Sadık Yalsızuçanlar: Mevlânâ’nın dili İslam’ın evrenselliğinin aynası

Sadık Yalsızuçanlar: Mevlânâ’nın dili İslam’ın evrenselliğinin aynası

Mevlânâ’nın hayatını Mevlevî silsilesinden otuz tanık üzerinden anlattığı ‘Gerçeğin Güzel Huyu /RûmÎ’ romanı okurla buluşan yazar Sadık Yalsızuçanlar: “Mevlânâ, ben güneşim, diyor. Ne doğulu ne batılıyım, güneşim. Bu bize, İslam’ın âlemşumûllüğünü yansıtan bir dili armağan eden bir ruh. Robert Bly’ın ‘ikinci yol’ dediği şey. Rûmî’nin bahçesi, bu yolun en güzeli, en zengini. Tanpınar, ‘Ortaçağ batısı Dante’nin eserinde; ihtiyar şark ise Mevlana’nın Divan’ında toplanmıştır’ der. Çok doğru.”

OĞUZHAN ÖZTÜRK

Sadık Yalsızuçanlar’ın Mevlevî silsilesinden otuz tanık üzerinden Mevlânâ’nın hayatını anlattığı ‘Gerçeğin Güzel Huyu /RûmÎ’ romanı Profil Kitap tarafından okura sunuldu. Yazarın Mevlevî âyini formunda kurguladığı, dört selamın her birinde yedi anlatının yer aldığı roman, Mevlânâ’nın felsefesine, tasavvufun derinliğine ve insanın hakikate yolculuğuna uzanan çok yönlü bir anlatı. Yalsızuçanlar ile yeni romanı hakkında KARAR okurları için konuştuk.

Merhaba Hocam, söyleşi teklifimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Nasılsınız görüşmeyeli? Hayat nasıl gidiyor?

Sağol Oğuzhancım, iyi gidiyor. Kastamonulu teyzeye sormuşlar, “nasılsın?” diye. “Keyfimi kamyonlar taşıyamıyor” demiş. O kadar değilse de iyiyim.

Geçtiğimiz ekim ayında yeni kitabınız ‘Gerçeğin Güzel Huyu / Rûmî’ Profil kitaptan yayınlandı. Her yaz bitimi olduğu gibi kitapla döndünüz Silifke’den diyebilir miyiz? Orada günler nasıl geçti sahiden?

Rumî’yi yazmayı yıllardır düşlüyor, öteliyordum. Bu yıl, yine bir öykü kitabı yazacaktım. Fakat bilgisayarın karşısına geçince, birden bu anlatı başladı ve gelişti, öykü dosyası ertelendi. Silifke, Kapızlı’da geçiriyorum yazlardı. ‘Turizm sezonu’nda da sessiz, sâkin kalabilen bir yer. Denizle buluşunca da yenileniyor insan. Su gibi berrak bir zihne kavuşabiliyor. Fakat nemli sıcak çok yakıyor, bir de Rumî aşkı eklenince hayli yandım diyebilirim.

Kimi zaman bir akademisyenden, bir dervişten belki de bir yabancıdan dinliyoruz Mevlânâ’yı romanda. ‘Gerçeğin Güzel Huyu / Rûmî’ nasıl çıktı ortaya?

Evet, romanı, Mevlevî âyini formunda kurguladım. Dört selamdan oluşuyor. Her selamın yedi alt bölümü var. Girişte Hicaz peşrev, sonda bir peşrev daha, hasılı otuz bölümden teşekkül etti. Mevlana’nın hayatını, ardışık biçimde, bu otuz tanık anlatıyor. Sultan Veled, Sipehsalar gibi bizzat gören, tanıyanlar var. Onun izine basarak yürüyenler var. Ondan beslenen müzisyenler sonra. Nayi Osman Dede, İsmail Dede Efendi, Hüseyin Fahreddin Dede gibi kişilikler var. Esrar Dede, Ganem Dede, Yaman Dede, Schimmel, Meyerovich, Nicholson, Arif Nihat Asya, ilk ihtifalleri başlatan, Konya’nın efsane belediye reisi ve Hz. Mevlana’nın evlatlardından Muhlis Koner var. Yine evlatlarından merhum Prof. Dr. Âmil Çelebioğlu var. Bazı muhtediler var. Hazret’i tanıyıp Müslüman olmuş, ona bağlanmış kişiler, genelevde çalışan bir kadın var…

Bir resm-i geçit gibi… Bir tür silsile yani?

