Türkiye’ye göre Avrupa’da otomobil sahibi olmak hiç kuşkusuz daha kolay. Yüksek euro kuru yüzünden Türkiye’de üretilen modellere yerli halk binemezken, Avrupalı Türkiye’den daha ucuza biniyor. Ülkenin en çok satan otomobili olan Fiat Egea’nın HB hibrit versiyonuna burada binmek 660 bin lirayken, aynı araca Almanya’da 520 bin liraya satın almak mümkün. Fiyat makasları ise yüzde 15 ila yüzde 40 arasında değişiyor.
ALİ YILDIRIM
Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlar otomotiv sektörünü de derinden etkiliyor. Ülkede düşen alım gücü ve demode vergi sistemi en ucuz otomobile ulaşmayı hayal haline getirdi. Bugün bakıldığında en ucuz otomobilin bile neredeyse yarısı vergilerden oluşuyor. Vatandaş artık ayağını yerden kesmeyi bile bir araya getiremezken, üretimi Türkiye’de gerçekleşen modellere Avrupalı daha ucuza biniyor. Bugün Türkiye’de 10’dan fazla otomobil modelinin üretimi gerçekleşiyor. Bu modellerin eksiksiz hepsine yüksek euro kuruna rağmen Avrupa’da sahip olmak daha ucuz. Yarı yarıya olmasa da yüzde 40’a yakın daha düşük fiyatlı modellere Avrupa’da binmek hiç de zor değil. Almanya’ya göre fiyatlara baktığımızda en düşük fark, yüzde 18’lerde.
Tabloda da verildiği üzere Türkiye’de Fiat Egea HB hibrit sahibi olmak için neredeyse 661 bin lirayı gözden çıkarmak lazım. Fakat Almanya’nın herhangi bir şehrinde bu etiket sadece 520 bin lira. Eğer dolu bir Egea Cross hibrit almak istiyorsanız 155 bin liralık kur ve vergi farkıyla karşı karşıya kalmak hiç de şaşırtıcı olmayacak. Avrupa’ya İzmit’ten açılan Hyundai i10’da da maalesef aynı tabloyu yaşamak zor değil. Hyundai’nin Türkiye’de ürettiği i10’un manuel giriş versiyonu için bile 322 bin lira gerekirken, Almanya’da bu fiyat sadece 209 bin lira. Toyota Corolla HB hibrit modelinde de yüzde 37’lik etiket farkı bulunuyor.
Düşük dilimde otomobil kalmadı
Artan maliyetlerin yanı sıra Türkiye’de araç fiyatlarını bir de kur vuruyor. Buna demode vergi sistemi de eklenince fiyatlar arşa çıkıyor. Bugün belki de yüzde 50 vergi dilimde satılan bir model, güncellenmeyen matrahlar ve yüksek vergi oranları yüzünden yüzde 80’lik dilime giriyor. Girmeyenler ise artan kur paralelinde yüksek dilime dahil olmaya hazırlanıyor. Düşük vergi diliminde de neredeyse otomobil kalmadı.
Almanya yüksek euro kuruna rağmen 323 bin lira daha ucuz
İki ülke arasında fiyatlara baktığımızda arada uçurum olduğunu görmek hiç de zor değil. Türkiye’de üretimi yapılan tüm modellerin Avrupa’da daha ucuza satılmasına kimse anlam veremiyor. Oransal olarak yüzde 15 ile yüzde 38 arasında değişen fiyatlar karşısında fiyat farkları 323 bin liraları buluyor. Vergi sistemi güncellenmediği için Renault bile Clio hibrit versiyonunu Türkiye’de satışa sunamıyor. Büyük heyecan ile üretilen Clio modeline yerli arkadan el sallarken, yabancı satın alırken bile zorluk çekmiyor.
Uzakdoğu’nun Türkiye ilgisine ek gümrük vergisi
Elektrikli araç pazarı büyüdükçe model çeşitliliği de artmaya başladı. Çinli markalar birer birer Türkiye pazarına adım atarken, gelen ek gümrük vergisi dikkat çekti. TAYSAD Başkanı Saydam “Şu anda belki anons etmek için erken ama Uzakdoğulu firmaların Türk otomotiv sanayisi ile yakından ilgilendiğini şimdiden söylemek isterim” dedi.
Türkiye’de elektrikli araç sayısı arttıkça, çeşitlilik de artıyor. Son 6 ay içinde elektrikli araçların sayısı her geçen gün katlanırken, hiç ismi bile duyulmayan birçok Çin markası da dünya pazarlarında boy gösteriyor. Bunun örnekleri şimdilik Türkiye’de resmi olarak 3-4 marka sınırında kalsa da aslında Çinli elektriklilerin sayıları oldukça yüksek. Bu alanda resmi yatırımların hızlandığı söylenirken, asıl hareketliliğin yılın ikinci yarısında olacağı tahmin ediliyor. Bu hareketlilik üzerine ithalatta İlave Gümrük Vergisi Uygulanmasına İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar ile ithalatında ilave gümrük vergisi alınacak ürünleri gösteren listeye elektrikli otomobiller de eklendi. Böylece ithal elektrikli araçlara getirilen yüzde 10 ilave gümrük vergisi, başta Çin ve Japonya olmak üzere Uzakdoğu’dan gelen elektrikli otomobillerin fiyatını vuracak. Konu hakkında değerlendirme yapan Taşıt Araçları Tedarik Sanayii Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, yatırım konusunda değindi. Honda’nın ülkedeki fabrikasını kapatmasının veya Volkswagen’in Manisa’daki yatırımından vazgeçmesinin global bir karar olduğunu aktaran Saydam, yeni yatırımlar konusunda umutlu olduklarını belirtti. Doblo üretiminin İspanya’ya transfer edilmesinin de hatırlatılması üzerinde Saydam “Bir yandan bir model gidiyor ama diğer tarafta sonrası için daha büyük yatırımlardan bahsediliyor. Karşımızdaki muhataplar, ana sanayiler bunu söylüyor. Türkiye’de yatırımı olmayan ana sanayi ve büyük tedarikçi firmaların CEO’ları, Türkiye’yi yakından takip ediyor. Şu anda belki anons etmek için erken ama Uzakdoğulu firmaların Türk otomotiv sanayisi ile yakından ilgilendiğini şimdiden söylemek isterim. Bu konuda görüşmelerin olduğunu söyleyebilirim. Şu anda Türkiye’de anons edilen tüm yatırımlar elektrikli araç üzerine. Şu anda olan batarya yatırımlarının ya da elektrikleşme yatırımlarının yakın gelecekte yapılan anonslarla devam edeceğini görüyoruz. Bunun da olumlu sonuçlarının önümüzdeki 6 ayda çeşitli yatırım anonsları olarak döneceğini biliyoruz. Şu anda olan batarya yatırımlarının ya da elektrikleşme yatırımlarının yakın gelecekte yapılan anonslarla devam edeceğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
LPG’li Civic’e güç takviyesi
Japon üretici Honda yeni Civic ile temiz bir sayfa açtı. Markanın uzun süredir üzerinde çalıştığı modeli bir önceki versiyonuna göre, artık daha sade bir tasarıma sahip oldu. Dizel motor seçeneğine artık son veren marka ECO adıyla pazarladığı LPG seçeneğini turbo ile güçlendirirken, 11’inci neslinde de güce kavuştu. Bizim de konuğumuz olan Yeni Honda Civic Eco, yakıt verimliliği ve hızlanma performansı gibi önceki neslin güçlü yönleri korumakla kalmadı üstüne ekledi. Daha iyi bir hale gelen CVT şanzımanla kombine edilen model 1.5 litre VTEC Turbo LPG motor seçeneğine sahip. Önceki neslinden bir tık daha güçlenen LPG’li versiyon artık 129 beygir güce 180 NM torkla gücünü ön tekerlere aktarıyor. Tam dolu LPG tankıyla hemen hemen şehir içinde 300 kilometre seviyelerini gören otomobilin ortalama yakıt tüketimi ise 6 litre seviyelerinde. Aracın bagaj hacmi ise 512 litre. Civic Sedan’da sürücü ve yolcu güvenliği için alınan tedbirler de dikkat çekiyor. 11’inci nesil Civic Sedan sunulan Honda SENSING teknolojisi ile önceki nesilden iki kat daha geniş (50 derece yerine 100 derece) alanı tarayan ön kamera kullanılıyor. Honda’nın gelişmiş sürüş destek teknolojileri ise güvenli bir yolculuk deneyimi sunuluyor. Önceki nesil Civic Sedan modellerinde bulunan güvenlik donanımlarına ek olarak Executive+ paketinde sunulan ve sağ yan ayna altına monte edilen kamera ile çalışan Lanewatch özelliği sayesinde yolun sağ tarafı multimedya ekranında görüntülenebiliyor.
Büyük motor düşük tüketim
Mazda, yeni geliştirdiği dizel motorunu tanıttı. Yeni teknolojilerin adapte edildiği e-Skyactiv D turbo beslemeli dizel motor, DCPCI, yani Dağıtım Kontrollü-Kısmen Önceden Karıştırılmış Sıkıştırma-Ateşleme adı verilen sistem sayesinde daha temiz bir yanmaya ve ultra düşük emisyona ulaşabiliyor. 3.3 litrelik turbo beslemeli dizel motor, 200 HP ve 254 HP’lik gücüne karşın, WLTP normlarına göre 100 km’de ortalama 4,9 litre yakıt tüketimi ve 127 g/km emisyon değerlerini yakalıyor. Markanın yeni 3.283 cc hacmine sahip dizel motoru, uzunlamasına yerleştirilmiş elektrik kontrollü common-rail doğrudan enjeksiyon, 48V Mazda M Hybrid Boost teknolojisi ve DCPCI “Dağıtım Kontrollü-Kısmen Önceden Karıştırılmış Sıkıştırma-Ateşleme teknolojisi sayesinde daha düşük yakıt tüketimi, daha yüksek güç ve mümkün olan en düşük emisyon oranlarına ulaşabiliyor.
MINI’ye elektrikli kardeş geliyor
MINI yeni elektrikli modeli Concept Aceman’ı tanıtmaya hazırlanıyor. Model markayla özdeşleşen go-kart hissiyle, öncesinde hiç tadılmamış sürükleyici bir dijital deneyime ve çevre dostu olmaya odaklanıyor. MINI markasının önceki modellerinde bolca kullanılan krom detaylar Yeni MINI Concept Aceman otomobilinde tamamen kaldırılıyor. Markanın sürdürülebilirlik stratejisi doğrultusunda direksiyon, koltuk, ön konsol ve benzeri gibi alanlarda bolca kullanılan ve premium ile lüks algısını artıran detay unsurlar da yerini yüksek kalitede geri dönüştürülmüş kumaş malzemelere bırakıyor. Otomobilde yer alan ve çok işleve sahip fonksiyonel düğmeler arkadan aydınlatmalı kumaş yüzeylerin altına entegre edilerek kullanıma sunuluyor.
Stellantis’e ikinci kadın CEO
Stellantis’in global yapılanmasında Türk yöneticilerin sayısı artmaya devam ediyor. Peugeot Türkiye Genel Müdürü olarak 2017 yılından bu yana görev yapan İbrahim Anaç, Stellantis’in dünya çapındaki 6 büyük bölgesinden bir tanesi olan, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde (MEA Chief Operating Officer) Samir Cherfan’a bağlı olarak Stellantis Ticari Faaliyetlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı görevine getirildi. Anaç, yeni görevi dahilinde 65 ülkeden sorumlu olacak. Global görevine transferinin ardından Peugeot Genel Müdürlüğü görevine de Gülin Reyhanoğlu getirildi. Reyhanoğlu böylece hem Stellantis Türkiye çatısı altındaki markalar arasında hem de Türkiye otomotiv sektöründeki markalar içerisinde görev alan ikinci kadın genel müdür de olacak.
Hyundai’den rekor satış
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin (ACEA) son verilerine göre, Hyundai sektördeki talep azalmasına rağmen 2022’nin ilk yarısında Avrupa’da çok güçlü satış rakamlarına ulaştı. Hyundai, 6 aylık süre zarfında pazar payını geçen yıla göre yüzde bir puan artarak yüzde 4,7’ye ulaştı. Marka adına rekor sayılan bu artışla beraber Hyundai toplam olarak 262 binden fazla araç satışına imzasını attı. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 8,8’lik bir artış kaydeden Hyundai, sektördeki en geniş sıfır emisyonlu ürün gamına sahip markalardan biri. Elektrifikasyonda liderliğe gözünü diken Hyundai’nin elektrikli modellerdeki satış yüzdesi ise 18. KONA Elektrik modeliyle son 3 yıldır inanılmaz bir hamle gerçekleştiren Hyundai, Eylül ayında Türkiye’de de satışa sunacağı IONIQ 5 modeliyle de iddiasını pekiştiriyor.
