İran’ın gölge ordusu: Hedefe girmeden her mevzide savaşıyor

İran’ın gölge ordusu: Hedefe girmeden her mevzide savaşıyor

İran Orta Doğu’da kendine bağlı Hizbullah ya da benzeri örgütler ve Husiler aracılığı ile bizzat savaşmadan mevzi kazanma peşinde. ABD ve müttefikleri ise artık İran’ın 'gölge ordusu' ile sürdürdüğü savaşı sonlandırma zamanının geldiğine inanıyor.

KARAR / ALMANYA

İran istihbarat gemisi Behshad, ABD ve müttefikleri Yemen’deki Husilere hava saldırısı başlatmadan kısa bir süre önce Kızıl Deniz’i terk ederek İran’daki Bandar Abbas limanında bulunan ana üssüne geri döndü. Bu geminin Kızıl Deniz’de ticari gemilere saldıran Husilere bilgi sağladığı iddia ediliyor. Washington İran’ın Husilerin yaptığı saldırıların bütün aşamalarına müdahil olduğu görüşünde.

Frankfurter Allgemeine Sonntaszeitung’da “Ahtapotun kafası (Der Kopf des Oktopus)“ başlığı ile yer alan bir haber analize göre ABD, İran’ın sadece Yemen’de değil Suriye, Irak ve Lübnan’da da bir “gölge orduyla’’ sürdürdüğü savaşı artık sonlandırma arzusunda. İran ise böyle bir ordunun varlığını reddediyor.

yeni-proje-1-002.jpg
Rasi Musavi ile Kasım Süleymani

İran bu zamana kadar kendisini Gazze savaşının kazananı olarak görüyordu. Gazze Savaşının başlamasıyla Lübnan’da Hizbullah ve Yemen’de Husilerle ABD ve İsrail üzerinde baskı oluşturmaya kalkıştı ve bölgede hedef haline gelmeden gücünü göstermek istedi.

yeni-proje-003.jpg

AHTAPOTUN KOLLARI

İran Suriye ve Lübnan’da bulunan Hizbullah örgütlerinin arasındaki siyasi ittifaka Direniş Ekseni (Mihver-i Mukavemet) adı veriliyor. İran, Batı kamuoyunda “gölge ordu’’ olarak adlandırılan Mihver-i Mukavemet’in gücünü ABD ve İsrail’e karşı caydırıcı bir silah olarak kullanıyor. İsrail’de İran’ın bu gizli ordusu ahtapot metaforu ile tanımlanıyor. İran ahtapotun kafası, Hizbullah, Hutsiler, Suriye rejiimi ve Irak’daki Şii militanlar ise ahtapotun kolları olarak gösteriliyor.

ABD ve İsrail İran’a artık bir bedel ödetmek konusunda kararlı. İlk adım olarak İran Devrim Muhafızları üyesi General Razi Musavi Aralık ayında Şam’da İsrail hava saldırısıyla öldürüldü. Musavi’nin görevi Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah militanlarına silah temin etmekti. Musavi daha önce ABD tarafından 2020 yılında Irak’ta öldürülen İranlı general Kasım Süleymani’nin sağ kolu olarak tanınıyordu.

İran bu saldırının intikamının alınacağına dair sert açıklamalarda bulundu ancak bu zamana kadar intikam sayılabilecek şiddette bir karşı saldırı olmadı. İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in yakın çevresine “stratejik sabır’’ tavsiyesinde bulunduğu söyleniyor.

Hamaney’in stratejik sabır tavsiyesine ABD Başkanı Donald Trump’un İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürtmesinden sonra da uyulduğu anlaşılıyor. Hamaney’in bizzat “ağır intikam’’ çağrısı yapmasına rağmen İran sadece içinde Amerikan askerlerinin bulunduğu Irak’taki iki askeri üsse roket saldırısı yaptı. Bu saldırılarda kimse hayatını kaybetmedi. Hatta İran’ın bu saldırı öncesi Iraklıları dolayısıyla da Amerikalıları uyardığı henüz resmi olarak onaylanmayan kesine yakın bir bilgi olarak değerlendiriliyor.

İran’ın radikal kanadı, ülkenin caydırıcılık gücünün zafiyet göstermesinden şikayetçi. İran Devrim Muhafızları Başkanı General Hüseyin Selami ise Süleymani’nin intikamını henüz almadıklarını söyleyerek iç muhalefeti sakinleştirme peşinde. Hatta Selami’nin basın sözcüsü Hamas’ın, Gazze’de 7 Ekim’de yaptığı saldırının Süleymani’nin intikamı olduğu yönünde bir açıklama yaptı. Ancak bu açıklama hem Hamas hem de Selami tarafından reddedildi.

yeni-proje-2-003.jpg

İRAN’IN YAŞADIĞI ÇELİŞKİ

İran şu anda tam bir ikilem yaşıyor. Eğer kararlı bir tepki vermezse başka saldırıların da yolunu açmış olacak. Bu Mihver-i Mukavamet’in etkinliğini kaybetmesi anlamına geliyor. Tepki gösterilmesi halinde de ABD ve İsrail ile direk çatışma tehlikesi var ki İran bu opsiyonu kaldıracak güce sahip değil. Gazze Savaşının genişlemesi 84 yaşındaki Ali Hamaney için büyük tehlikeler içeriyor. Hamaney’in önceliği ancak şiddetle koruyabildiği rejimin geleceğini kurtarabilmek. İran’ın bölgesel güç oyunları ve gölge ordusunun maliyeti bir hayli yüksek. Hizbullah, Hamas ve Husiler için her yıl ödenen yüz milyonlarca dolar ekonomisi zaten kötü olan İran için büyük bir yük ve halk bu durumdan hiç memnun değil.

İran, Beşar Esad’a verdiği destek dolayısıyla Sünni Müslümanlar arasında kaybettiği saygınlığı Gazze savaşı ile birlikte telafi edebileceğini düşünüyordu ancak işler istediği gibi yürümedi. Suudi Arabistan’ın İsrail’e atılan Husi roketlerini havada engellemesi ve İsrail’le yakınlaşması İran’ın Sünni atağının istediği şekilde yürümeyeceğini gösteriyor.

İran başka bir hayal kırıklığını ise Gazze Savaşı öncesinde yaşadı. Iran’daki ABD’li tutsakları serbest bırakılması karşılığında Güney Kore’de ABD yaptırımları nedeniyle bloke edilen 6 milyar dolarlık parası serbest bırakılacaktı. Bu anlaşma, İran için aynı zamanda atom programı için görüşmelerin yeniden başlaması yönünde bir umut ışığı da yakmıştı. Ancak Umman’da ABD’li ve İranlı diplomatların yapacağı uzlaşma görüşmesi savaş nedeniyle iptal oldu.

YAPTIRIM TEHTİDİ ALTINDA

Bütçe açığı gün geçtikçe kapatılamaz şekilde büyüyen İran çözüm olarak Çin’e damping fiyatlarında petrol satıyor. ABD bu satışa şimdilik taktiksel olarak izin veriyor ancak bu imkan da ABD tarafından her an engellenebilir.

İran’ı bekleyen bir başka problem ise Mart ayında yapılacak seçimler. Bu seçimlere katılımın tarihin en düşük düzeyinde olma ihtimali çok yüksek olarak görülüyor. Gerçi İran’daki seçimler hiçbir zaman demokratik olmadı ancak katılım rejim için hep bir meşruiyet aracı oldu. İran yaşadığı siyasi ve ekonomik mağlubiyetlere bir de meşruiyet tartışmalarına neden olacak katılım sorununu eklemek zorunda kalacak.

Kerman kentindeki IŞİD intihar saldırısı ise İran hükümeti üzerindeki içi ve dış politik baskıyı daha da arttırdı. İran’ın radikalizm taraftarı muhalifleri bu saldırının İran’ın gösterdiği zafiyet nedeniyle gerçekleştiğini savunuyor. Ilımlı muhalifler ise saldırının nedeninin İran’ın Irak ve Suriye’de yanlış genişleme politikalarından kaynaklandığı görüşünde.

İran rejimi IŞİD’in Afganistan kolu ISKP tarafından yapılan saldırıyı, ABD ve İsrail’e mal ediyor. Iran resmi söylemine göre IŞİD ABD tarafından kuruldu ve teröristler İsrail ile birlikte çalışıyor. İran hükümeti saldırganlardan birinin Kırgız asıllı olduğunu ancak babasının İsrailli olduğunu iddia etti. Bu türden komplo teorileri İran’ın İsrail’e karşı nefretini önce IŞİD’e yönlendirmesine de imkan sağlıyor.

İRAN’IN ATOM KARTI

Hamaney Ekim ayında İran’ın atom programında çalışan ve İsrail tarafında öldürülen mühendislerin büyük bir resminin önünde yaptığı konuşmada ‘’İran’ın intikamının uzun nefesli olduğunu’’ söylemişti. Hamaney bu konuşmasında Gazze Savaşı’nın son bulmaması halinde Husi, Hizbullan, Irak ve Suriye’deki Şii militanları kontrol altında tutmanın da zor olacağını sözlerine eklemişti.

İran’ın gölge ordusu Mihver-i Mukavemet’in gücünün azalması ve İsrail’in Hamas haricinde hedeflere saldırması halinde Molla rejiminin atom kartını oynaması imkan dahilinde. Batı atom programı müzakerelerinin zarar görmemesi için Mihver-i Mukavet oluşumuna fazla ses çıkarmamıştı. Ancak hem gözlemciler hem de Atom Enerji Dairesi IAE, İran’ın atom bombasına gittikçe daha fazla yanaştığı görüşünde.

İran ayrıca atom programına takip eden müfettişlerin kontrol ve ziyaret izinlerini de iptal etti. Bu iptal atom bombasının çok uzakta olmadığı şeklinde yorumlanıyor. Bu iptalin bir başka yorumu ise İran’ın ‘’Mihver-i Mukamet’e dokunmayın’’ yönünde verdiği bir mesaj şeklinde değerlendiriliyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN