Tünel

Sahar Khalifa’nın Al Subar-Kudüs Güncesi’ni okuduğumda Filistin meselesi üzerine yeni bir sayfa açılmıştı zihnimde. Haberlerden ibaret görülen, bir görünüp bir kaybolan acının gerçek insanları vardı ve onlardan tamamıyla habersizdik. Zalimane denklemlerde sayıya dönüşen insanlardan nice kalp atışları kaydetmişti defterine: “Öfkenin kazanları kaynıyor, yeryüzü soğuğun sertliğinden ölüyor, kavrulmuş kahve kokusu. Arapların Zeki Müren’i Ferid el Atraş şarkı söylüyor: Geri geldin ey doğum günüm! Geri geldin ah kahrolası gün.”

Bir Hristiyan Arap olan Fawaz Türkî’nin anılarını okuduğumda da etten kemikten Filistinli insana dokunmanın girdabına kapılmıştım. Çocukluğumda Hayfa’dan çıkarılırken Filistinli değildim ama şimdi öyleyim diyen adamın fırtınalarına. Okuduğum sayısız teorik kitap bana haksızlığın ve dünyanın bütün şizofrenisinin kaynağının burası olduğunu, Batı’nın Yahudi ve İslam dünyası kurgusunun sonuçlarını gözler önüne seriyordu. Fakat Filistinlilerin hissiyatını anlamak için yeterli değildi bu okumalar. Filistinli yazar Samir el Youssef ile Yahudi Etgar Keret’in birlikte hazırladığı Gazze Blues mesela, neler olup bittiğini insan içlerinden anlamada çok kıymetliydi.

***

Bu konuda bizzat sahadan Türkçede fazla telif eser olmadığından yayınlanan her kitap derin iz bırakıyor. Gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un yeni yayınlanan Tünel-Gazze’de Yaşamak kitabı bu müstesna kitapların arasında yerini aldı. Ayşe Karabat’ın Kudüs’ün Gönüllü Sürgünleri, Sefer Turan’ın Allahaısmarladık Kudüs’ü, Mete Çubukçu’nun Bizim Filistin’i, sol zaviyeden deneyimleri aktaran Adil Okay’ın 12 Eylül ve Filistin Günlüğü kitaplarının sırasında kütüphanemde. Düştüğün yerden kalkmak sözü Filistin için çok anlamlı, çocukluğumdan beri modern zamanlarda insanlığın burada düşüp bir daha da ayağa kalkamadığını deneyimliyorum.

Ersoy da kitabına “Biz 80’lerin çocukları büyürken Filistin haritası küçülmeye devam ediyordu” diyerek başlamış. Bir nesil öncesi olan bizler için de durum aynıydı; yaşananları ekranda izliyor, haberlerin ezici büyüklüğünü, kendi küçük çaresizliğimizi idrak ediyor fakat yine de bu kartondan zulmün bir gün yırtılıp atılacağına inanabiliyorduk. Bütün dünyada Filistin için kaygılı olan herkes bir şeyler yapmaya çalışırken, kimileri diplomasi yürütüp kimileri insani yardım gönderirken, bu topraklarda hayata tutunmaya çalışanların yüzlerindeki acıyı, gözlerindeki sitemi, umutlarını ve cesaretlerini tarihe not düşmek istemiş yazar.

***

Kitabın başlangıcında 1894’te Fransa’da yaşanan meşhur Dreyfus davasından itibaren hız kazanan Yahudi düşmanlığının yol açtığı devlet fikri, Filistin halkının topraklarına yönelen işgal süreci en yalın biçimde hülasa edilmiş. Gazeteciliğe çok genç yaşta başlayıp hayatında ilk cesedi Libya’da gören Ersoy’un Gazze’de sayısız çocuk ve kadın nâşıyla karşılaşmasının da hikayesi var kitapta. Tekvir 9. Ayette ‘hangi suçlarından dolayı öldüler’ denilen, insanlığın türlü çeşit çıkar hesabı ve duyarsızlıklar dehlizinde bir türlü göremediği masumların gündelik hayatı da. Biz sokağa çıkıp arkadaşlarımızla oynamak istiyoruz, korkan biz değiliz ailelerimiz diyen çocuklar, bugün top oynadıkları sokağın yarın onlara mezar olduğu topraklar. Boylarından büyük laflar eden, beş yaşında inanç, ideoloji, idealler üzerine tartışan bebekler.

Bomba ve yıkımların ardından gelen ateşkesler, devam eden hayatlar, hissiyatlarını duvarlara yaptıkları grafitilere, rap şarkılara döken, şehri tertemiz tutan, her şeye rağmen eğitim düzeyi yüksek genç kuşaklar.

En akıl erdiremeyeceğimiz insanlık hallerinden biri de kamu daireleriyle kurulan güven ve dayanışmaya dayalı ilişkiler. Hava saldırılarında yıkılmış evlerin, binaların molozları arasında rastladığı sayısız evrak şaşırtmış Ersoy’u. Mesela İskan Bakanlığı vurulduğunda insanların hak ve hukukuna dair bütün belgeler yok olduğunda da Filistinliler hiçbir kargaşaya mahal vermeden hayata kaldıkları yerden devam edebilmenin yolunu bulmuşlar. Şimdilerde ezan sesinin kapatılması gündemde. Dünyanın geldiği noktada işgal ölçek büyütmüş, doğrudan insan varlığının özüne savaş açmış olur, daha nice kötülüklere kapı aralar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.