TL'nin acziyeti
Nedenleri konuşmuyoruz ama sonuçları peşin hükümle ilan edebiliyoruz. Mesela 16 Nisan referandum öncesi KARAR Gazetesinde yabancı sermaye akışında bir kesiklik olmadığını defalarca haber yaptık.
O günlerde “yabancıların hainliğinden, onların haçlı zihniyeti taşıdığından vs vs” haberler yapılıyordu.
16 Nisan bitti...Bir kaç gün sonra manşetlerde şu haber vardı: “Yabancıların Türkiye’ye güveni tam...”
O yabancılar acaba 17-18 Nisanda mı gelmişti?
Oysa “yabancıların güvenine” işaret edilirken verilen tarihler Şubat-Mart aylarını da kapsıyordu. Ama olsun...O günlerde içeride hedefe varmak için bize dışarıda düşman lazımdı.
Hatırlayın hani; Ahmet Taşgetiren “Bize düşman lazım...” demişti ya! Aynen öyle olmuştu.
***
Şimdi dilimizden doları düşürmüyoruz ama asıl çöküşümüzü emsal ülkelerden yiyoruz. 2016 başından düne kadar TL dolara karşı yüzde 35 değer kaybetti.
2016 başında 1 dolar 2,92 TL ediyordu. Şimdi ise 3,95 TL ediyor.
Kayıp yüzde 35,0
İyi ama ya emsallerimize göre?
Hani sürekli sarsıntı geçiren Brezilya ve para birimi real...İşte, lira o reale karşı 2016 başından düne kadar tam yüzde 65,8 değer kaybetti.
Ya Rus rublesi...Hani yaptırımlar uygulanan Rusya parası...İşte, lira rubleye karşı da 2016 başından düne kadar yüzde 70,1 değer kaybetti.
Bir de battı batacak denilen Güney Afrika var. Kredi notu düşecek mi, düşmeyecek mi? İşte, 2016 başından bu yana liramız Güney Afrika randına karşı da tam yüzde 52,3 değer kaybetti.
Ne oldu da 2016 sonrası TL değer kaybında-değersiz para olma yolunda emsal ülkelerin bile gerisinde kaldı?
Bugün bir çok kişi 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi diyecektir. Ama grafikler öyle demiyor...
O günlerde ortaya çıkan “Yenikapı Ruhu” ya da benim deyimim ile “Milli Birlik Ruhu” aylarca sert dalgalanmaların önüne geçmişti.
15 Temmuz gecesi ülkesini savunan Türk Halkı, ertesi günlerde de 12 milyar dolar satarak parasını savunmuştu.
20 Temmuzda 3,09 liraya çıkan dolar 20 Ağustosta 2,92 liraya düşmüştü. Keza benzer hareketler faiz piyasasında ve borsa endeksinde de kendini göstermişti.
Ne olduysa 15 Temmuz girişiminden aylar sonra olmuştu. Kasım-Aralık aylarında hem “Milli Birlik Ruhu” dağıtılıyor, hem de ülkedeki ekonomik dengeler bozuluyordu. Nitekim dolar satın kampanyasına rağmen bir kaç gösteriş dışında kimse itibar etmemişti.
***
Geçenlerde yine demiştim.
TL’deki dengesizlik 2016 Mayısında başladı. Türk Halkının oylarıyla seçimle gelen Başbakan, seçimsiz şekilde değiştirilmişti. İlk ayarlar orada bozuldu...
Ardından darbeye karşı oluşan Milli Birlik Ruhu dağıtıldı...
Sonradan da demokraside ciddi gedikler daha da sert açıldı. Ve yerel yönetimlerde de demokrasi ve Türk Halkının oyları değerini kaybetti.
Tüm bunlar toplandığında ve grafiklerle karşılaştırıldığında demokrasi endeksi ile paralel hareket eden bir TL endeksi görülüyor. Aslında kaybettiğimiz sadece TL’nin değeri değil; ülkenin değeriydi.
Bugün üç vardiya çalışan fabrikalara rağmen büyük yatırım hamlesi gelmiyor. Bugün TL tarihi değer kayıplarına rağmen hala cari açık yeterince düşmüyor.
Risklerimiz arttıkça, finansman riskleri de artıyor.
Evet, arabayı bol para ile iterek çalıştırdık ve büyüme rekoru kırdık. Ama ne devamı geliyor, ne de gerçek bir kalkınma hamlesine dönüşüyor. Hatta bugün büyüme rekorunun verisi gelmedi ama yan etkilerinin maliyetini ödüyoruz.
Üretimsiz şişmenin yol açtığı yüksek enflasyon, yüksek maliyetler, yüksek faiz ve artan kurlar şimdiden yeni yılın büyük sorunları olmaya başladı bile.
Bugün görüyoruz ki yeni bir hamle gerekiyor. Ekonomiyi bu halde bırakacak olursak bahane için yeni düşmanlar bulmamız gerekecek. Ya da oturup sorunları tartışacağız ve yeni çözümler üreteceğiz.
Tercih siyasetin!