Çocukları okulların erişemeyeceği yerlerde koruyunuz

Hafta içleri İstanbul’un eski semtlerini, çarşılarını, pazarlarını dolaşırım. Dolaşmanın getirdiği arkadaşlılar dostluklar oluştu zamanla. Oraya giderken sabah selam verip hal hatır sorup iki kelam etmeden geçmemeye de dikkat ederim.

İnternetin insanı aradan çıkarıp sanal iletişimin insan ilişkilerini işgal ettiği günümüzde arkadaşlıklar dostluklar kolay kolay kurulmuyor. Kurulanı da kavileştirip sürdürmek bir borç.

Geçtiğimiz hafta esnaf bir arkadaşıma uğradım. Sabah sabah barutu üzerinde. Çayı içmek için için bir memnuniyetsizliği. Derken ağzından baklayı çıkardı. Tezgahın arkasında duran kardeşinin liseyi bitirdiğini ve sonrasında okumak istemediğini söyleyip okuması konusunda kardeşine baskı yapınca ipler kopmuş.

Çocuk, tezgahın arkasında. Başı öne eğik. İşine odaklanmış, bir yandan da bizi dinliyor.

Yahu Oğuz Efendi, senin istediğin bir göz Allah’ın sana verdiği iki göz. Çocuk okumak istemiyor. Sen ne diye çocuğu zorluyorsun. Bu memleketin geldiğimiz nokta itibarıyla okuyandan çok okumayan insana daha fazla var.
Memleket, devletin ve ebeveyninin baskısıyla okuyan diplomalı işsiz güçsüzden geçilmiyor.

Çocuğa merhametli davranıp meslek öğret. Çocuk gencecik yaşta yıllarca okullarda diploma verme vaadiyle herkes gibi olacağına senin yanında abi kardeş omuz omuza işinizin gücünüzün başında.

Kardeşinin yüzü güldü. Dostum memnuniyetsizlik hırkasını üzerinden atıp bize iki taze çay daha söyle ile sohbet sofrasına gül kattı.

Gençler, okullar vasıtasıyla işlevsizleştiriliyor.

John Taylor Gatto “Eğitim Bir Kitle İmha Silahı“ eserinde “İş adamları ve politikacılar harcasın diye hazır bekleyen bir insan kaynağı oluşturmak” için sanayi devrimi neticesi kurulan okulların görevi. Gatto, Rockefeller Vakfının desteğiyle oluşturulan “Eğitim Psikolojisi” literatürü okullara akademik bir kılıf olarak giydirildi.

Evet günümüz Türkiye’sinde eğitim halen zorunlu bir ihtiyaç olma halini koruyor mu? Evetse hangi ihtiyaçlarımıza cevap veriyor? İhtiyacımızı eğitimden alıkoyduğumuzda eğitim işlevsizleşiyor mu? Eğitime bağlı olmayan bir hayat mümkün değil mi?

Okullar eğitimin liyakatli yuvaları mı? Okulun okuma yazma dışında bir işlevi var mı? Okuma yazmanın günlük hayatın her alanında öğrenildiği günümüzde okulların işlevleri değişti mi? Okullar kapatılsa herkes kendi imkanlarıyla okuma yazma öğrenemez mi?

12 yıl zorunlu eğitim derken 4-5 yıl üniversite eğitimi. Okullarda 16-17 yıl bekletilen gençler, usta çırak ilişkisine dayalı bir meslek sahibi olup kendilerine ve topluma daha yararlı bireyler olamazlar mıydı?
Bu kadar yıl verilen eğitimin geri dönüşümü zaman insan emek maliyetini karşılıyor mu? Herkesin okul fabrikasından geçirildiği halde devletin, dünyanın gittikçe belli bir kesimin tekeline geçmesinin sonucu nedenine mi bağlı? Devletler ve iş adamları okullar olmadan var olabilir mi? Okullar, modern hayatın insanları kendine ram kılmaya çalıştığım mabedler midir?
Öğretmenler bu mabetlerin rahipleri, rahibeleri mi?

Ne diyordu Anadolu’nun bağrından çıkan Yunus’u:
Söz ola kese savaşı,
söz ola kestire başı,
söz ola ağulu aşı
bal ile yağ ede bir söz."

Geldiğimiz noktada okullar hangi sözün sahibi? Yoksa yazıyı mektebin merkezine koyan okullar zamanla sözlerini unutup sözsüz mü kaldı?

Sözüne güvenip çocuklarımızı etiyle kemiğiyle teslim edeceğimiz kaç öğretmen ve okul kaldı?

Meslek ömrü boyunca aynı şeyleri öğretmekten gına gelen öğretmenler gına’sız bir mesleki hayat için kaç kitap okuyor, film izliyor, sergi dolaşıyor, seminere katılıyor?

Üstündeki ceketi, ağılındaki ineği satıp çocuklarını okutanlar sattıklarının karşılığını alabildiler mi? Söz dönüp dolaşıp aksi bir duruma mı dönüştü?

Eğitim, insanı insanın içine mi sürgün etti? Ya da küresel dünyanın kullanışlı elemanına mı önüştürdü?
Eğitimin içini kim dolduruyor? İçi dolu mu eğitimin? Boş bir eğitimle mi oyalıyoruz çocukları?

Çocuklarımız devlet okullarında devlet eliyle nasıl bu hale geldi?

YORUMLAR (18)
18 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.