Aşı karşıtı hareketlerin yıllardır en çok güvendiği ve kamuoyunda endişe yaratan "aşılardaki alüminyum otizm başta olmak üzere 50 farklı hastalığa yol açıyor" iddiası, Danimarka'da yürütülen ve bilim dünyasında çığır açan bir araştırmayla kesin olarak çürütüldü. 1 milyon 255 bin çocuğun verilerinin 24 yıl boyunca incelendiği dev araştırma, çocukluk çağı aşılarında bulunan alüminyum ile kronik hastalıklar arasında hiçbir bağlantı olmadığını kanıtladı.
Prestijli tıp dergisi Annals of Internal Medicine’da yayımlanan araştırmaya göre, çocukluk çağı aşılarında yer alan alüminyumun otizm başta olmak üzere 50 kronik hastalıkla hiçbir bağlantısı bulunmuyor.
24 YILLIK VERİ, 1.2 MİLYON ÇOCUK
Danimarka’nın ulusal sağlık veritabanlarını kullanan araştırmacılar, 1997 ile 2020 yılları arasında doğan 1 milyon 224 bin 176 çocuğun aşı kayıtlarını ve yıllar içindeki sağlık gelişimlerini inceledi. Bu “kohort” (grup bazlı) çalışmada amaç, aşılarla alınan toplam alüminyum miktarının uzun vadeli sağlık riskleri üzerindeki etkisini belirlemekti.
Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, özellikle otizm spektrum bozukluğu ve dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi nörogelişimsel rahatsızlıklar başta olmak üzere hiçbir kronik hastalığın, alüminyum içeren aşılarla ilişkili olmadığı yönünde oldu.
AŞI KARŞITLARININ TEMEL TEZİ BİLİMSEL OLARAK GEÇERSİZ
Aşı karşıtları yıllardır, “adjuvan” adı verilen bağışıklık güçlendirici katkı maddesi alüminyumun çocukların bedeninde birikerek otizm, alerji ve otoimmün hastalıkları tetiklediğini savunuyordu. Ancak bu dev araştırmanın sonucuna göre, bu iddia bilimsel dayanaktan yoksun.
Araştırmacılar, yaşamın ilk iki yılında uygulanan rutin çocukluk aşıları yoluyla alınan alüminyumun, çocukların ileriki yıllarda karşılaştığı hiçbir kronik hastalıkla bağlantılı olmadığını net biçimde ortaya koydu.
AŞI GÜVENLİĞİNE BİR KEZ DAHA GÜÇLÜ KANIT
Uzmanlar, araştırmanın sonuçlarını “aşı güvenliği konusunda bugüne kadar elde edilen en sağlam kanıtlardan biri” olarak tanımladı. Çalışma sadece alüminyumla ilgili kaygıları ortadan kaldırmakla kalmadı; aynı zamanda aşıların genel güvenliğini yeniden teyit etmiş oldu.
Bu sonuç, dünya genelinde hızla yayılan yanlış bilgilere karşı kamuoyunu doğru şekilde bilgilendirmek adına önemli bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.
