancılı bir süreçti. İnşallah aradığı huzura kavuşmuştur.

Şüphesiz Sinéad gibi böylesi ikonik bir şarkıcının ölümü hayranlarının, sevenlerinin hatta sevmeyenlerinin kalplerinde derin bir boşluk bıraktı. 90’lı yıllarda, sayılı müzik kanallarının loopa aldığı ve en değerli 500 şarkı içerisine adını kazımış şarkısı ‘Nothing Compares 2 U’ ile bir gençlik geçirdik.

ÖDÜL SEVMEYEN

Elbette asi ve farklı bir kişilikti. Hayatının hiçbir döneminde sıradan ve popülist bir sanatçı tavrı beklemedik ondan. 90’lı yılların başları müzikal anlamda da zirvesiydi. “En İyi Alternatif Müzik Performansı” dalında Grammy ile ödüllendirilmişti ancak “müzik endüstrisi sanatsal değerden çok materyalizmi ve yanlış değerleri teşvik ediyor” cümlesini kurarak töreni de ödülü de protesto etti. Aynı sene Rolling Stone dergisi tarafından da yılın sanatçısı seçilmişti. Başka insanların ödüller uğruna maddi manevi sınırları, network ağlarını zorladığı bu yolda çabasız elde ettiği hemen tüm sistem ödüllerini teker teker reddediyordu.

CESUR VE KORKUSUZ

1992 senesi. Oldukça uzun zamandır dile gelen çocuk istismarı söylentilerinin artık bastırılamayacak şekilde gökyüzüne kadar uzandığı yıllardı. Çocuk istismarı (child abuse) insanlık için artık kapalı kapılar arkasında kalamayacak kadar büyümeye başlamış, fakat gerçekliğinin peşine düşülememiş bir olguydu her zaman. İnsanlara ulaşım kaynaklarının oldukça sınırlı olduğu bu dönemde ilk olarak dönemin ünlü aktris ve yazarlarından, Amerikalı Roseanne Barr bir ifşa ile konuyu dünya gündemine taşımıştı ve “yalnız değilsin” mottosuyla kader arkadaşlarını cesarete davet ediyordu.

Roseanne Barr ve Sinéad o Connor “Tacizin Mağdurları” olarak adlandırılan ve gölgede kalmaktan korkmadan bu konuda açıkça konuşan hemen ilk kişilerdi. Çıkan ses kendisi gibi mağdurların gücüne güç ve cesaret katıyordu fakat büyük bir çoğunluk için de ciddi bir rahatsız ediciliğe doğru gidiyordu.

Sinéad konuyu onlarca adım öteye taşımaya kararlıydı. İstismarın farklı yönlerini yaşamış bir çocuk olarak kendi kişisel anlatı macerası artık bir topluluğun sesi olmaya doğru evriliyordu. O büyük şöhretini böyle bir cengaverlikle feda edeceği de kimsenin aklına gelmezdi…

VATİKAN SEN BU’SUN

Aynı sene NBC’nin “Saturday Night Live” programına davet edilmişti. Vatikan’daki çocuk istismar vakalarının sesi olmaya kararlıydı. Bob Marley’e ait olan “War” isimli şarkıyı seslendirmeyi tercih etmesi elbette bilinçli bir seçimdi.

“Until the ignoble and unhappy regime
Which holds all of us through,
Child-abuse, yeah, child-abuse yeah,
Sub-human bondage has been toppled,
Utterly destroyed,
Everywhere is war.”

Şarkı biter bitmez cebinden çıkardığı Papa II. John Paul’un fotoğrafını yırtmaya başladı. Fotoğrafın parçalarını kameraya fırlatarak izleyicilere “Fight the real enemy- Gerçek düşmanla savaşın” diyerek bağırıyordu.

Sonuç olarak dönemde dünyanın en çok izlenen kanalı NBC tarafından ömür boyu ekranlara çıkması, Amerika’da konser vermesi yasaklandı. Madonna (kendisi 86’da çıkardığı “Papa Don’t Preach – Papa vaaz verme” şarkısıyla oldukça büyük bir Katolik tepkiye maruz kalmıştı) ve Frank Sinatra’nın da dahil olduğu sayısız sanatçı Sinéad O Connor’ın ikonoklazmasını eleştiriyordu. Sayılmayacak kadar dini menşeli örgüt albümlerinin kopyalarını silindirlerle ezerek yuhalıyordu. ABD’de de şahsına karşı büyük protestolar patlak verdi ve senelerce sürdü.

ZAVALLI YALNIZLIK

Diğer yandan bu gücün yanında konumlanan sanatçı camiası orada öylece sessizce beklerken sonrasında gelen taciz ifşaları şarkıcıyı “gerçeğin yalnız sahibi” konumuna da getirdi. Kendisine hak verilmesi, yalnız olmadığının söylenmesi artık çok da bir anlam ifade etmiyordu. Şuheda Sadaqat böyle bedel ödediği eylemin sahibi hem de arkasında durucusuydu. Hemen ertesinde New York Times’a verdiği röportajda protestosunu “Yaptığım için üzgün değilim” diyerek koruyordu. Fakat ödediği bedelleri ve değersiz yalnızlığını da “çok travmatize edici” olarak tanımlıyordu.

Bu yüksel bedelli eylem sonrası neler oldu? Amerika film endüstrisi taciz temalı sayısız film yaptı. Kendi ülkesinden bir yönetmen olan John Michael McDonagh “Calvary- İtiraf” isimli bir film çekti ve ilhamı Sinéad o Connor’dı. Spotlight, The Club, peşi sıra kutsalların sanıldığı kadar kutsal olmadığını anlatan filmler yıkılmış tabularla çekilecekti. Bunların öncüsü ve mimarı Sinéad O Connor’dı.

“NERDEN BAKSAN TUTARSIZLIK, NERDEN BAKSAN AHMAKÇA”

Tabii ki bizler yaşadıkça hâl hatır sormayan, cenaze içinse km ötesinden gelen uzaktan akrabalar gibi böyle protest figürlerin yaşadığında arkasında durmayan, öldüğünde de sahiplenmeyi kimselere bırakmayan hayranlarıyız. Kendisinde zamanında bir fotoğraf çekilmekten imtina eden sayısız sanatçı bir de ne görelim, üzülmekten, ağlamaktan perişan.

Oğlunun vefatı sonrasında giriştiği hukuki mücadelede yapayalnız kalmış her gün sosyal medyada ağlayan Şuheda Sadaqat için, İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D. Higgins taziye yayınlıyor ve “son on yılların en büyük ve en yetenekli bestecilerinden, söz yazarlarından ve icracılarından biri” olarak tanımlıyor.

Hele ömrünün sonunda Müslüman oluşu Müslümanların tek sahiplendiği zinhar kimseye bırakmadığı kısmı. “Onun kadar cesur musun, dine mugayyir her olaya ve şahsa karşı konumlanır mısın, risk alır mısın?” diye sorsak kimsenin verebileceği bir cevap elbette yok.

Kendisi artık, ironi ve sahteliklerle dolu dünyanın yapayalnız bırakılmış dert sahiplerinden bir tanesi olarak son yolculuğuna gitti. Buğulu yeşil gözlerindeki fer, gerçekliğini yaşaya yaşaya bulduğu ve nihayet kavuştuğu zamanlarda söndü gitti. Huzur içinde uyusun.

YORUMLAR (23)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
23 Yorum