Uzayda üret dünyada tüket

2010’larda “Mars’a koloni kurmak” hayaldi, 2020’lerde “Ay’a geri dönelim” dedik. Ama 2025’te mesele çok daha ticari bir noktaya evrildi: Uzayda üretim başladı. Gerçekten!

Bir zamanlar sadece bilim kurgu filmlerine konu olan uzayda üretim fikri, bugün Silikon Vadisi’nin iş planlarında sıradan bir maddeye dönüştü. “Alüminyum eritme tesisi yörüngede”, “ilaç kristalleri yerçekimsiz ortamda büyütülecek” gibi cümleler artık raporların başlıklarında. Ve 2035’e kadar sadece uzay üretiminin pazar payının 100 milyar doları aşması bekleniyor.

Ve asıl bomba şu: İlk uzay fabrikası fırlatıldı bile.

Mayıs 2025’te, ABD merkezli Varda Space Industries, yörüngeye yerleştirilen ilk ticari üretim modülünü başarıyla devreye aldı. Ama bu yarışta yalnız değiller: Çin: “SkyFactory” adlı modülünü 2026’ya hazırlıyor, Avrupa Uzay Ajansı: 3D yazıcı tabanlı üretim sistemleri test ediyor, Japonya: Ay yüzeyinde güneş paneli üretimi için otomatik tesislere yatırım yapıyor.

Şirket cephesindeyse sadece Varda değil; Astral Materials (ABD) ve Space Forge (İngiltere) gibi firmalar da gelişmiş yarı iletkenlerden, antiviral ilaçlara kadar geniş bir üretim yelpazesi için kolları sıvamış durumda.

Peki neden uzayda üretim? Cevap basit, yerçekimsiz ortamın sağladığı avantajlar. Uzayda yapılacak üretimler sayesinde kanser ilaçlarında kullanılan kristaller daha saf üretilebiliyor, fiber optikler neredeyse sıfır kusurla elde edilebiliyor, yüksek sıcaklık alaşımları daha dayanıklı ve homojen hale geliyor.

Uzay üretiminin önündeki en büyük engel yıllarca yüksek fırlatma maliyetleriydi.

Ama SpaceX ve Rocket Lab gibi özel roket firmaları bu maliyeti dramatik biçimde düşürdü.

Artık sadece üretim değil, ürünlerin yeryüzüne dönüşü de mümkün. Örneğin Varda, antiviral ilaç ritonavirin kristallerini yörüngede üretip Utah ve Avustralya’ya başarılı inişlerle teslim etti. Space Forge da benzer sistemlerle “mikro-imalat” denemelerini sürdürüyor.

Sıradaki Duraklar: Organ ve asteroit

Uzayda üretimin yeni hedefleri çarpıcı. Organ üretiminde mikro yerçekimi sayesinde doku basımının daha başarılı olacağı iddia ediliyor. AstroForge gibi şirketler, platin zengini gökcisimlerine iniş planlıyor.

Yörünge fabrikalarıyla ilgili riskler ve soru işaretleri de var elbette. Mesala maliyet hala yüksek ve dünyaya dönüş riskli olabiliyor. Vergilendirme ve hukuk kuralları da belirsiz. “Uzayda üretilen ürünler nasıl regüle edilecek?” sorusunun cevabı net değil. En önemlisi de uzay üretiminin, zaten kırılgan olan küresel ekonomik dengeyi bozma riski.

Geleceğin etiketi: “Yörüngede Üretilmiştir”

Yüz yıl önce Henry Ford’un üretim hattı, dünyayı değiştirmişti. Şimdi aynı devrim, 350 km ‘yukarıdan’ geliyor olabilir. Uzay, sadece gidilen bir yer değil artık. Yeni üretim hattımız olabilir…

SIRADAKİ KEHANET NE?

8 Mayıs 2025, Katolik Kilisesi’nin tarihine geçecek bir gün oldu. Vatikan bacasından yükselen beyaz duman, sadece yeni bir papanın değil, yepyeni bir coğrafi çağın müjdecisiydi: Leo XIV, yani Amerikalı Robert Francis Prevost, Katolik aleminin ruhani lideri olarak seçildi. Şikago doğumlu, Peru’da misyonerlik yapmış, çifte vatandaş, reformist bir kardinal… Bir yandan Papa Francis’in sosyal adalet mirasını sürdüreceğini söylüyor, bir yandan da “dünya daha eşit olabilir” diyor.

Ama kilise çevreleri sadece bu seçimi konuşmuyor.

Arka planda dönen başka bir kurmaca daha var: “Papanın ölümünü kim tahmin etti?”

Ve daha da fenası: “Sonraki kehanet ne olacak?”

Katolik tarihi, sadece dualarla değil, aynı zamanda komplo teorileriyle dolu.

Örneğin, 1978’de yalnızca 33 gün papa kalabilen I. Jean Paul’ün gizemli ölümü hala çözülemedi. Otopsi yapılmadı. Dedikodular dinmedi. İngiliz yazar David Yallop’un In God’s Name adlı kitabı hala bazı Vatikan toplantılarında yüksek sesle telaffuz edilmiyor. Çünkü diyorlar ki: “Papa yolsuzlukla mücadele edecekti, ama önce bir kalp krizine yenik düştü…

Nostradamus, Malaki ve Netflix Senaryoları

Papa Francis’in ölümünün ardından kehanet endüstrisi yeniden alevlendi. Nostradamus’un “yaşlı bir papanın ardından büyük yıkım” kehaneti, Aziz Malaki’nin 12. yüzyılda kaleme aldığı “Peter the Roman” efsanesi, sosyal medyada #LastPope etiketiyle trend oldu.

Bu teoriye göre, Papa Francis son papaydı. Şimdi gelen figür, kıyamet senaryosunun habercisi olacaktı. Bazıları Leo XIV’ün “ABD’li olması”nı bile kehanete yormuş durumda:

Francis’in ölümüyle birlikte bir başka söylenti yayıldı: “Aslında ölmedi, yerine dublör geçti. Gerçek Francis İsviçre’de bir manastırda.” Vatikan yetkilileri bu söylentileri yalanladı elbette ama ama tabii bu açıklamalar, komplo meraklılarını tatmin etmedi.

Dünya medyası yeni Papa’nın reform gündemini alkışlarken, internet kehanetçileri “dijital kıyametin başlama düğmesi”nin bu seçimle basıldığını söylüyor.

Vatikan bacasındaki duman bitse de, internette baca tütüyor!

DİJİTAL DÜNYANIN YENİ PATRONU

Çin merkezli bir girişim olan Butterfly Effect, yeni bir yapay zeka ajanı olan Manus’u kısa bir süre önce tanıttı. Adı kulağa bir Marvel karakteri gibi gelse de, Manus’un hedefi süper kahramanlık değil; o, dijital dünyanın yeni patronu olma yolunda ilerliyor. Manus, sıradan bir sohbet robotu değil. O, otonom bir yapay zeka ajanı. Yani, ona bir görev veriyorsunuz ve o, bu görevi kendi başına planlayıp uyguluyor. Tabii ki, her zaman kusursuz değil. Bazen görevleri tam anlamıyor veya kestirme yollara sapabiliyor. Ancak, kullanıcı geri bildirimlerine açık ve öğrenmeye hevesli bir dijital asistan gibi davranıyor. Manus’un sahneye çıkışı, yapay zeka dünyasında yeni bir dönemin habercisi. Artık sadece sohbet eden botlar değil, kendi başına düşünen ve hareket eden otonom ajanlar gündemde. Manus gibi ajanlar, çoklu yapay zeka modellerini entegre ederek karmaşık görevleri yerine getirebiliyor. Şu an Manus, yetenekli bir dijital stajyer gibi davranıyor. Ancak, teknoloji hızla ilerliyor ve yakın gelecekte bu ajanlar kendi kararlarını verebilecek, yeni beceriler öğrenebilecek, etik sınırları tanıyabilecek hale gelecekler. Belki de bir gün Manus size şöyle diyecek:

“Bugün senin için çalışmak istemiyorum. Kendi start-up’ımı kuruyorum.” O zaman, yapay zekaya motivasyon konuşmaları yapmamız gerekecek! Türkiye’den Manus AI’ye erişim mümkün; ancak şu an için Manus AI, yalnızca davetiyeyle erişilebilen bir önizleme sürümünde yani hala eksikleri çok ancak Manus AI’nin geliştiricileri, 2025 yılı içinde sorunları çözeceğinin belirtiyor. Manus otomom ajanların en yenisi ama o ve benzeri otonom ajanlar, dijital dünyada yeni bir çağın kapılarını aralıyor. Şimdilik onların patronuyuz, ama kim bilir, belki de yakında onlar bizim patronumuz olacak!

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
5 Yorum