[Karar]
GİZEM KARATAŞ
Çalışırken çoğu kişi ev yemeklerine hasret kalıyor. Kısıtlı yemek molasında bulunan yiyecek de genelde fast food oluyor ve bizi sağlıksız bir yaşama sürüklüyor. Meal Box, bu açlığı doyurabilmek adına özlenen anne yemeklerini ofis ortamına taşıyan bir online mecra. Üç yıl önce fast food yiyeceklerdense ev yemeğini özleyen şirketin CEO’su Murat Demirhan, iki ortağıyla birlikte Meal Box’ı kurdu. Demirhan, internetin önemli oyuncularından biri haline gelen sitelerini KARAR’a anlattı.
İSTEKLER YÖN VERİYOR
Meal Box’ı kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Biz öncelikle bu işe analizlerle başladık. Yapmak istediğimiz bir restoranlar zinciri kurmak değil bir teknoloji girişimi ortaya koymaktı. Bundan 5 yıl önce teknoloji dünyasında her köşe tutulmuştu ancak yemek bağlamında ‘‘anne elini’’ aratmayacak bir platform mevcut değildi. Biz de sektörün bu açlığını doyurmak amacıyla 2013 yılı ocak ayında Online Market’i kurduk. Online Market’te yalnızca soğuk yiyecekler satıyorduk ve aslında istediğimiz bu değildi. Üç ay sonra Online Market’in alt kategorisi olan Meal Box için elimizde sadece fikrimiz ve demo ürünümüz vardı. Ürünümüze güvenerek sermaye arayışına girdik. Çok geçmeden yatırımcımız Hasan Aslanoba ile diyaloğa geçtik ve sermaye akışını başlattık.
İHTİYACI KAPATTIK
Kısa sürede ortaya koyduğunuz bu başarının sırrı nedir?
Meal Box, sektördeki açığı kapatıyor. Ev yemeğini çoğu insan iş yerinde bulamıyor. Evinde de vakit darlığından ya da yapamadığından ev yemeğinden mahrum kalan insanlar da var. Bu durumda yemek yiyebilmek için insanlar dışarıdan yemek söylemek zorunda. Ancak fast food yemekleri nereye kadar tüketebilirsiniz? Biz de ev yemeğine hasret kalıp, yiyecek bir şey bulamadığımızda Meal Box’ı kurduk. Dışarıya çıktığımızda tabii ki esnaf lokantalarında ev yemeği bulabiliyoruz ancak onlar yemeği bize getirme konusunda çok organize değiller. Biz de sektördeki bu ihtiyacı karşıladığımızı düşünüyoruz.
Geçtiğimiz yıl Yemek Sepeti çatısından ayrıldınız, bu çıkışın ardından ne kadar kaybınız oldu?
Başka bir sitenin altında marka bilinirliğimiz istediğimiz gibi olmuyordu. Biz sadece siparişin müşteriye ulaşma kısmında devreye girebiliyorduk. Onun dışında müşterilere ulaşma gibi bir şansımız olmuyordu. Haliyle oradan ayrıldığımızda 1 günde müşterilerimizin yüzde 70’ini kaybettik. Bu herhangi bir restoran zincirinin başına gelseydi o şirket bir gecede iflas ederdi.
ONLİNE ORTAM ELİMİZDEKİ BİR GÜÇ
Ayrılığın ardından nasıl bir toparlanma süreci yaşadınız?
