Türkiye'nin ekonomik istikrar arayışında zaman zaman gündeme gelen para birimi değişikliği konusu, uzmanlar tarafından farklı boyutlarıyla ele alınıyor.
Özellikle hayat pahalılığı süreçlerinde ulusal paranın yerine daha güçlü bir para biriminin kullanılması fikri, finansal piyasalar ve yatırımcılar tarafından tartışılıyor.
Mevcut döviz kurları ve alım gücü üzerindeki baskılar, bu tür önerilerin zeminini oluştururken, ekonomik büyüme hedefleriyle uyumu da sorgulanıyor.
Makroekonomik dengeler açısından faiz oranları ve likidite yönetimi gibi unsurların, olası bir para birimi değişikliğinden nasıl etkileneceği ise kritik bir soru işareti olarak duruyor.
Ekonomist Ercan Uygur, kaleme aldığı köşe yazısında Türkiye'nin ekonomik istikrar arayışında zaman zaman gündeme gelen para birimi değişikliği konusunu ve bu konudaki hayat pahalılığı tartışmalarını değerlendirdi.
Sadece evde oturarak İspanya vatandaşı olmak mümkün!
TAM VE RESMİ DOLARLAŞMA KAVRAMI
Ercan Uygur'un T24'teki köşe yazısında aktardığına göre, son dönemde Türkiye'de zaman zaman TL'yi bırakıp resmi para olarak euroya geçme önerileri yapılıyor.
Bu öneriler yeni de değil; 1980'lerde ve 1990'larda TL'yi bırakıp dolara geçme önerileri vardı.
Euro, 1 Ocak 1999 tarihine kadar ortada yoktu.
Ulusal para TL'yi bırakıp yerine dolar, euro gibi paraları kullanmak genel olarak 'tam ve resmi dolarlaşma' olarak adlandırılıyor.
Yazıda, karışıklık yaratmamak adına, seçilen paraya göre tam dolarlaşma veya tam eurolaşma terimlerinin kullanılmasının daha doğru olacağı belirtiliyor.
TÜRKİYE'DEKİ MEVCUT DURUM VE PARA ARZI
Yazıya göre, Türkiye'de halihazırda kısmi dolarlaşma ve kısmi eurolaşmanın her ikisi de varlığını sürdürüyor.
Ölçüt olarak yabancı paraların para arzı içindeki payına bakılabilir.
Son dönemde, geniş para arzı M2 içinde, başta dolar ve euro olmak üzere, yabancı paraların payı yüzde 40 seviyesine yakın seyrederken, dar para arzı M1 içinde ise bu oran yüzde 63 dolaylarında gerçekleşiyor.
AB, 2035 sonrası içten yanmalı araç satışı yasağını geri çekti!
EUROLAŞMA ÖNERİSİNİN AMACI VE POLİTİK ANLAMI
Ercan Uygur, Türkiye için yapılan tam eurolaşma önerisinin amacını; Türkiye'de yüksek enflasyonu düşürmek, ekonomide belirsizliği azaltıp istikrarı getirmek ve böylece reel ekonomiye de euronun düşük faizinden yararlanarak olumlu etki sağlamak olarak açıklıyor.
Ancak yazar, bu önerinin çok da masum bir nitelik taşımadığını vurguluyor.
Şöyle ki öneri, 'enflasyonu bitirmek, istikrarı sağlamak için başka çare kalmadı' anlamına geliyor.
Bunun da eş anlamı, 'iktidarlar ulusal parayı ve ekonomiyi yönetemedi' oluyor ki bu durumun doğruluğu tartışılıyor.
Bu anlam, iktidardaki siyasetçi için öneriyi kabul etmeyi zorlaştırıyor.
AVRUPA BİRLİĞİ VE EURO BÖLGESİ DIŞINDAKİ KULLANIMLAR
Euro, AB ülkeleri için tedavüle sürülmüş bir para.
Ancak bazı AB ülkeleri, aradan 26 yıl geçmiş olmasına karşılık, euroyu kullanmayıp kendi ulusal paralarını tercih ediyor.
