İklim krizi

İnsanın ömrü biter, dünyanın derdi bitmez. Bazen azalır, bazen artar ama bitmez. Dünya bu, felek; mümkün mü dönme demek?

Modern tüketim medeniyeti dünyayı hızla tüketiyor. Kuraklık ve yoksullukla sonuçlarını gördüğümüz büyük bir iklim krizi yaşıyoruz.

Bu meseleye iklim krizi derken şunu atlıyoruz: İklim krizi aslında “sistem krizi” demek bir bakıma. 

Hava durumu tahminlerine rağmen yarın dışarı çıkarken ne giyeceğimizi, nasıl bir havayla karşılacağımızı kestiremiyoruz. Mevsim geçişleri ya çok sert oluyor, ya da hissettirmeden. Fakat iklimi bir kez bozduğumuz için hangi mevsim gelse rahat bir nefes alamıyoruz.

Şimdi bahardaymışız, bazıları öyle diyorlar; ben henüz hissedemedim. İklim bozulunca mevsimler herkeste başka büyüyor.

İklimin nasıl bozulduğunu tartışacak değiliz, her şey gözümüzün önünde oldu. İklimin nasıl düzeleceğini bulmak için de ferah bahçelere ihtiyacımız var. Oraya doğru yürümek lazım en azından.

Her şey iklim meselesi, dönüp dolaşıp oraya geliyor. Hakan Albayrak’ın dediği gibi “Her şey bir rüzgara bakıyor.”

Bugün Türkiye’de büyük bir iklim krizi var. Fakat meteorolojik değil, ideolojik.

Baştaki cümlelerimizi tekrar edelim: 

“Kuraklık ve yoksullukla sonuçlarını gördüğümüz büyük bir iklim krizi yaşıyoruz. 

Bu meseleye iklim krizi derken şunu atlıyoruz: İklim krizi aslında “sistem krizi” demek bir bakıma.“

Tartışma programlarında, kültür sanat üretimlerinde, akademik nitelikte, sivil toplum çalışmalarında, gençlik hareketlerinde ciddi bir kuraklık var. Bu tuhaf iklim yüzünden tüm güzel şeyler dönüp dolaşıp siyasetin çıkmaz sokaklarında kaybolup duruyor. 

Yoksulluğu örneklemeye, detaylandırmaya bile gerek yok. Her şey ortada.

Yarın nasıl bir gündemi tartışacağımızı, neyi konuşacağımızı, başımıza ne geleceğini kestirmemiz mümkün değil. Bu yazı yayına girmeden önce, bir gazete manşetiyle, bir tweetle veya bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile her şey ama her şey olabilir. 

Bu belirsizlik hali bize “bütün mümkünlerin kıyısında bir başına” hissi yaşatıyor. Güvensiz, sahipsiz bir konumda, her şey olup biterken edilgen bir tavırla kalmamız gerekiyor. 

Olup bitenleri olup bittikten sonra tartışınca bir kıymeti kalmıyor. Sürekli birileri atı alıp Üsküdar’ı geçiyor. O at kimin atı, Üsküdar’ı geçen nereye gidiyor sormaya fırsat kalmadan başka bir at üstümüze doğru dört nala koşuyor.

Hızlı, yıkıcı ve keskin gündemleri; puslu, bunaltıcı ve soğuk bir iklimde tartışmaya çalışıyoruz.

İklim krizi bugün bazılarına nevbahar, bazılarına zemheri yaşatıyor olabilir fakat uzun vadede bu kuraklığın herkesi vuracağı aşikar. 

Umarım iklim krizi hepimizi mevsimsiz bırakmadan hür bahara hep beraber ulaşırız. 

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum