‘Tarihin sonu’ gibi bir şey

Son günlerde ‘tarihin sonu’ lafı zihnime yapıştı.

Tabii ki Fukuyama’nın miadını yavaş yavaş doldurmakta olan tezindeki gibi teferruatlı ve iddialı bir ifade olarak değil.

Tarihin sonu olmaz zaten.

Kuzey kutbunun kuzeyinde ne olduğunu söyleyebilir misiniz?

Tarihin sonu olunca ‘tarihin sonu’ olduğunu da kimse söyleyemez.

Hayır hayır. Fukuyama’yı küçümsemiyorum. Tezi aksıyorsa da zamanlaması güzeldi.

Bugün Pazar. Bayram arefesi. İstanbul yakın zamanlarda hiç görmediğim kadar sakin.

Bu sükunetin içinde mugalata yapıyorum.

Fukuyama’nın sözü ‘tarih bitti’ anlamına gelmiyordu. Tarih bundan sonra böyle devam edecek anlamına geliyordu.

Liberalizme büyük şans veriyordu.

Liberalizm aksadığı, otoriterlik, büyüme istidadı olan yeni kutuplar uç vermeye başlayınca ‘tarihin sonu’ da aksamış sayıldı.

Bugün bir şey söylersiniz. Bugün doğrudur o. Yani bugünün doğrusudur. Yarın bir başka doğru gelir.

Fukuyama’nın tezi de o günün doğrusuydu.

Amaaan. Fazla uzattım.

Zihnime yapışan ‘tarihin sonu’ tamlaması daha basit ve oldukça yerel ve muvakkat bir durumla ilgili.

Basit. 2023 seçimlerinin sonuçlarıyla ortaya çıktı. Yani felsefeyle bir alakası yok.

Yerel. Türkiye’deki siyasi hayatla sınırlı.

Muvakkat. Yüz yıl sürmez. Bin yıl hiç sürmez. Ama bir kuşak daha sürebilir.

Şöyle açmaya çalışayım.

Bu seçim muhalefetin kazanmaya iktidarın kaybetmeye en yakın olduğu seçimdi.

Muhalefet konuya determinist yaklaştı.

Kadermiş gibi.

Bu seçimde kazanacağız.

Topluyorlar, çıkarıyorlar, çarpıyorlar, bölüyorlar başka sonuç çıkmıyor.

Bu seçimde kazanacağız.

Biz insanız. Neyin kader olduğunu vukuundan sonra anlayabiliriz.

Bunlar kaderi erkenden anladılar.

Hiss-i kablel vuku.

Bir sana bir bana bir ona bir buna… Şunu ben alayım şunu sen. Hayal kurarken kavga çıkardılar.

Abi daha dur. Ortada fol yok yumurta yok.

Oldukça da savruktular. Nasıl olsa biz kazanacağız, neden dilimi tutayım ki? Neden lafımı esirgeyeyim ki? Neden o kadar inceleyeyim ki? Neden o kadar çalışayım ki?

Benim dediğim önemli. Ben önce söyledim. Ben daha güzel söyledim.

O kadar ceviz kabuğunu doldurmayacak işlerle uğraştılar ki ceviz kabuğu kıymete bindi.

Hiss-i ba’del vuku?

Kable’l vuku’un tam tersi. Sukutu hayal.

Şimdi, seçimden önce verdikleri dağınık resim daha da dağıldı.

Hedefleri ne?

Mevcudu korumak. Ellerinde kalanları ellerinde tutabilmek.

Hedefin elindekini muhafaza etmekten ibaretse elindekini bile kaybedebilirsin.

Ne tezgahlar kurulacak ne pazarlar…

Müşterisi çıkan, gider. Rezalet beş paraya iner.

Bu yamalardan artık yeni bir elbise dikilmez.

Aynı yoldan gidilerek yeni bir siyasi gelecek hesabı yapılamayacağını anlamalıydılar.

Hiç anlamamış görünüyorlar.

Aynı yoldan giderlerse aynı yere varırlar. Bugün vardıkları yere.

O yoldan çıkmaları, yolu değiştirmeleri lazım.

Ya yolu kaybedersek?

Yolu kaybederiz endişesi tamamen yersiz.

Kaybedin zaten.

Eğer varsa varmak istedikleri bir yer, oraya o yoldan gidilmiyor.

Eğer aynı yoldan gitmeyi düşünüyorlarsa… Zahmet etmesinler.

Tarihin sonu yerine yolun sonu da diyebilirdik.

Siyasi takvime göre önümüzde 5 yıllık bir dönem var değil mi?

Bir aksilik olmazsa, hayat şoksuz, sarsıntısız devam ederse bu beş yılın arkasına birkaç beş yıl daha eklenebilir.

O anlamda tarihin sonu.

Yoksa neler gördü bu topraklar… Kim bilir daha neler görecek.

YORUMLAR (27)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
27 Yorum