Vatandaşın defteri
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne önce AK Parti’yle MHP geçti.
Aslında herkes aynı anda geçti de, üzerinde birlikte çalıştıkları, birlikte geliştirdikleri için daha erken intibak ettiler.
Birbirlerine olan husumetlerini toprağa gömdüler. Gitgide birbirlerine benzemeye başladılar. Hallerinden memnun değilseler bile renk vermiyorlar.
Sistem arızalıymış, aksıyormuş, tekliyormuş, sana öyle geliyor. Sen, canın sıkıldıkça arıza diyorsun, halbuki senin canının sıkılması da sistemin fonksiyonlarından biri.
Fakat sistemi kuranların canının sıkılması sistemin planlanmış bir fonksiyonu değildi.
Yüzde 60 küsur sağcı ve yüzde 30 küsur solcu vatandaşımız var.
Öyleyse kıyamete kadar Cumhurbaşkanı bizden.
Belediye reisleri de bizden.
Mamafih vatandaş sistemin varsaydığı taksimat modeline uymadı. Biraz değişik taksim oldu.
Sağın bir kısmı sistemin sağ tarafta açtığı şemsiyenin altına girmedi.
Solun bir kısmı da sağa kaydı ama fazla yekun oluşturmuyor.
Hesaplar inceldi ve vatandaş sisteme ilk numarasını çekti.
İlk numara?
Mahalli seçimlerde büyükşehir belediyelerini özellikle İstanbul ve Ankara’yı oyu normal şartlarda yüzde 20 civarında olması gereken CHP kazandı.
Bu bir arıza. Vatandaş sistemi anlamadı galiba.
Ya da anladı, hatta siyasilerden biraz daha iyi anladı ve sisteme mukabele ediyor.
Başbelası yüzde 50+1.
Seçmeni teraziye koysan -ki anket şirketleri koyuyorlar- terazi aşağı yukarı dengede duruyor.
Bazen biraz sola, bazen biraz sağa yasıyor ama iki tarafa da tam bir saadet bahşetmiyor.
Eski sistemde yüzde 10, yüzde 15 oy alan partiler anahtar parti oluyordu.
Şimdi yüzde 1,5 civarındaki oyuyla Saadet Partisi anahtar parti olabiliyor.
Yüzde 0,24’lük Vatan Partisi’ni bile hesaba katman gerekiyor. Veya yüzde 0,4’lük BBP’yi.
Bu sıralar Yeniden Refah da devrede.
Mustafa Destici milletvekili oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kurduğu bir piyasa bu.
Biz neden olmayalım?
Yeniden Refah temsilcilerinin AK Parti’nin il kongrelerinde görünmeleri Cumhur lehine ihsas-ı rey olarak yorumlanabilir.
Terazinin Cumhur kefesine Saadet’i koysak dengeyi lehimize çevirebilir miyiz?
Rivayet muhtelif.
Oğuzhan Asiltürk derin bir siyasetçi. İttifaka da meyyal görünüyor.
Temel Karamollaoğlu mesafesini koruyor. ‘Mevcut şartlarda olmaz’ diyor. ‘Hayır’ demeye daha yakın.
Oğuzhan Bey şu anda yapılacak bir ittifak açıklamasının partiyi bölebileceğini düşünüyor. Yabana atmamak lazım.
Nasıl bölünür? Oğuzhancılar ve Temelciler olarak mı?
Belki.
Gelecek ve Deva Partileri de müsait. Oğuzhan Bey’in kararını tasvip etmeyenler o tarafa da yönelebilir.
Bir partiyi ittifaka dahil ettiğin zaman o partinin oyları paket halinde gelse sorun çözülecek.
Seçim günü bir bakıyorsun paket yolda dökülmüş.
Benzer bir dert CHP’nin başında da var.
Kılıçdaroğlu Türkiye ortalamasına hitap etmenin bir yolunu buldu.
Mutedil adaylarla yerel seçimde sonuç aldı.
Aynı formül Cumhurbaşkanlığı seçiminde de işleyebilir.
En azından son güne kadar dengeyi muhafaza edersin.
Tabii Türkiye ortalamasını bulmak zor iş. Göz kararıyla bulunmaz.
CHP’nin eski Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Türkiye ortalamasının kendisi olmadığına kanaat getirince Memleket Hareketi’ni başlattı.
Bu şekilde Cumhurbaşkanı adayı olmayı başarabilir.
CHP’lilerin yerel seçimde başarı getiren bir formülden vazgeçmesi mümkün mü?
Tadını aldılar, vazgeçmezler.
Yeni sistemin siyasetçilere ince ince hesaplar yaptırmasını, ufak ufak dirhemleri terazinin bir kefesinden alıp öteki kefesine koydurmasını izlemeye son güne kadar devam.
Siyaseti çekilir kılan da böyle hesaplar.
Ama sonucu o ince hesapların belirleyeceğini düşünmüyorum.
Vatandaş siyasilerden ayrı bir defter tutuyor.
Sonucu o defter belirleyecek.