Uzmanından okul öncesi ailelere uyarı: Türkiye ‘Strep A’ bakterisinde orta risk grubunda

Uzmanından okul öncesi ailelere uyarı: Türkiye ‘Strep A’ bakterisinde orta risk grubunda

Çocuklarda Strep A bakterisi kaynaklı vakalarda artış görüldüğü uyarısında bulunan Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, “Maalesef bizim ülkemiz genetik yatkınlık açsından orta riskli gurupta yer almaktadır. Hastaların erken dönemde tanınması ve tedavi edilmesi ülkemizde çok daha önemli. Okullar, kreşler gibi kalabalık ortamlar en sık bulaşmanın gerçekleştiği yerler, maske ve hijyene dikkat” uyarısında bulundu.

Halk arasında Beta mikrobu olarak da bilinen Strep A bakteri enfeksiyonlarının son aylarda Türkiye’de daha sık görüldüğünü bildiren Emsey Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selami Süleymanoğlu, “Maalesef bizim ülkemiz genetik yatkınlık açsından orta riskli gurupta yer almaktadır. Dolayısı ile hastaların erken dönemde tanınması ve uygun zamanda tedavi edilmesi ülkemizde çok daha önemlidir. Okullar, kreşler gibi kalabalık ortamlar en sık bulaşmanın gerçekleştiği yerlerdir” uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Süleymanoğlu, Strep A bakteri enfeksiyonlarının çocuklarda en sık farenjit (boğaz iltihabı) şeklinde kendini gösterdiğini vurgulayarak, “Salgının özellikle çocuk ve ergenlerde daha etkili olduğu görülmektedir. En sık 5 ila 15 yaş arasındaki çocukları etkilemekle birlikte her yaşta hastalık yapabilir” dedi. Hastalığı tanımanın önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Süleymanoğlu, şunları aktardı:

“Eğer hastalık ilk günlerde tanınmaz ve uygun tedavi edilmezse birçok hastalığa sebep olabilir. Bu hastalıklara romatizmal kalp hastalığı, kızıl, glomerülonefrit denilen bir böbrek hastalığı, son günlerde ülkemizde bir çocuğun ölümüne yol açan streptokokal toksik şok sendromu, PANDAS denilen sinir sistemi hastalığı örnek gösterilebilir. Bu hastalıklardan belki de en önemlisi romatizmal kalp hastalığıdır ki bu hastalığın gelişmesindeki en önemli faktör genetik yatkınlıktır. Maalesef bizim ülkemiz genetik yatkınlık açsından orta riskli gurupta yer almaktadır. Dolayısı ile hastaların erken dönemde tanınması ve uygun zamanda tedavi edilmesi ülkemizde çok daha önemlidir.”

dfdf.jpg

OKULLAR VE KREŞLERLERDE BULAŞIYOR

Tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Prof. Dr. Süleymanoğlu, “Hastalığın tedavisi için doktorun önerdiği ilaçları uygun sürede ve eksiksiz kullanmaya dikkat edilmelidir. Tedavi başlandıktan sonra ilk 48 saat bulaştırmaya devam edeceği unutulmamalı ve bu süre içerisinde kalabalık ortamlardan uzak tutulmalıdır” ifadelerini kullandı. Salgınları kontrol altında tutabilmek için yapılması gerekenlerin de altını çizen Prof. Dr. Süleymanoğlu, sözlerini “Maske kullanmak, el temizliği ve genel hijyenik kurallara uymak, hasta olanların toplumdan uzak durmaları salgınların kontrol altına alınmasında çok önemlidir” diye tamamladı.

Strep A bakterisi yani toplumda bilinen adıyla ‘kızıl hastalığı’, İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da onlarca çocuğun ölümüne sebep oldu. Türkiye’de ise bilinen ilk ‘Strep A’ kaynaklı çocuk ölümü 11 Ocak’ta Ankara’da üç yaşındaki Aras Sönmez’in vefatı ile gerçekleşti. Baba Oğuz Buğrahan Sönmez, Aras’ın hastalığının soğuk algınlığı gibi başladığını ve kısa bir süre sonra vefat ettiğini açıkladı. Babanın anlatımına göre oğluna 10 Ocak’ta soğuk algınlığı teşhisi konuldu ve ilaç verilerek eve gönderildi. Çocuk gece tekrar rahatsızlanınca tekrar hastaneye götürüldü, yoğun bakıma alındı, ancak kurtarılamadı.

YANLIŞ TANI RİSKİNE DİKKAT!

Strep A bakteri enfeksiyonunun bulaş yollarına değinen Prof. Dr. Süleymanoğlu, “Hastalık, hava yolu ile bulaşmakta ve hastalığın özellikle kapalı alanlarda, kalabalık arasında bulaşması kolaylaşmaktadır. Okullar, kreşler gibi kalabalık ortamlar en sık bulaşmanın gerçekleştiği yerlerdir” uyarısını yaptı.

Süleymanoğlu, belirtilerine ilişkin ise şunları kaydetti:

“Boğaz ağrısıyla beraber ateş, boyunda şişme diğer bulgularıdır. Küçük çocuklarda boğaz ağrısı daha az görülürken; ateşin yanında öksürük, burun akıntısı, gözlerde kızarıklık, iştahsızlık daha belirgin şikâyetlerdir.” Prof. Dr. Süleymanoğlu, tanı ve tedavi konusunda da “Boğaz ağrısı, ateş gibi belirtilerde tanı koymak kolaydır ancak hastalık bulguları her zaman belirgin olmayıp önemli bir hasta grubu hiç şikâyet olmadan veya çok hafif geçirebilmektedir. Bu nedenle hastalığın saptanmasında şikâyetlerin dinlenip, muayene edilmesinin yanında bazı testleri de yapmalı” bilgilerini verdi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN