İstanbul’u eksilten bir şey

Dünyanın en güzel şehridir İstanbul.

Biliyorum, iddialı şehirler var dünyada. Çoğunu gördüm, gezdim. Bazılarını çok, bazılarını az sevdim.

Bazılarından sıkıldım.

Bizi yorsa da, bazen bizi bunaltsa da, bunca gezip görmeden sonra İstanbul’u birinci sıraya koydum.

Burası benim birinci sıram. Farklı düşünenler tabii ki olabilir.

İstanbul’da yaşayıp da İstanbul’u görememek büyük eksiklik.

Sadece eksiklik değil, gaflet.

Bu yüzden, ara sıra İstanbul’a vakit ayırmaya çalışıyorum.

Geçen cumartesi Süleymaniye’ye gittim.

Niyetim, Eczacılık Fakültesi’nde okuduğum sene (Evet, ben Eczacılık’ta da bir sene okudum) çok arşınladığım Besim Ömer Paşa Caddesi’ni boydan boya yürüyüp Bayazıt Meydanı’na çıkmak.

Sonra, Çınaraltı’nda biraz vakit geçirmek.

Sahaflar’da kitaplara göz atıp bu defa Bakırcılar Caddesinden Süleymaniye’ye geri dönmek.

Nihayet, Antik Kafe’de bizim ‘Rindan’ın sohbetine katılmak.

Geçerken, Eczacılık’ın bahçesinden içeri baktım.

Biraz derlenip toparlanmış sanki. Ama dikkat çekici bir değişiklik yok.

Sadrazam Fuat Paşa’nın konağıdır o bina. İttihat ve Terakki iktidarında Maliye Bakanlığı olarak kullanılmış.

Bayazıt Camii restore ediliyordu. Restorasyon bitmiş. Cami pırıl pırıl olmuş.

Son yıllarda güzel işler yapıyor Vakıflar.

Bir çok eser restore edildi.

(Galata Kulesi’nin restorasyonunda galiz hatalar yapıldı ama, bildiğim kadarıyla hatadan dönüldü, düzeltiliyor.)

Bu restorasyonlardan biri, babamın bir süre müezzinlik yaptığı Davut Paşa Camiinde yapılmış.

Caminin avlusunun zemini topraktı. Az top koşturmadık orada. Az misket, kafa karış, çivi, saklambaç, körebe oynamadık.

Restorasyon harika olmuş. Cami ortaya çıkmış.

Hele bu zamana kadar hiç görmediğim, etrafı derme çatma dükkanlarla kapalı, kimi yeri mezbelelik olan medresenin etrafı açılmış. İnşallah hayırlı bir işte kullanılır.

Davut Paşa Külliyesi bir 15. Yüzyıl eseri.

Biraz araştırdım.

1648 depreminde mihrabın kubbesi, son cemaat mahallinin kemerleri yeniden inşa edilmeyi gerektirecek şekilde tahrip olmuş.

1766 depreminde de büyük hasar görmüş.

1855 depreminde ise son cemaat mahalli tamamen çökmüş.

Bu bilgileri, İstanbul’daki büyük depremlerin verdiği tahribata misal olsun diye aktardım.

Acaba Çınaraltı’nda hayat devam ediyor mu?

Daha sık uğrardım eskiden.

Birkaç defa üst üste gidip de Çınaraltı’nı boş görünce ayağım kesildi.

Ne ararsan bulunurdu orada. Antika saatler, eski ve yeni paralar, ikinci el çakmaklar, tütün tabakaları, İsviçre çakıları, dürbün, esans, gözlük, gözlük çerçeveleri, kehribar, kuka, katalin, her türlü tespih, ikinci el kitap daha bir sürü şey.

Allah afiyet versin, Neyzen Aziz amca da bazen Çınaraltı’nın güzel bir mevkiine kurulurdu.

Asabi adamdır, selam vermeden tezgaha el uzatanları, fiyat soranları azarlar.

Bir de Hüseyin Avni Dede vardı. Şair. Daima çınarın tam altında. Alan olursa kitaplarını satar, bazılarıyla sohbet de eder.

Bir ara, restorasyon gerekçesiyle kısıtlandı Çınaraltı.

Haftada üç gün açılmasına izin verildi.

Oradaki esnafa tezgah açma izni yerine geçecek kartlar da dağıttılar.

Sonra ne olduysa, kapandı gitti.

Restorasyon bitmiş gibi görünüyor.

Belki Çınaraltı esnafına da izin vermişlerdir.

Baktım, vermemişler.

Çınaraltında in cin top oynuyor.

Sadece birkaç kedi. Bir de eski yerinde o kedilere çikolata yediren Hüseyin Avni Dede.

“Milleti göndermişsin, bir sen kalmışsın” dedim. “Maalesef, öyle oldu” dedi.

Herkes fikrime katılmayabilir.

Bana göre, Çınaraltı, kahvesiyle, etrafındaki kendine mahsus tezgahlarıyla İstanbul’a renk katan, güzellik katan bir mevkiydi.

Mardin’den, Diyarbakır’dan, Erzurum’dan, Amasya’dan, Rize’den, Türkiye’nin değişik yerlerinden 50-60 kadar esnaf oradan üç beş kuruş ekmek parası kazanıyordu.

İstanbul’u eksilten bir şey, Çınaraltı’nın yok edilmesi.

Bilmiyorum, İstanbul’u idare edenler, Belediye, Vilayet, bu inceliği görmüyor mu?

Neyse, biraz da Sahaflar’da bakındıktan sonra döndüm Süleymaniye’ye.

Arkadaşları, Kafe’nin kıdemlisi Bayram’ı Karadeniz’de doğalgaz bulunduğuna ikna etmeye uğraşırken buldum.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.