Bizim yaptığımız kontrata göre, ihtar sürecinde 4 haftamız vardı. İmzaladığımız anlaşmada firmaya tek taraflı fesih imkânını sağlamıştık. Ancak ihtar farklı bir adrese gönderildiği için bizim 1 hafta sonra durumdan haberdar olma şansımız oldu, böylece elimizde durumu toparlamamız için yalnızca 3 hafta kaldı. Yemek Sepeti’nden ayrıldığımızda bize ancak arama motorlarında ismimizi aratarak ulaşabiliyorlardı. Kaldı ki karşınızda acıkmış ve sabırsız bir insan var. O platformda bulunamadığınızda, sizi aramaya ne kadar devam edebilir? Dışarıdan bakıldığında kayıp gibi görünen o süreç bize aslında müşteri bağlılığımızı göstermiş oldu. Biz ilk günün sonrasında hızlı bir toparlanma sürecine girdik. İlk olarak karşı firmaya verdiğimiz komisyonu, müşterilere fayda olarak geri döndürdük. İkincisi kendi platformumuzu daha kullanışlı bir hale getirdik. Son olaraksa, abonelik sistemini geliştirdik. Böylelikle üç ay gibi kısa bir sürede müşterilerimizi kendi çatımız altında toplamayı başarmış olduk.
Kendi sitenizde büyümeyi neden üç yıl önce denemediniz?
İşin başında kafamızda oluşturduğumuz tablo şuydu; biz onların işini yapmayacağız, yalnızca onların iş ortağı olacağız. Biz oradaki müşteriye de neden ulaşmayalım dedik. Karşılıklı bir kazanç olacaktı ama onlar bunu istemedi. Kendi platformumuzda büyüme düşüncesi ilk başta da yapılabilirdi ancak biz yeni bir proje geliştirdiğimiz için Yemek Sepeti aracılığıyla büyümemizi hızlandırdık. Bu yolu kullanmak bize yolun başında risk gibi gelmiyordu aslında riskmiş.
OLMAZ DİYE BİR ŞEY YOK
Giderek büyüyen bir marka oluşturdunuz, Yemek Sepeti size dönüş teklifinde bulunursa tepkiniz ne olur?
Açıkçası kazandığımız mevziiyi kaybetmek istemeyiz. Kendisi sipariş alabilen online bir ortam sahibi olmak elimizde bulundurduğumuz bir güç. Biz bunu kazandık ve her geçen gün artırıyoruz. Ama nihayetinde ticari hayatta ‘‘olmaz’’ diye bir şey yoktur. Böyle bir teklif gelirse, oturup düşünürüz. Ancak şu anda gittiğimiz yoldan memnunuz. Yemeksepeti.com ile daha büyük ivme kazanabilirdik ancak böylesi daha sağlıklı oldu.
‘’MÜŞTERİLERİMİZE GÜVEN VERİYORUZ’’
Görünür olmayan, yalnızca sipariş ulaştırmak için açtığımız şubelerimizin yanı sıra müşterilerimizin keyifli vakit geçirebildiği restoranlar da açtık. Ancak bu şubelerde de yine yemek pişmiyor. Dağıtım noktalarından gelen yemekler servis ediliyor. Böylelikle müşterilerimize standart lezzeti sunarken aynı zamanda restoran konforunu da sağlamış olduk. Bunu yapmamızın sebebi markanın bilinirliğini sağlamak, müşterilerimize güven teşkil edebilmekti. Çünkü insanlar haklı olarak yemek yedikleri işletmeyi fiilen görmek istiyorlar; öbür türlü bulutta gezen bir firmadan öteye geçemiyorsunuz.
ACEMİLİKTEN PROFESYONELLİĞE
Girişimci olmak benim hep hayalimdi. Ben 17 yaşında Eskişehir’de babamın beyaz eşya dükkânında ticarete atıldım. İki sene boyunca kardeşimle aile işimizi sürdürdük. Bu erken yaşlarda atıldığımız bir deneyimdi ve çok başarılı olduk. İşin acemisi olarak girdiğimiz ticaret sektöründe, o yaşımızda ailemizi geçindirdik. Aradan 12 yıl geçtiğinde profesyonel hayatımıza başladık ve kendi girişimimizi ortaya koyarak Meal Box’ı kurduk. Bu bizim kazanmak zorunda olduğumuz bir oyundu.
