Yeneroğlu: Kendi ilan ettikleri İnsan Hakları Eylem Planı’nı unutturmaya çalışıyorlar

Yeneroğlu: Kendi ilan ettikleri İnsan Hakları Eylem Planı’nı unutturmaya çalışıyorlar

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, iktidarın “İnsan Hakları Eylem Planı” için hazırladıkları takip raporunu açıkladı. Yeneroğlu, “Kendi ilan ettikleri ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı bir sene sonunda rafa kaldırdılar. Millete de unutturmak istiyorlar” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı, İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu “İnsan Hakları Eylem Planı Takip Raporu” hakkında TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yeneroğlu, İnsan Hakları Eylem Planı'ndaki bir yıllık 261 hedeften yalnızca 96'sının hayata geçirildiğini söyleyerek “Kendi ilan ettikleri ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı bir sene sonunda rafa kaldırdılar. Millete de unutturmak istiyorlar” şeklinde konuştu.

Yeneroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

'BU BİLE BAŞLI BAŞINA BİR İŞKENCE'

"Eylem planında 1 yıllık 265 hedeften yalnızca 96’sının hayata geçirildiğini tespit ettik. Yani 1 yıllık toplam 265 vaadin toplam 165’i yerine getirilmedi…Örneğin; insan hakları eylem planında söylenenin tam aksine, keyfi tutuklamalar Türkiye’de hayatın bir gerçeği haline gelmiş durumdadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliği ile ilgili mevzuatın ölçülülük ve orantılılık ilkeleri çerçevesinde gözden geçirileceği vaat edilmişti ama hiçbir adım atılmadı… ‘Tutuklamada ölçülülük ve orantılılık’ ilkeleri doğrultusunda katalog suçların kapsamının daraltılacağı vaadi verildi ama bu konuda da hiçbir adım atılmadı maalesef. Müdafiyle görüşme hakkını kısıtlayan kanun hükümlerinin kapsamı daraltılacaktı ama bu konuda da herhangi bir adım atılmadı.

Hükümlülerin cezalarının mümkün olduğu ölçüde ailelerinin kolaylıkla ulaşabileceği yerlerde infaz edilmesi ve bu suretle aile bağlarını ki en temel insani ihtiyaç ve en temel anayasal hak olan ailevi bağlarını sürdürmelerini sağlamalarına imkân verilmesi vaadinde bulunuldu ama halen hükümlüler sürgün edilir gibi özellikle ailelerinden uzak illere gönderiliyor…Bize ulaşan öyle aileler oluyor ki, başka bir ilde cezası infaz edilen annelerini, babalarını, eşlerini yol parası temin edemediklerinden aylarca göremiyorlar ve hatta bazı örneklerde yıllarca göremedikleri oluyor. Her şeyi bir kenara bıraktım, sadece bu durum bile başlı başına kasıtlı olarak uygulanan bir zulüm. Mahkumların ailelerin ayrıca cezalandırılması. Bu bile başlı başına bir işkencedir.

'KÖTÜLÜKLERİ KEYİFLE TEMSİL EDEN İÇİŞLERİ BAKANI VAR'

İşkenceci kolluk görevlisi aradan 30 yıl geçse de yaptığı işkence için meslekten atılabilecekti…Adalet Bakanı istediği kadar insan hakları eylem planı hazırlasın, öteki tarafta işkence yapandan mafya bozuntularına dek hukuk tanımayan kim varsa hepsine sahip çıkan, işkencecileri alkışlayan, alnından öpen bir iktidar ittifakı ile karşı karşıya olduğumuz gibi bu kötülükleri büyük bir keyifle temsil eden İçişleri Bakanı var. Sadece Adana’daki olaylara bakın, korkunç derecede insanlara kasıtlı bir biçimde milletin gözünün önünde kameralar önünde işkence edildi.

'OHAL’DEN BAĞIMSIZ YARGI VAADİ VERİLEMEZDİ; NİTEKİM VERİLEMEDİ DE'

Hükümetin eylem planında sözünü verip tutmadıklarının yanı sıra sadece edebiyatını yapıp uzağından geçmekten de çok korktukları çok önemli bir husus var: O da bağımsız ve tarafsız, adil bir yargı. Bu sebeple yargı bağımsızlığına hiç yer bile vermediler eylem planında…Peki yargı bağımsızlığı olmadan İnsan Hakları Eylem Planı olur mu gerçekten? Elbette olması mümkün değildir. İnsan hakları ancak hakkı ve hukuku koruyan bir yargı ile güvence altına alınabilir. İnsan hakları eylem planında yargı bağımsızlığını sağlamak için yargıda çok ciddi yapısal reformlar öngörülmeliydi. Ancak OHAL’den sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında uygulanan despot bir yönetim anlayışıyla bağımsız ve tarafsız bir yargı vaadi verilemezdi; nitekim verilemedi de…

'HÂKİM VE SAVCILARA COĞRAFİ TEMİNAT TANINMADI'

Eylem planının 1 yıllık hedefinde; ‘hâkim ve savcılara yönelik disiplin suç ve cezaları objektiflik, öngörülebilirlik ve orantılılık ilkeleri dikkate alınarak gözden geçirilecektir’ denilmişti. Gel gelelim eylem planında yer aldığı halde; hâkim ve savcıların disiplin suç ve cezaları hakimlik ve savcılık teminatlarına uygun olarak düzenlenmedi. Hâkim ve savcılara coğrafi teminat tanınmadı. Adalet Bakanı’nın, ‘hâkimleri başka bir yargı çevresinde geçici olarak yetkilendirebilmesine ilişkin hüküm kaldırılacak’ denildi ama kaldırılmadı. ‘Yargılama süreçlerinde sık hâkim değişikliğini önlemek amacıyla hâkimlerin tayinlerine esas bölge sistemi yeniden düzenlenecektir’ denildi ama bölge sistemi hâkim teminatına uygun bir biçimde düzenlenmedi.

'REFERANS YERİNE TORPİLİN KALDIRILMASINA YÖNELİK HİÇBİR MADDE YER ALMADI'

Bağımsız ve tarafsız bir yargı için mesleğe girişten başlayarak her aşamasında reform gerekmektedir. Ama eylem planında hâkim ve savcılık mesleğine girişte nazik ifadeyle ‘referans’ yaygın ifadesiyle torpilin kaldırılmasına yönelik hiçbir madde yer almadı. Halbuki adil yargı için en başta hâkim ve savcıların kul hakkına girmeden mesleğe girebilmeleri gerekmektedir. Haksız alım süreçleri sonucunda mesleğe giren ve kendilerini oraya getirenlere borçlu olan hâkim ve savcıların adaleti sağlaması mümkün değildir. Hâkim ve savcıların baskı altında olmaması, kendilerine talimat verilse, baskı yapılsa dahi özlük hakları ve teminatlarına güvenerek direnebilmelerine imkan veren bir mevzuat olması gerekmektedir. Ama eylem planında hâkim ve savcıların teminatlarını güçlendiren, HSK’yı operasyonel bir organ olmaktan çıkaran hiçbir çözüm önerisi yer almamaktadır.

'YARGIDA HAVUÇ, SOPA STRATEJİSİ İZLENİYOR'

Yargıda havuç, sopa stratejisi izleniyor. İktidar partisiyle uyumlu olmanın ödüllendirildiğini, hukuksuzluklara muhalif kalmanın sonucunun ise meslekten ihraca kadar varabilecek ağır sonuçlarının olduğunu gören hâkim ve savcıların, hukuka ve vicdanlarına göre karar vermeleri mümkün mü?

'KENDİ İLAN ETTİKLERİ İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI’NI 1 SENE SONUNDA RAFA KALDIRDILAR'

Elbette kendi insanı için değil, kendi insanının en ileri demokrasi ve hukuk devletine layık olduğunu düşündüğü için değil, sadece Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’ni geçici olarak idare etmek için zorunlu olarak bu kurumların sponsorluğunda isteksiz olarak hazırlanan bir eylem planından bir şeyin çıkması mümkün değildi. Çünkü kendilerini hukukun üstünde vatandaşının efendisi olarak görüyorlar…Çünkü hukuku ezenler hukuka tabi olmaktan korktukları kadar başka bir şeyden korkmazlar. Bu sebeplerle de güç sarhoşluğuna kapılmış olanlardan millete hayır gelmez. Nitekim gelmedi de. Gelmiyor da. Kendi ilan ettikleri ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı 1 sene sonunda rafa kaldırdılar. Millete de unutturmak istiyorlar."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN