Marx yanıldı herkesin Spartaküs’ü farklı

Marx yanıldı herkesin Spartaküs’ü farklı

Tarihçi Barry Strauss’un ‘Spartaküs: Romayı Sarsan Köle Savaşı’ kitabı Kronik Kitap tarafından Türkçeye aktarıldı. Yazar kitapta Howard Fast’in ve Arthur Koestler’in aksine, Spartaküs’ün köleliği kaldırmak isteyip istemediğinin bilinmediğini yazıyor. Eğer kaldırmak gibi bir niyeti hiç olmadıysa, Karl Marx dahil soldakilerin savaşı yanlış yorumladığı açık. Ancak, Strauss’un da değindiği hakikatı ıskalamayalım: Spartaküs Savaşı Roma’da cumhuriyet sisteminin yıkılmasına yol açan bir kâbustu.

TANER AY

Benim kuşağım Spartaküs’ü Kirk Douglas’ın suretinde gördü, kim olduğunuysa Howard Fast’ten öğrendi. Ama, Fast’in yazdığı bütünüyle kurgusal bir Spartaküs’tü ve tarihsel açısından en ufak bir değeri yoktu. Arthur Koestler’in ondan hayli farklı Spartaküs’ünüyse daha sonra okuduk. İkisi de bir firârî köleyi hangi kaynaklara nazaran bir ihtilâlciye dönüştürmüşlerdi, bilinmiyor. Kızlarına en sevdiği tarihsel kahramanın Spartaküs olduğunu söyleyen Karl Marx’ın onun bir ihtilâlci olduğunu düşünmesine neden olan kaynaklarının sıhhati de şüpheliydi. Çünkü, Spartaküs ve arkadaşları ardlarında yazılı bir belge bırakmadıkları gibi, Plutarkhos’un, Appianos’un ve Sallustius’un Spartaküs’e dair fazla konuşmadıklarını da ayrı bir hakikattı. Kaldı ki, bunlar kısa ve sorunlu metinlerdi. Ayrıca, hepsi de isyândan epey sonra yazıldıklarından, Roma ve Yunan kaynaklarından sıhhatli bir Spartaküs çıkartmak imkânsızdı.

Spartaküs, kim ne yazarsa yazsın, aslında bir bilinmeyendir. Trakyalı olduğu kesin gibiyse de, Trakya’daki halkına ilişkin sadece bazı tahminler bulunuyor. Oysa, Maedi, Bessi, Getae veya Odrysi isimleriyle zikredilen Trakyalı halkların etnik kökenleri farklıydı. Spartaküs Savaşı’nın aynı zamanda bir etnik çatışma öyküsü olduğunu belirten Barry Strauss yazmıyor ama, Birinci Köle Savaşı’nda da (M.Ö. 135-132), İkinci Köle Savaşı’nda da ( M.Ö. 104-100) etnik çatışma unsurun hayli etkili olduğu ortaya çıkıyor. Bu savaşların asileri hep Anadolu topraklarından getirilmiş kölelerdi. Ayrıca, Trakyalı Spartaküs için ‘gladyatör’ denmesine karşın, onun arenalara çıkıp dövüşmüş bir ‘murmillo’ olduğundan kuşkuluyum. Spartaküs’ün firârdan önce Capua’da sadece bir ‘gladyatör adayı’ olarak bulunduğunu düşünüyorum.

