İnşaat

Deprem haberlerini izlerken enkazın altında hissettik kendimizi. Bir umut bekledik, uzanacak bir eli, sızacak bir ışığı, sımsıcak bakışı. 

Türkiye’de neredeyse hepimiz enkaz altında kalma tehlikesinde yaşıyor ve bunu biliyoruz. Demek ki zaten çoktan enkaz altında kalmışız. İnşaatın enkazı altında. 

Bir süredir inşaat patlaması yaşanıyor. Şehirde mi yaşıyoruz yoksa şantiyede mi çözemiyoruz. Korkunç bir estetik katliamı ile şehirlerimize ihanet ediliyor. Üstelik büyük duvarlar oluşturuyor bu inşaatlar ve o duvarlar sınıfların arasına çekiliyor. 

Dar bir grup, büyük bir yatırım aracı olarak inşaata yükleniyor. Fabrika açmıyor, üretim yapmıyor, istihdam oluşturmuyor. Kısa süreli büyük kâr, üretimden daha cazip geliyor. Böylece dar bir grup orantısız zenginleşirken halk hızla fakirleşiyor. Kiralar ölçüsüz bir şekilde büyüyor. İnsanlar aylık gelirlerinin neredeyse yarısını kiraya kaptırıyor. İşletmeler, giderler listesinin başına kirayı yazıyor, bu büyük gider tüm fiyatlara yansıtıyor. 

İnşaat sektörü, fakirleşmeyle paralel büyüyor. 

Dövizden bu kadar çok etkilenmemizin en büyük sebebi de tamamen dışa bağımlı, ithalat odaklı, üretimsiz bir ülkeye dönüşmemiz. Şantiyeleşmeyi, sanayileşmeye tercih ettikçe daha da fakirleşiyoruz. 

İnşaat aşırı hızlı büyüdüğü için doğal bir gelişim de göstermiyor. Abuk subuk, birbirinden bağımsız, ruhsuz binalar her tarafımızı sarıyor. İnşaat, kendi ahlakından hızlı ilerleyince ahlakın üstüne beton dökülüyor. Büyük kâr, büyük rantlara kapı açıyor. Rant ilişkisi doğduğunda da denetim ortadan kalkıyor.  

Birileri inşaat sektörünün ülkeye verdiği zararı, kötü binaların korkunç kiralarını ve temel barınma ihtiyacı için berbat şartlara muhtaç edilen halkı konuşmak yerine konuyu saptırıyor. İnsanın ekmek derdini bilmezmiş gibi pişkin pişkin “taşının” diyor, halk keyfi olarak kötü evlerde yaşıyormuş gibi ahlaksız önerilerde bulunuyor. Doğrudan politik olan bu meselede elini taşın altına koymak yerine topu taça atıyor. “Doğal Afet” diyerek kötü belediyeciliğin, kanunsuzluğun, denetimsizliğin, rantın ve katliamın üstünü örtmeye çalışıyor.  

İnşaat; şehrimizi, etiğimizi, estetiğimizi, ekmeğimizi ve adaletimizi yıkıp geçiyor. Bir büyük enkaz altında, ahlaksız rant zincirinden kurtulmanın mücadelesini veriyoruz. Ekmeğimizi bölüşerek, yaralarımızı sararak, birbirimizi tutup çıkararak yapıyoruz bunu şimdilik. Fakat bu böyle gitmeyecek.  

Gün gelecek, enkaz temizlenecek. Adaletin üzerindeki tozlar silinecek. O zamanı bekliyoruz. 

Sabırsızlıkla. Heyecanla. 

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum