Başkanlık olursa seçim olmaz
‘Nisanda seçim görünüyor.’ Bu cümleyi oturup kalktığım yerlerde devlet muhitlerinden alınmış bir izlenim olarak işitiyorum.
Nisandaysa bir erken seçimden bahsediliyor demektir.
Neden böyle bir şey icab etsin ki?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim dönemi bitmeden seçime giden Anasol-M iktidarını eleştiriyordu. Aynısını kendisi niye yapsın?
Ez-zarurat, tubihu’l mahzurat.
Bu bir fıkıh kaidesi. Aman kimse erken seçime fıkhi delil getirmeye uğraştığımı düşünmesin. Ben Arapça cümleyi deyim olarak kullandım.
Zaruretler sakıncalı olan şeyleri mubah kılar.
Bu ifade Mecelle’de de var.
(Türkçe, mükemmel, deha ürünü bir hukuk metni görmek isteyenler Ahmet Cevdet Paşa’nın Mecelle-i Ahkam-ı Adliye’sine baksın. Hukuk dilinin ve hukuk kavramının hazzına varmak için.)
Seçimde ne gibi bir zaruret olabilir?
Hah! İşte mevzumuz bu.
***
Herhalde en erken ben yazmışımdır. Türkiye’de rejimin yapısı Anayasa’daki ‘Cumhurbaşkanı’nı halk seçer’ maddesi referandumdan geçtiği gün (2007) değişti.
Şu da benim cümlem. ‘Teori, pratiğin peşinden gelecek.’ (Star. 2014.)
Başkanlık konusundaki pratik öyle ileri bir düzeye vardı ve öyle kuvvetli bir realite haline geldi ki neredeyse hakkında ‘icma’ vaki oldu.
Bugün, bilhassa 15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, hoşlanan-hoşlanmayan, beğenen-beğenmeyen herkes açısından ‘müttefekun aleyh’ bir Cumhurbaşkanı.
Herkes gördü. Erdoğan’dan başka bir siyasi lider, en azından şu anda aktif veya pasif siyasette olanların hiçbirisi 15 Temmuz’u alt edemezdi.
‘Efendim, halk yaptı.’
Doğru halk yaptı. Ama halk başka faktörlerin yanında biraz da ‘Tayyip’ sevgisiyle yaptı.
Başka biri olsaydı, Allahu a’lem ya ‘şapkasını alıp gider’di ya da ‘durumdan vazife çıkarır’ sırra kadem basardı.
Bugün bir ‘fiili durum’ var.
İcranın başı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bu, aslında Anayasa’da da yazıyor. Fakat yöntemi ‘dolaylı’ydı. Fiili durum Cumhurbaşkanı’nın icranın başı olma vasfını en azından eskisine göre daha dolaysız hale getirdi.
Pratik gerçekleşti. Teori iki sene oldu, hala pratiğe yetişemedi.
MHP lideri Bahçeli’nin hafta içinde ‘teklifinizi getirin’ demesi doğrusu ‘teori’nin önünü açan bir adımdı.
***
Bahçeli’nin siyasi hayatında bu ‘ön açma’ların sayısı çoktur.
Üstelik bu ‘ön açma’lar AK Parti’nin iktidar olduğu dönemle sınırlı değildir.
Devlet Bey, 28 Şubat sonrası dönemde de defalarca kimi zaman kendi partisinin politik çizgisini zorlayarak ön açmıştır.
Seçim ihtiyacı hangi ‘zaruret’ten kaynaklanıyordu?
Fiili olarak idrak ettiğimiz başkanlık sisteminin mevzuata dökülmesi zaruretinden.
Muhtemel bir erken seçimde AK Parti’nin Meclis’te Anayasa’yı değiştirmek için ihtiyaç duyduğu yeterli çoğunluğu sağlayabileceği varsayılıyor.
Bu varsayım bugünkü verilere göre gerçekçi bir varsayım.
AK Parti’nin getireceği Anayasa teklifi Meclis’ten geçerse ardından yapılacak referandumda kabul edilirse seçimi gerekli kılan ‘zaruret’ ortadan kalkmış olur mu?
Herhalde kalkmış olur.
Yani, eğer işler aksamazsa önümüzdeki bahar Anayasa gözle görülür bir şekil alır.
Bazı insanlar değişikliklere kolay intibak eder. Teoriyle pratik arasındaki çelişkiyi umursamazlar.
Ama umursayanlar, bunu mesele edenler de vardır ve sayıları az değildir.
Sayıları az bile olsa ahlaken dikkate alınmaları gerekir.
Başkanlık sistemini de içeren yeni bir Anayasa bu çelişkiyi giderir.
Peki, yeni Anayasa’yı hazırlayanlar neyi gözetecekler?
Bunu kısmetse göreceğiz.
Ben kendi payıma en çok adaleti, hukuku gözetmelerini ümit ederim.