‘BÜYÜK CÜSSELİ BİR ADAM’ OLMASI AKLA TÜRK PEHLİVANLARI GETİRİYOR

Kronik Kitap’tan Samet Özgüler’in çevirisiyle çıkan ‘Spartaküs-Roma’yı Sarsan Köle Savaşı’ isimli eseri, elimdekileri bırakıp hemen okudum. Barry Strauss’unkinin, bugüne kadar okuduğum en iyi Spartaküs kitabı olduğunu söyleyebilirim. Çok şey öğrendim. Onun Kirk Douglas’ın aksine ‘büyük cüsseli bir adam’ olmasıysa aklıma hep bizim pehlivanları getirdi. Çünkü, ‘büyük cüsseli’ Türk pehlivanlarının pek çoğu Spartaküs’ün memleketi olarak düşündüğümüz Trakya/Balkan topraklarından çıkmıştır. Howard Fast’in ve Arthur Koestler’in aksine, Barry Strauss, şu yorumu yapıyor: “Spartaküs’ün köleliği kaldırmak isteyip istemediğini bilmiyoruz.” Eğer onun köleliği kaldırmak gibi bir niyeti hiç olmadıysa, Karl Marx başta olmak üzere soldakilerin Spartaküs Savaşı’nı yanlış yorumladığı açıklık kazanıyor.

ROMA’DAKİ SİSTEMİ YIKAN ‘KÂBÛS’

Spartaküs’ün M.Ö. 71 yılının ilkbaharında Silarus Nehri’nin yukarı kısmındaki muharebede öldüğü yazılmıştır. Ama, cesedi bulunamamıştır. Onun ölümünden sonra, Crassus, köleler ordusundan yakalanan binlerce kişiyi Via Appia boyunca çarmıha germiş, kuzeye doğru kaçmaya çalışanlarınıysa Pompeius öldürmüştür. Acaba, eski yazarların Spartaküs’ün savaşırken öldüğünü yazmaları, bir uzlaşma mıydı? Bilinmiyor. Niyeti ne olursa olsun, Spartaküs’ün ölümüyle, yaşarken olduğundan daha güçlü bir sembol hâline geldiği muhakkaktır. Bu da herkese kendi Spartaküs’ünü yazma imkânını sağlamıştır. Sizse hangi Spartaküs’ü istiyorsanız, onu okuyabilirsiniz. Onda ilkel kabile komünizminin altın çağını arıyorsanız, Howard Fast’in romanı eşsizdir. Buna karşılık, davasına ihanet eden melankolik bir Spartaküs’ün peşindeyseniz, Arthur Koestler’i öneririm. Ancak, Barry Strauss’un da değindiği bir hakikatı artık ıskalamayalım: Spartaküs Savaşı, aslında, Roma’da cumhuriyet sisteminin yıkılmasına yol açan bir kâbûstu...

KUBRICK’TEKİ VARINIA STRAUSS’TA ADI BİLİNMEYEN ‘TRAKYALI KADIN’

Spartaküs’ün ismi bilinmeyen kadınına gelince, o, çoğumuz için hâlâ Stanley Kubrick’in filmindeki Jean Simmons’un Varinia’sından başka biri değil… Barry Strauss’un kitabının ‘Trakyalı Kadın’ bölümüyse çok ilginç. Bu kadın, Jean Simmons’un Varinia’sından ziyâde Büyük İskender’in annesi Olympias’a benziyor. O da Dioynsios için dans eden ve yılan besleyen biridir. “İtalya’ya nasıl geldiği, Spartaküs ile nasıl tanıştığı, bir köle olup olmadığı belli değildir.” Ama, ismi bilinmeyen bu Dioynsiosçu kadının, Capua’dan Spartaküs ile firâr ettiğini biliyoruz. Dionynsios dininin bir dönem Roma’nın alt sınıfları için umut, yönetici sınıfları içinse tehlike arz ettiği kesindir. Hatta, yönetici sınıflarda, Dionynsiosçu korkusu, köle şiddeti korkusundan daha baskındı. Herkese Strauss’un bu nefis kitabını, Nic Fields’ın vaktiyle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmış olan ‘Spartacus ve Köle Savaşı’ isimli eseriyle birlikte okumalarını tavsiye ederim. Çünkü, Fields’ın kitabındaki haritalar muharebe alanlarının arâzî yapısı ve taktikler hususunda okura hayli bilgi veriyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN