Yaklaşık iki aya yakın süre boyunca sürekli olarak kullandığım Sony Xperia X ile alakalı tüm değerlendirmelerimi paylaşacağım. Ama öncesinde biraz geriye gitmek ve Xperia serisinin kökeni hakkında bilgi vermek istiyorum.
İlk Xperia modeli olan Xperia X1 ile 2008 yılının Ekim ayında tanışmıştık. O dönemde Sony Ericsson markası ile üretilen Xperia X1 ve ertesi sene tanıştığımız X2 modelleri Windows Mobile işletim sistemi ile satışa sunulmuştu. 2012‘ye kadar farklı model numaraları ve Android işletim sistemi ile satışa sunulan Xperia ailesi 2012 yılında Sony Ericsson markasının sonlandırılıp sadece Sony olarak yola devam ettirilmesi ile birlikte Sony Xperia olarak akıllarımızda yer etti.
Bu sene Şubat ayında tanıtılan Sony Xperia X ve XA Haziran ayında ülkemizde gerçekleşen tanıtımla birlikte satışa sunuldu. Sony’nin 2015’in Kasım ayında pazara sunduğu amiral gemileri Xperia Z5 ailesinin bir alt sınıfı olarak değerlendirebileceğimiz ailede yer alan Xperia X yüksek işlemci maliyetinden kırpılırken bir üst sınıfın üstün dijital fotoğraf özelliklerini koruyarak ve farklı tasarımı ile pazara giriş yaptı.
Önce tasarıma yakından bakalım
Bir akıllı cep telefonunu ilk gördüğünüz ve elinize aldığınız anda aslında içindeki bileşenlerden önce tasarımı ile tanışmış olursunuz. Kasanın içine ne koyarsanız koyun tasarım bir cep telefonu ile kuracağınız duygusal bağın ilk başlangıç noktasıdır. Xperia X beyaz, grafit siyah, yeşil altın ve pembe altın renk seçenekleri ile ilk gördüğünüz anda kaliteli bir telefon algısını sağlamayı başarıyor.

Xperia X’i kutusundan çıkarttığınızda gerçekten teninizde uyandıracağı hissi kavramanız için ön ve arka yüzü koruyan şeffaf koruma tabakasını sıyırıp telefondan çıkartmanız lazım. Tam bu noktada soğuk metalik dokunuş Premium bir telefondan beklenebilecek şekilde sizi karşılıyor.
Telefonun yuvarlatılmış köşeleri tasarımın bütünlüğünü sağlarken tüm ön yüzeyin cam kaplı olması ve arka yüzde yer alan tek bir XPERIA logosu dışında yüksek kaliteli bir telefon imajı kesinlikle sağlanmış.
Telefonun ön yüzü size bakarken tam olarak sağ elinizin baş parmağının denk düştüğü noktada açma kapama butonu ve daha aşağıda ses butonlarının altında Sony’nin özellikle tüm akıllı telefonlarında yer vermeyi sevdiği özel fotoğraf ve video için deklanşör butonu yer alıyor.

Telefonun yan yüzündeki açma kapama butonunun aynı zamanda parmak izi okuyucusu özelliği olduğunu belirtmek lazım.
Telefonun sol yanında üst köşesine doğru ise tırnağınızın ucu ile açabildiğiniz Sim kart ve Micro SD hafıza kartı yuvası yer alıyor. Açıkçası piyasadaki tüm diğer telefonların özel bir metal aparat ile açılması gereken sim kart ve/veya Micro SD yuvasına alternatif bu tercihi beğendim. Ancak bu minik çekmecede metalik çerçeve yerine plastik çerçeve kullanılmış olması üzücü. Ters bir zorlama ile maalesef kırılabilir. Öte yandan bu parçanın değişim maliyetinin düşük olacağını düşünüyorum ki kırmak için de özel çaba göstermek lazım.

Tasarımın tamamına yönelik ilk görüşüm, artık yeteneklerinden çok markası ve nasıl göründüğü ile bir üstünlük taslama aracı olarak da kullanılan akıllı telefonlar içinde, Xperia X’in üstüne koyduğunuz bir masada size ayrıcalıklı bir katma değer sağlayacağı yönünde.
Deneyim süresi boyunca kullandığım Yeşil Altın renginin ise bayan kullanıcı algısı ile ilişkilenirildiğine hiç şahit olmadım. Aynı durumu Pembe Altın rengi için söyleyemeyeceğim ancak Yeşil Altın baylar için de ideal bir renk.
Ancak ilk anda tüm bu pozitif algının belli bir kullanım süresi sonunda bazı dezavantajları olduğunu da keşfetmiş bulunuyorum. Maalesef Xperia X’in sağ yanında bulunan butonlardan ses ayar ve fotoğraf çekme butonları eğer bir araç kiti kullanıyorsanız tam olarak pek çok araç kitinin telefonu tuttuğu mandal noktasına denk geliyor.

Yani Xperia X’i aracımdaki telefon tutucusuna ne zaman takıp yan mandalları sıkıştırsam Xperia X fotoğraf çekme özelliği aktif hale geçti. Sonrasında fotoğraf butonuna baskı uygulamayacak ancak telefonu sabit tutacak sıkılıkta araç kitinin mandallarını ayarlamayı öğrendim. Öte yandan bir fotoğraf makinesi deneyimi yaşatmak için deklanşör butonunun doğru yerde olmasına rağmen bu tasarım açısından maalesef talihsiz bir durum olmuş.
Benzer bir durum ses ayar butonları için mevcut. Özellikle video izlerken sesi açmak veya kısmak gerektiğinde butonların konumu bu işlem için ergonomik olmayan bir pozisyonda bulunuyor.

Kasanın tasarımı konusunda başka eleştirilecek bir şey yok. Üzerinde ses çıkışı için hoparlör delikleri bulunmamasına rağmen Xperia X yüksek ses kalitesi ve seviyesi sunabilen bir cihaz. Arka yüzde yer alan fotoğraf lensi ise bir milimetreden daha düşük seviyede hafif bir çıkıntı yapmasına rağmen bu durum telefonu masaya koyduğunuzda dengesiz bir duruşa neden olmuyor.

Butonlardaki minik ofsayt hariç Sony’nin kendi Xperia serisine has metal kasa ve çizgileri Xperia X’de korumayı başardığını belirtmek lazım.
Kasanın içine girelim
Xperia X 5 inç boyutunda Full HD (1920x1080 piksel çözünürlükte) bir ekrana sahip. Yazımın başında belirttiğim gibi Xperia X yüksek işlemci gücü beklemeyenler için işlemci maliyetinden tasarruf amacıyla Qualcomm’un Snapdragon 650, 64 bitlik ve altı çekirdekli işlemcisini kullanıyor. 3 GB bellek yanı sıra model seçimine göre 32 veya 64 GB dahili depolama sunan Xperia X 2620 mAh kapasiteli batarya ile geliyor ve telefonun içinde Android 6.0.1 işletim sistemi bulunuyor.
Xperia X’in öne çıkan vurucu özelliği ise 23 Megapiksel çözünürlükteki arka ve 13 Megapiksel çözünürlükteki ön kamerası. Sony Xperia X’i makul maliyetli bir işlemci kullanarak kamera performansından ödün vermek istemeyen kullanıcılar için, nispeten düşük fiyatla, bir cazibe noktası modeline getirmeyi hedefliyor. Bu noktada fiyat ile alakalı yorumlarımı yazımın sonuna saklıyorum.
Sony’nin şu anda dünyadaki neredeyse tüm mobil fotoğraf alıcılarını ürettiğini göz önüne alırsak, pek çok markanın amiral gemisinde bile 13-16 Megapiksel çözünürlükte kamera kullanılırken, nasıl 23 Megapiksel gibi bir çözünürlüğü sunabildiğini daha net anlayabiliriz.

Yaklaşık iki aylık kullanım süresi boyunca Xperia X ile çektiğim fotoğrafların tamamı Premium bir telefondan beklenebilecek kaliteyi sunmayı başardı. Gerek sabit gerekse Sony’nin Xperia X ailesinde özellikle vurguladığı hareketli görüntülerde başarılı odaklama özelliği beni hayal kırıklığına uğratmadı. Ancak tam bu noktada çektiğim fotoğraflardan çok ilk olarak Xperia serisinde görmeye başladığımız suya dayanıklılık özelliğinin Xperia X’de olmamasının beni hayal kırıklığına uğrattığını belirtmem lazım zira tatil dönemine denk gelen Xperia X deneyimim esnasında denizde ve havuzda fotoğraf çekmem mümkün olmadı.
Özel arayüz ve performans
Şimdi açık sözlü olmam gerekiyor; uzun yıllar iPhone modelleri ile birlikte iOS işletim sistemi kullandıktan sonra beni Android işletim sistemine ısındıran LG G2’nin kendine has kullanıcı arayüzü tasarımı olmuştu. Sonrasında yine diğer Android telefonların hiç birinin arayüzüne aşina olamadım. Evet hepsi Android işletim sistemi ama her zaman beni huzursuz eden bir şeyler oldu.
Bu sene elime geçen Xperia X ve pek çok diğer Android telefon arasında içinde maalesef yine en az keyif aldığım Android arayüzü Xperia X ile gelen Sony’ye özel arayüz oldu. Bu durum benim pimpirikli bir adam olmamdan da kaynaklanıyor olabilir zira çevremde Xperia serisini kullananların pek çoğu arabirimi çok sevdiklerini de söylüyorlar. Bu konunun biraz sübjektif olduğunu kabul etmek lazım.
İflah olmaz bir oyun sever olduğum için Xperia X üzerinde de çeşitli oyunlar yükleyip bolca oynadım. Genelde bu tarz oyunları oynarken geçtiğimiz yıllarda yaşadığım aşırı ısınma sorunu ile pek karşılaşmadım ancak internette okuduğum yazılarda Full HD 60 fps çekimlerde kameranın aşırı ısınması ile alakalı bazı şikayetler görmekle birlikte ben bu sorunu kendim yaşamadım. Açıkçası mobil bir cihazı profesyonel bir kamera gibi kullanarak uzun çekimler yapmamı gerektirecek bir durum da olmadı.
Telefonla birlikte gelen Sony uygulamalarının zaman zaman sağdan soldan zırt pırt çıkması canımı sıkmadı desem yalan olur ama bunları kapatmak veya devre dışı bırakmak mümkün. Açıkçası Sony'nin kendi ekosistemini ön plana çıkartmak için böyle bir şeye ihtiyaç duymasını çok anlamlı bulmadım.
Telefonla birlikte kurulu gelen Turkcell uygulamaları ise bir Turkcell müşterisi olmadığım için bana bir anlam ifade etmiyordu ve maalesef kaldırılamıyorlar. Ancak bize sağlanan ürününün Turkcell çıkışlı olma ihtimalini göz ardı etmemek lazım. Bir teknoloji mağazasından alabileceğiniz Xperia X’de bu uygulamalar büyük ihtimalle yüklü olmayacaktır.
Elbette Sony’nin diğer telefonlara da kurulabilen PlayStation için geliştirdiği uygulamalarının Xperia X içinde de yer alması şaşırılacak bir durum değil. Yanılıyor muyum çok emin değilim ama sanki Xperia X içindeki PlayStation uygulamaları diğer Android telefonlara nazaran daha akıcı ve başarılı çalışıyor gibi geldi bana.

İlk anda kulağa düşük gibi gelen 2620 mAh kapasiteli pil ömrü açısından beni hiç üzmedi. Hatta birkaç kez neredeyse 24 saatlik aktif kullanım süresini (ucu ucuna) karşılamayı başardı.
Sony Xperia X’de Qnova Adaptive Charging adında bir teknoloji kullanıyor ve bu teknoloji belirtildiğine göre pilin yaşam süresini uzatıyor. Bu iddiayı test edebilmek içinse telefonu uzun yıllar kullanmamız gerekecektir. Bu noktada Sony’e inandığımı belirtmem lazım.
Toparlayalım
Sony Xperia X kullandığım dönem içinde birkaç nokta dışında memnun kaldığım bir cihaz oldu. Bunları yazımda belirttim ancak tekrarlamak gerekirse araç kiti kullandığım için deklanşör butonunun yerleşimini talihsiz olmuş. Ses açma butonları kullanım esnasında ergonomik bir erişim sağlamıyor. Beraberinde gelen yazılımların sağdan soldan ikide bir fırlaması can sıkıcı olabiliyor. Bunların hepsi sübjektif değerlendirmeler olduğu için satına alma kararınızı etkilememeli. Ancak bir sorun daha var; fiyat.
Sony Xperia X için satışa çıktığı Haziran ayında 2.399 TL etiket fiyatı belirlemişti. Maalesef üstün kamera özelliklerine rağmen bu telefon için bu rakam oldukça yüksek. Özellikle bu fiyata piyasada çok fazla rakibi bulunuyor. Tamam, kabul ediyorum Sony serisi telefonlar hiçbir zaman ucuz olmadılar ama Sony Xperia X ile zaten işlemciden kırparak üstün kamera özelliklerini isteyen bir kitleyi hedefliyor. Bu noktada bu üstün özelliklere ulaşmak isteyen A+ kullanıcılar için gidecekleri daha üst seviye cihazlar zaten var. Orta sınıf kullanıcılar içinse 2.399 TL gerçekten yüksek bir rakam. Pek çok kişi Xperia X mi? Yoksa bir başka marka ve model mi? Sorusunu soracaktır.
Sevindirici olacak ise bu yazıyı yazdığım günlerde 2.000 TL altında fiyatla Xperia X modellerinin satıldığını gördüm. Bunun orijinal Sony Eurasia garantisine sahip olup olmadığını bilemiyorum (paralel ithalat da olabilir) ancak 2.000 TL altındaki tüm fiyat etiketleri Xperia X’i çok cazip bir telefon haline getiriyor. Zaten yıl sonu yaklaşırken piyasaya yeni farklı marka ve modellerin girmesi ile birlikte böyle bir fiyat değişimi kesinlikle gerekli.

Son karar olarak Sony çizgilerini sevenler, yüksek fotoğraf kalitesine erişmek isteyenler ve arkadaş ortamında masaya koydukları telefonun Premium marka/model algısını vurgulayacak bir tasarım isteyenler için makul bir fiyat alternatifi şartı ile Xperia X doğru seçim olabilir.