Başka bazı ülkeler ise AB üyesi olmadıkları halde euro kullanıyor.
Euroya geçen bir ülke euro bölgesinin üyesi oluyor ve bu bölgenin para politikasını Avrupa Merkez Bankası uyguluyor.
Örneğin, para miktarı ve faiz oranı tüm euro bölgesi için uygulanıyor.
Bu bölgedeki bir ülkenin merkez bankası ayrı ve bağımsız bir para politikası uygulayamıyor.
AB'nin yeni göç kuralları açıklandı: Türkiye'den sığınmacılar için kritik süreç!
MİKRO DEVLETLER VE ANLAŞMASIZ KULLANIM ÖRNEKLERİ
Yazıda, AB üyesi olmadıkları halde AB ile anlaşarak euro kullanan üç ülke veya ülkecik olduğu belirtiliyor; Andorra, Monaco ve Vatikan.
Bunlar mikro devletçikler olarak sınıflandırılıyor; en büyük nüfus Andorra'nın ve Aralık 2025 tarihi itibarıyla yaklaşık 83 bin.
Monaco'nun nüfusu yaklaşık 38 bin iken, Vatikan'ın nüfusu ise yine Aralık 2025 tarihinde yalnızca 534 kişi olarak kaydediliyor.
AB ile bir anlaşma yapmadan euro kullanan iki ülke daha var; Karadağ ve Kosova.
Karadağ'ın 628 bin, Kosova'nın 1,7 milyon nüfusu bulunuyor.
Bunlar da oldukça küçük ülkeler statüsünde yer alıyor.
TÜRKİYE İÇİN UYGULAMA ZORLUKLARI VE ÖLÇEK SORUNU
Ercan Uygur, "Türkiye euroya geçse bu küçücük ülkeler arasında nasıl bir görüntü verir acaba?" sorusunu yöneltiyor.
Euroya geçmek uygulamada kolay görünmüyor.
Türkiye euro kullanmak istese AB'nin anlaşmaya yanaşıp yanaşmayacağı belirsizliğini koruyor.
Türkiye AB'ye aday ülke ama bu adaylık donmuş durumda olduğundan, anlaşma olmayabilir.
AB anlaşmaya yanaşmazsa Türkiye'nin tedavüle çıkarmak üzere nasıl euro biriktireceği sorusu önem kazanıyor.
Başka konular dikkate alınmasa bile, yalnızca bunlar yanıtlanması zor sorular olarak öne çıkıyor.
Kısacası, tam eurolaşma uygulamasına geçmek küçücük ülkeler için görece kolay olabilir ancak ekonomi ölçek olarak büyüdükçe süreç zorlaşıyor.
Almanya'da tembelliğe sıfır tolerans: Ya iş ya da sıfır sosyal yardım!
ARJANTİN DENEYİMİ VE JAVIER MILEI'NİN VAATLERİ
Yazıda, bu konuda çarpıcı bir örnek olarak Arjantin gösteriliyor.
Kasım 2023 tarihinde bu ülkeye başkan seçilen Javier Milei'nin seçim vaatlerinden biri, Arjantin pesosunu bırakıp ABD dolarına geçmek, yani tam dolarlaşma uygulamak idi.
Arjantin Merkez Bankasını da iptal etmeyi planlıyordu.
Çünkü Milei'ye göre peso, iflah olmaz biçimde yıpranmıştı ve bu paraya hiç güven duyulmuyordu.
Bu konuda hem IMF ile hem ideolojik ve siyasi dostu ABD Başkanı Donald Trump ile konuşmalar yaptı ve sözler aldı.
UYGULAMADAKİ ENGELLER VE HALKIN TEPKİSİ
Ancak iki yıldan fazla zaman geçmiş olmasına karşılık Milei ve hükümeti kesin adım atamadı, çünkü her niyet ettiğinde dolara hücum başladı.
Ayrıca, geçmiş kamu ve özel peso borçları için çözüm bulmak kolay değildi.
Bir başka konu da, dolar birikimi olmayan veya sınırlı olan halkın tam dolarlaşmayı istememesi durumu.
Anketlere göre halkın yüzde 60'ı doların resmi para olmasına karşı çıkıyor.
Böyle bir durumda para politikasını ABD'nin belirleyeceğini ve egemenlik kaybı olacağını biliyorlar.
Küresel güç haritası değişiyor! ABD ve İngiltere pasaportları güç kaybediyor
BULGARİSTAN'IN EURO MACERASI VE ERTELEMELER
Yazıda ele alınan bir başka örnek Bulgaristan.
Bulgaristan AB'ye 2007 yılında üye oldu ve belli koşulları (kabaca Maastricht koşulları) sağladığında Bulgar levasını bırakacak, euroya geçecek, tam eurolaşma ile euro bölgesine dahil olacaktı.
Bulgaristan'ın euro bölgesine girmek için ilk hamlesi 2012 yılında oldu ancak gerçekleşmedi.
Sonra Bulgaristan değişik kereler hamle yaptı, ancak koşulları sağlamadığı gerekçesiyle bir türlü euroya geçişi kabul edilmedi.
Şimdi bir aksilik olmazsa Bulgaristan 1 Ocak 2026 tarihinde levayı bırakıp euroya geçmiş olacak.
EGEMENLİK KAYBI ENDİŞESİ VE FİYAT ARTIŞI BEKLENTİSİ
İşin ilginç tarafı, anketlerden anlaşıldığına göre, Bulgar halkının yarısı euroya geçmek istemiyor.
Bu konuda aleyhte gösteriler yapılıyor.
Çünkü halkın yarısı parasının AB tarafından yönetilmesine karşı çıkıyor.
Ulusal paradan vazgeçmenin bir egemenlik kaybı olacağı kaygısı taşınıyor.
Ayrıca, beklenti o ki euroya geçişle birlikte fiyatlarda bir kerelik de olsa bir sıçrama olacak ve satınalma gücü düşecek.
Edirne sınırına yerleşenlere 500 bin TL teşvik! Hudut köylerini canlandırma projesi
EURO KULLANMAYAN AB ÜYELERİ VE DANİMARKA MODELİ
Şu anda 27 AB üyesi olduğu halde euroya geçmemiş olan 7 ülke bulunuyor; Bulgaristan, Çekya, Danimarka, İsveç, Macaristan, Polonya, Romanya.
Aslında AB sözleşmesine göre AB üyesi olan her ülke koşulları sağladığında euroya geçmek zorunda.
Ancak Danimarka en baştan euroya geçmeyip kendi ulusal parasını koruyacağını ve bağımsız para ve finans politikaları uygulayacağını bildirmiş ve bu koşulla üye olmuştu.
Danimarka'ya özel bir hak tanındı.
BAĞIMSIZ PARA POLİTİKASI VE KRİZ YÖNETİMİ
Danimarka'nın gerekçesi, ekonomisinin gerektirdiği bağımsız para politikasına sahip olmak.
Nitekim 2008-2009 küresel bunalımında Danimarka, euro bölgesine göre oldukça hızlı ve esnek para politikası değişiklikleri yaptı.
Euroya geçmeyen diğer AB üyesi ülkelerin de benzer gerekçeleri bulunuyor.
Bu ülkeler de bağımsız para politikası uygulamak, yerel ve küresel bunalımlarda hızlı para/faiz politikasında hızlı değişmeler yapmak, gerektiği ölçüde para değerini ayarlamak, örneğin devalüasyon yapmak istemişlerdi.
Avrupa'nın en dramatik futbol gerilemesi: Bulgaristan!
SANAYİ POLİTİKALARI VE MİLLİ EKONOMİ
Ercan Uygur'un dikkat çektiği bir önemli konu da para politikasıyla sanayileri gözetmek.
Euroya geçmeyen Çekya, Danimarka, İsveç, Macaristan, Polonya ve Romanya için bu konunun önemli olduğu görülüyor.
Bu ülkelerin, AB'ye katıldıktan sonra, uyguladıkları Avrupa Merkez Bankası'ndan bağımsız politikalarla, sanayilerine dikkat ettikleri anlaşılıyor.
BALTIK ÜLKELERİNDE ENFLASYON PERFORMANSI
Ulusal parayı bırakıp euroya geçmek için bir gerekçe, enflasyonu düşürmek ve düşük tutmak oldu.
Şöyle bir soru akla geliyor: Acaba enflasyon euroya geçen, euro bölgesindeki tüm ülkelerde her zaman düşük kalıyor mu?
Bu soruya yanıt vermek için euro bölgesinde yer alan üç Baltık ülkesinin (Estonya, Litvanya, Letonya) ve euro bölgesinin tümünün yıllık tüketici enflasyonu verileri incelenebilir.
Avrupa ülkeleri arasında 20 yılda inşa edilecek: Listede İstanbul da var!
KÜRESEL ARZ ZİNCİRİ VE BÜTÇE AÇIKLARI
2021 yılı başlarından itibaren enflasyon üç Baltık ülkesinde yükselmeye başlıyor.
Tablo verilerine göre, 2021 Aralık ayında Estonya'da enflasyon yüzde 8,8, Litvanya'da yüzde 7,5 ve Letonya'da yüzde 9,2 seviyelerine ulaşıyor.
Bu yükselişte iki önemli neden var. Birincisi küresel arz zincirlerindeki zayıflamalar.
Bu elbette tüm ülkeleri ve euro bölgesini de etkiliyor.
İkinci neden ise Baltık ülkelerindeki yüksek bütçe açıklarının yol açtığı yüksek iç talep.
Zaten var olan bütçe açıkları, Covid-19 ile birlikte sıçrama gösteriyor.
Böylece enflasyona hem dış hem de iç şok geliyor.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ YIKICI ETKİSİ
Şubat 2022 tarihinde Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile ikinci bir dış şok daha geliyor.
Baltık ülkeleri enerji arzı bakımından Rusya'ya bağımlıdır ve işgalin ardından enerji arzında daralma, enerji fiyatında yükselme oluyor.
Böylece arz enflasyonu süreci ivme kazanıyor. 2022 Eylül ayına gelindiğinde Estonya'da enflasyon yüzde 23,7, Litvanya'da yüzde 22,2 ve Letonya'da yüzde 24,1 gibi rekor seviyelere ulaşıyor.
1,4 milyon imza, AB Komisyonu'nu harekete geçmeye zorluyor!
AVRUPA MERKEZ BANKASI'NIN GECİKEN HAMLESİ
Üç Baltık ülkesinde enflasyon 2021 sonunda yüzde 20'ye varıyor.
Bu enflasyona karşı Avrupa Merkez Bankası, faizi sıfırda tutuyor.
IMF'nin Mart 2024 raporuna göre, Avrupa Merkez Bankası'nın para politikası euro bölgesinin tümü için uygun olabilir belki, ama üç Baltık ülkesi için çok gevşek kalıyor.
Gerçekten de Avrupa Merkez Bankası politika faizini uzun süre sıfırda tuttuktan sonra Temmuz 2022 tarihinde 0,5'e yükseltiyor.
Bu arada Baltık ülkelerinde enflasyon yüzde 25 seviyesine varmış bulunuyor.
MALİ POLİTİKA VE ENFLASYON BEKLENTİLERİ
Para politikası gevşek olunca, Baltık ülkeleri mali politikayı sıkılaştırıyor ve bütçe açıkları hızla düşüyor.
Bu ülkelerde önemli bir konu da enflasyon beklentilerindeki yükselmenin sınırlı kalması.
Sonuçta enflasyon yüzde 25 seviyelerinde kalıyor, sonra da düşüyor.
Ercan Uygur yazısını, ulusal para yerine dolar, euro gibi güçlü paralara geçmenin yüksek enflasyona engel olamayabileceğini belirterek sonlandırıyor.
Ercan Uygur'a göre, bu paralara yönelmek, enflasyon yüksek iken düşürmenin de garantisi değildir ve enflasyona karşı mücadelede asıl olarak iç unsurlara dayanmak gerekir.
Avrupa'nın ortak İHA projesinde kriz: Fransa, Eurodrone'dan ayrıldı!
