İktidar seçkinleri

Daha eskilere gitmeyelim. 1970’li yılların sonu, 80’li yılların başı… Bu ülkede, “burjuva özentili” zengin bir kesim vardı ve Anadolu insanının emeğine / ekmeğine göz diken o insanlar, ülkenin kaynaklarını da sömürerek sırça köşklerde yaşıyorlardı.

Güç onlardaydı. İktidar da gazeteler de TRT de onlarındı.

Apartmanlarda, kalorifer sıcaklığında yaşayan “iktidar seçkinleri,” “gecekondunun değerleri”ni aşağılıyordu.

Türk filmlerindeki “zengin kız, fakir oğlan” dramının yaşandığı günlerden söz ediyorum. Kimse zengin kızın ya da babasının yerinde olmak istemezdi elbette. Ancak yine de zengin kızın babasından intikam almak için zengin olmayı arzulardı insanlar. Yani, zenginliğin el değiştirmesi, adaletin gerçekleşmesi için arzu edilen bir şeydi. Yani, zenginlik isteniyorsa “adil bir dünya” için, daha onurlu bir yaşam için, hayır ve hasenat için isteniyordu. Gösteriş ve şaşa için değil.

“Boynuzu kırık koç, boynuzu sağlam koçtan hakkını” işte o zaman alabilirdi…

Bundan sonrasının hikâyesi uzun.

N’oldu sonra?

Pek çok şey oldu.

Boynuzu kırık koçlar yeni imkânlara kavuştular. Holdinglere… Otomobillere…

Kurulan yeni holdinglerle de yeni zengin sınıfın ilk örnekleri veriliyordu.

Kanaatkâr Anadolu insanı zenginleştikçe, çizgisinin / ilkelerinin dışına çıkmaya başladı.

İktidar seçkinleri yavaş yavaş el değiştiriyordu.

Peşinen söylemeliyim, ortaya çıkan bu yeni “iktidar seçkinleri” aslında, geçmişteki “laik zengin” sınıftan pek de farklı değildi. Hatta laik zengin sınıf döneminde yapılanlardan daha vahim bir şey yapılıyor, emeği en ucuza almak için kapitalist sistemin tüm ayak oyunları kendi çalışanları üzerinde deneniyordu. Ve zenginleşildikçe, düzenin dümen suyuna giriliyordu.

Dünün -adil bir düzen için- hak hukuk hassasiyeti taşıyan insanları, bugün birçok iktidar alanını ele geçirmiş durumda. Kendi zengin sınıfları var artık. Korunaklı, havuzlu, kaleden evleri var. Yıllığı on binlerce dolar olan sporcentrelerde sağlıklı yaşam koşuları yapıyorlar artık. “Safları sık tutun aranıza yoksul Müslüman girmesin” diyen “cemaatlerimiz” var artık.

“Nereden nereye geldik” diye kendi kendime sormadan edemiyorum.

Unutmadan, bir de Müslüman kanaat önderlerine bakıyorum, onlar da ölümden bahsetmiyor artık. Gariplerle, yoksullarla dayanışmadan da.

İçim acıyor. Daha ne söylenebilir, bilmiyorum.

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum