19 Ekim’deki seçimde KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen devir teslim töreninde görevi Ersin Tatar’dan devraldı. Törene Türkiye Cumhuriyeti adına katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a teşekkür eden Erhürman, “Aramızdaki sarsılmaz kardeşlik ilişkilerinin nişanesi olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti adına burada bizlerle birlikte olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Cevdet Yılmaz’a hoş geldiniz diyorum” dedi.
KAYBEDİLEN ÇOCUKLAR VE TOPLUMSAL SORUMLULUK
Cumhurbaşkanı Erhürman, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden çocuklar ile Gazze’de yaşamını yitiren çocuklara atıfta bulunarak, “Şampiyon meleklerimiz ve bu ülkede kaybettiğimiz tüm çocuklarımız yüreklerimizde yaradır ve ben bu yaranın hayatım boyunca kapanmayacağının bilinciyle yaşıyorum. Gazze’de öldürülen binlerce çocuğumuzun da Kıbrıs Türk halkının yürek yarası olduğunu buradan bütün dünyaya duyurmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
KIBRIS TÜRK HALKININ HAK VE ÇIKARLARI
Erhürman, Kıbrıs Türk halkının Ada’daki eşit kurucu ortak olduğunu vurguladı:
“Bu ülkede varoluş mücadelesini çok ağır şartlarda veren büyüklerimize ve üzerlerine titrediğimiz çocuklarımıza karşı en önemli borcumuz, bu ülkeyi, bu halkı dünyada hak ettiği yere taşımak ve çocuklarımıza müreffeh bir gelecek sağlamak. Kıbrıs Türk halkı bu Ada’daki iki eşit kurucu ortaktan biridir ve Ada üzerinde alınacak tüm kararlar halkımızın iradesi olmaksızın mümkün değildir.”
“KAVRAMLARDAN ÇOK İÇERİK ÖNEMLİ”
İki devletli çözüm ve federasyon tartışmalarına da değinen Cumhurbaşkanı, “Bir hukukçu olarak benim derdim sözcükler ve kavramlardan ziyade içeriktir ve biliyorum ki insanlarımızdan ‘federasyon’ diyenler de ‘iki devlet’ diyenler de az önce söylediklerim konusunda hemfikirdir” açıklamasında bulundu.
MÜZAKERE VE ÇÖZÜM VURGUSU
KKTC ile Türkiye’nin ilişkilerine dair değerlendirmesinde Erhürman, “Kıbrıs Türk halkı çözüm iradesini, bu Ada’nın tamamının garantörü olan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte defalarca bütün dünyanın gözü önünde ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk halkı müzakereden hiçbir zaman kaçmamıştır. Ama bilinmelidir ki bunca yaşanmışlıktan sonra, dostlar alışverişte görsün diye müzakere etmek benim halkımın kabul edebileceği bir şey değildir. Benim halkım müzakere olsun diye müzakere değil, çözüm olsun diye müzakere istemektedir” dedi.
