Şer mi hayır mı?
Galiba alışkanlık oldu.
Her olayı şer güçlere bağlıyoruz.
Paranoya bir durum var ortada...Şer güçler ekonomimizi çökertmeye çalışıyorlar.
Sahi böyle bir rakam var mı?
Kahve köşesinde, işsiz-güçsüz oturup dünyayı yönettiğini sananların muhabbeti ile ekonomiyi analiz ediyoruz. Oysa ekonomide veriler vardır. Ne olup bittiğini görebiliriz.
Bakın dünya rekoru büyüme sağladık!
Acaba şer güçler olmasaydı uzay rekoru büyüme mi sağlayacaktık? Başarı bizim ama başarısızlık şer güçlerin düşüncesi ile nereye kadar gidebiliriz.
***
Bu nasıl şer güçler ki, AK Parti Hükümetleri döneminde (2003-2016) bize 550 milyar dolar para yollamışlar. (Ödemeler dengesi finans hesabı)
Acaba bize 550 milyar dolar para yollayanlar mı şer güç, yoksa cari açığa dayalı büyüme modeli izleyip 2003-2016 arası 500 milyar dolar açık verenler mi? (Ödemeler dengesi cari açık toplamı)
Haaa... bir de kaynağı belirsiz para girişi var. Oradan da 41,5 milyar dolar gelmiş. Böylece 500 milyar dolar açığımıza rağmen 90 milyar dolar rezerv artırabilmişiz.
Kısaca biz içerde ürettiğimizden fazla tüketmişiz, yabancılar da bizim açığımızı kapatmış. Hem de fazlası ile.
Ve şimdi onlar şer güç oluyor... Öyle mi?
***
Eskiyi bırakın; hadi bu yıla bakın. 2017 yılı Ocak-Ekim döneminde bile şer güçler bize para yollamaya devam etmiş. -35.293 milyon dolar cari açığa karşılık, 37.060 milyon dolar dışarıdan para gelmiş. Hatta 2.730 milyon dolar da kaynağı belirsiz yabancı para girişi olmuş. Böylece rezervlerimizi de 4,5 milyar dolar artırabilmişiz.
Bu nasıl bir şer güç teorisidir ki, bizim açığımızı sürekli kapatıyorlar. Bu nasıl şer güç teorisidir ki, biz onca söz söylememize rağmen bize oluk oluk para akıtmaya devam ediyorlar?
Aslında hepimiz biliyoruz: Yabancı sermaye için cennet ülkeyiz. Sermayenin dini ideolojisi olmaz; çıkarı olur... AK Partili ilk yıllarda demokrasi çıtasını yükselterek yabancı sermayeyi çekiyorduk.
Şimdi ise faiz çıtasını yükselterek yabancı sermaye çekiyoruz.
Tercih bizim.
İster demokrasini yükselt ve en risksiz doğrudan yabancı yatırımları çek; istersen demokrasi yerine faizi yükselterek sıcak para denilen yabancı sermayeyi çek.
***
Türkiye “orta gelir tuzağında” değil “Orta Yaş Fırsat” ülkesidir. Büyüme ve kalkınma için potansiyelimiz o kadar yüksek ki; yıllık çift haneler sürekli olabilir. Ama bunu ne kadar harekete geçiriyoruz?
Şurada 20-30 sene sonra yaşlı ülke olacağız. Zaman hızla daralıyor. Ya bu yıllarda çalışarak büyüyeceğiz, ya da yaşlı ve fakir bir ülke olarak kalacağız.
Tercih bizim.
Acelem de bundandır.
ALO FAİZ HATTI
İddialar çok ciddi. Ayyuka çıktı ama Merkez Bankasından hiç ses gelmedi. Hatta Meclis kürsüsünden ülkenin ana muhalefet partisi lideri bile söyledi. Yine Merkezden açıklama gelmedi.
Olay şu:
Merkez Bankası bazı yatırımcıları telefonla arayarak merak etmeyin etmeyin ekonominin gerektirdiği faiz artışı yapacağız gibi bir şeyler söylenmiş.
Kısaca Merkez Bankası para politikası iletişiminde yeni bir yöntem uygulamaya almış: Alo faiz hattı...
Ama ortada bir sorun var. Eğer böyle bir hat kuruldu ve bilgi verildi ise, o bilgiye ulaşamayan yatırımcılar ne olacak?
Borsada benzer duruma “içerden öğrenenlerin suçu” diyorlar. Bakalım bizim para politikasında alo faiz hattı nasıl işleyecek? Nasıl hukuki bir yapı bulacak?
Veya bugüne kadar bir açıklama yapmayan Merkez Bankası çıkıp, “yatırımcılar ile böyle bir görüşme olmadı” mı diyecek. O zaman da niye bu kadar bekledin demezler mi?