Evet. Tanpınar, Beş Şehir’de diyor ya… Dervişlerin ve öğrencilerin okuması için bir kitap yazmasını dileyen Hüsamettin Çelebi’ye, Meram’da, Mesnevi’nin ilk onsekiz beytinin yer aldığı rulo halindeki kâğıdı destarının çıkarıp uzattığında, musıkîşinaslardan ve şairlerden oluşan Mevlevî silsilesi doğmuştu… Yaklaşık böyle bir belirlemede bulunuyor ki çok isabetli ve yerindedir. O silsileden kişilikler seçtim, onlar anlattı Mevlana’yı.

Mevlânâ, tam olarak, bizim duygu, şiir ve düşünce tarihimiz için nasıl bir anlam ifade ediyor?

Ben, güneşim, diyor. Ne doğulu ne batılıyım, güneşim. Bu, tabi, bize, İslamın âlemşumûllüğünü yansıtan bir dili armağan eden bir ruh. Robert Bly’ın ‘ikinci yol’ dediği şey. Rûmî’nin bahçesi, bu yolun en güzeli, en zengini. Tanpınar, “Ortaçağ batısı Dante’nin eserinde; ihtiyar şark ise Mevlana’nın Divan’ında toplanmıştır” der. Çok doğru.

O’nu, manevî içeriğini bozarak yansıtan eğilimler de var. Ne dersiniz?

O her zaman olur. Mevlana, aynadır. Ona bakan kendini görür. Yansıyan kendisidir. Bu türden yorumlar, O’nun otantik özüne halel getiremez.

Moğollarla ilişkileri bağlamında da çok spekülasyon yapılıyor…

Evet. Burada, kimi olumsuz iddialarda bulunanlar açısından iki sorundan söz edilebilir. Birincisi, metin okuma sorunu. Diğeri, sınırlı kimi belgelerden hareketle, fotoğrafın tümünü pozlama eğilimi. Bu konular henüz yeterince çalışılmadı. Ayrıntılı, tümüyle belgelere dayalı daha çok çalışma yapılması lazım. Gerçeğe en yakın fotoğraf için henüz erken.

Hayyam romanınız pek çok dilde yayımlandı, ilgi gördü. Rumî de yabancı yayıncıların ilgisini çekmeye başladı mı?

Başladı. Hayyam’ın dünya dillerindeki yayımı genişledi hayli. Rumî’ye de şimdiden ilgi oldu. Onlar, ruhen birbirinden gelen bir soy. Aynı çağrılar içindeler, aynı sembolizm alanlarını kullanıyorlar. Sesleri, sözleri, çağrıları evrensel. Daha çok ilgili göreceklerdir kuşkusuz.

Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim hocam, ‘Rumi’nin bahtı açık, okuru bol olsun…

Ben teşekkür ederim ciğerim.

06kr02-kitap.jpg

‘SOYUNUN HER YENİ ÜYESİ ONA BAĞLI KALABİLİYOR’

Konyalı siyasetçi Muhlis Koner de mi Mevlana’nın evlatlarındanmış?

Evet. Hem evladı hem âşığı. Anne tarafından soyu Mevlana’ya çıkıyor. Gerçi, gen bilimcilerine göre, üç kuşaktan itibaren genler dağılmaya başlıyor ama soyunun her yeni üyesi, ona bir tür bağlı kalabiliyor. Bu, aynı zamanda ruh yakınlığıyla da ilgili bir şey. Koner, müthiş bir adam. Üç dönem başkanlık yapıyor. Konya’da, âsıtânede bir aş evi ve misafirhane yaptırıyor. Özellikle yurt dışından gelen ziyaretçileri orada konuk ediyorlar. Oraya bir de aşçı dede buluyor: Süleyman Hayati Dede. Şeker gibi bir adam. Gelenlerin dilini bilmiyor, onlarla Türkçe konuşuyor ama hal diliyle onları o kadar çok etkiliyor ki, yabancılar arasında ihtida edenler çoğalıyor. Uzun süre orada hizmet ediyor. Merhum Cinuçen Tanrıkorur’u, Barihüda hanımla o buluşturup evlendiriyor. Barihüda hanım, manevi evlatlarından. İlk şeb-i arus etkinlikleri de onun döneminde başlıyor. Koner, Konya’da, pek çok ilke imza atıyor. Mesela, o dönem sadece İstanbul’da bulunan atlı tramvayı Konya’ya getiriyor...

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN