Barbara’nın üzümleri

Umursayan var, umursamayan var Filistin’de ne olup bittiğini. Dertlenen var, dertlenmeyen var.

Gözümüzün önünde insanlar katlediliyor. Üzgünüz. Kızgınız.

Kimse bir şey yapmıyor, hiçbirimiz. Kiminin takati yok yapmaya, kiminin vicdanı yok.

Ekranlardaki Ortadoğu uzmanlarından gına geldi. Bilen bilmeyen konuşuyor. Hele sosyal medya daha berbat.

Böyle kasvetli bir havada vatanından uzakta bir Filistinli’nin mektubu ulaştı elime.

Acaba bir Filistinli bu hadiseler karşısında ne düşünür ne hisseder?

Mektup sayılmaz aslında, içeriden bir değerlendirme.

Sahibinin izniyle yayımlıyorum.

“7 Ekim'den beri herkes bir grup Filistinli direniş savaşçısının dünyadaki en tahkim edilmiş ülkenin tahkimatlarını nasıl aşabildiğini merak ediyor.

Bin Filistinli savaşçı İsrail Devleti'ne girerek Gazze Şeridi’ne yakın büyüklükte bir alanı ele geçirdi. İsrail ordusundaki Gazze Tümeni liderlerinin yanı sıra yüzlerce askerini de bertaraf etti.

Şin Bet liderleri, Gazze'den sorumlu istihbaratçılar ve casus devşirme uzmanları ortadan kaldırıldı. Casus merkezlerine girilerek casuslarla ilgili veriler dahil içlerindeki tüm bilgiler ele geçirildi.

Bu nasıl oldu?

Siyasi analistlerin, stratejistlerin ve medya profesyonelleri de dahil olmak üzere insanların zihinlerinin merkezinde İsrailli var.

‘İsrailli’ ne yapıyor? Nasıl ve ne zaman yapıyor? Gibi sorular soruyorlar.

Bir tür Darwinci bakış. Mükemmel olan İsraillidir. Filistinliye gelince, o yalnızca bir ‘nesne’dir, sadece İsarilli’nin yaptıklarına tepki verir. Tepkileri de kafese tıkılmış bir hayvanın tepkileri olarak muamele görür.

17 yıllık kuşatma boyunca Filistinliler tünel kazmada ustalaştı. Gazze Şeridi'nin altında şehirler inşa ettiler; onları İsrail'in ve Sina’nın içlerine götüren yeraltı yolları inşa ettiler.

2021 savaşının sonunda İsrail, Batı medyasıyla iş birliği yaparak Filistin direnişini gafil avlamaya uğraştı.

Gazze Şeridi'ne doğru kara harekâtının başladığını duyurdular.

Üç bin seçkin Filistinli savaşçının İsrail ordusuyla karada karşı karşıya gelmek için tünellere doğru ilerleyeceğini umuyorlardı.

Birkaç dakika sonra, tünel bölgelerine, yeri delen füzelerle art arda saldırılar düzenlediler.

İsraillilerin Gazze Şeridi sınırları dışında bulduğu tünellerin çıkışlarına zehirli gazlar pompaladılar.

Sonra işgalciler, binlerce direniş savaşçısını ortadan kaldırdığını düşündükleri nihai ve kesin zaferi kutlamak için dışarı çıktılar.

Ancak plan önceden Filistinlilerin eline geçmişti, Filistinliler bu tuzağa düşmemişti.

Operasyon gerçekten de tünel ağının büyük bir bölümünü yok etmeyi başardı.

Sınır boyunca İsrailliler tünellerle başa çıkmak için başka bir şey yapıyorlardı. Yerin derinliklerinde tüm Gazze Şeridi'ni çevreleyen sağlam, aşılmaz bir duvar ördüler.

Sorun değil. Filistinliler yerin üstünden yürüyerek geldiler.

Yabancı bir işgalci ve sömürgeci güç hiçbir şekilde toprağın asıl sahibi gibi düşünemez.

İsrailli dedenin torunlarına Sderot, Be'eri veya Erez hakkında anlatacak hiçbir hikayesi yoktur. Aşkelon veya Aşdod ile ilgili de.

Filistinli dedenin ise torunlarına oralarla ilgili anlatacak çok şeyi vardır.

Onlara çiftliğindeki ağaçları anlatabilir, eski evinin nasıl bir ev olduğundan bahsedebilir. Arazisinin sınırlarını, komşularını anlatır.

Onlara meyvelerin hasat mevsiminde söyledikleri şarkıları anlatır.

Gazze'deki Filistinli mülteci -ki Gazze sakinlerinin çoğu mültecidir-, işgalin yarattığı ve dayatmak istediği sınırları görmez.

Filistinli mültecinin oğlu ve torunu İsrailli Sderot'u görmez. Sderot değil terk edilmiş Yibna köyü vardır onun için. Yibna portakalları vardır. Filistinlilerin gurur duyduğu ve dünyanın en iyisi olarak kabul ettiği Yibna inciri vardır.

İsrail'in ‘Zikim’ini bilmez. (Zikim: Boşaltılmış Filistin köyüne işgalden sonra yapılan kibbutz.) Dev çınar ağaçlarıyla ünlü Filistin köyü ‘Herbya’yı bilir.

‘Mavki'im’i bilmez ama ‘Barbara’yı bilir. Barbara’nın torunları ki şu anda Gazze'de yaşıyorlar, hala çocuklarına Barbara’nın üzümleriyle meşk eden o güzel türküyü söylerler:

"Barbaralı, ah o üzümler... Ah o altın salkımlar."

Şarkı Filistin'de hala dillerde. Filistin'deki üzüm satıcıları bu şarkının sözleriyle tezgahlarına müşteri çekmeye çalışıyorlar.

Muzlarıyla da ünlüydü Barbara, hala da ünlü.

Filistinli direniş savaşçıları cumartesi günü Mavki'im'e vardıklarında aralarında Barbara'dan yerinden edilenlerin torunları da vardı. İçlerinden biri orayı filme çekerken sevinçten zıplıyor ve karısına köylerinden ona muz getireceğini söylüyordu.

Sderot'taki çatışmanın kesintiye uğradığı anlarda Yibnalı bazı savaşçılar yıkılan tarihi Ebu Hureyre Camii’nin yerini bulmaya, İsraillilerin camiin kalıntıları üzerine hangi lüks binaları inşa ettiğini anlamaya çalışıyordu.”

Mektup henüz bitmedi, sütunum doldu.

Müteakip yazıda tamamlayalım.

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum