Yıkım!

Ekonomide ‘bir şey deniyoruz’ dediler. Deniyorlar ama 400 yıllık iktisat bilimini kenara atarak bir şey deniyorlar.

Yeni bir iktisat yazıyorlar da, ortada yazılan iktisat değil yanan bir ülke var.

Her taraf alev alev.

Büyük tufan gibi bir hal yaşıyor piyasalar.

Bu piyasada ne ticaret olur, ne üretim olur ne de yatırım.

Bunu herkes biliyor. Aslında kendileri de çok iyi biliyorlar.

Bu kadar pahalı deney olmaz.

Çok yakında bu deneyin acı sonuçları ile çalışanlar da karşılaşacak. İşlemeyen ticaret, duran üretim aslında en sert çalışanları vuracak.

İşsizliğe herkes hazır olsun.

İflaslara herkes hazır olsun.

Zamlara herkes hazır olsun.

Seri halde gelecek hepsi.

***

Deney dedikleri şey 80-100 milyarlık faiz giderini düşürmek için. Ama bu deney için kur maliyeti çoktan 5 trilyon lirayı aştı.

Bunu herkes görüyor, bunu herkes biliyor.

En fazla da kendileri biliyor.

Sadece yurtiçinde kullanılan 158 milyar dolarlık dövizli kredilerin maliyeti son 3 ayda 1,5 trilyon lira arttı.

Dövizli kredi kullanan firmalar batma noktasına geliyor.

Kimileri battı bile.

İflaslar işsizliği tetikler. Açlığı, yoksulluğu tetikler.

84 milyona yazık ediyoruz.

***

Bir şey deniyoruz dediler ama denedikleri şeyde hiçbir şey olmadı.

Faizleri düşüyoruz havasındalar ama piyasada faizler yükseliyor. Daha 3 ay önce TC Devleti’nin borçlanma senedi olan tahvillerin faizi yüzde 17 seviyesindeydi. Şimdi o faizler bile yüzde 24’e çıktı.

Faizi düşürmeyi bırakın, faizler de tıpkı döviz gibi yükseliyor. Ama asıl yükseliş yeni yeni kredi piyasasında başlıyor.

Felaket bir şey. Felaket ötesi aslında.

Ülkemiz resmen çöküyor.

Ekonomimiz resmen yıkım halinde.

***

Bakın bir noktada parasal yıkımı da karşılarız. Bir noktada simit yer, yapılan yanlışların faturasını da öderiz. Ama ya zihniyetler yıkılmışsa...

Dün MÜSİAD ve ASKON açıkladı.

“Denenen şeyin arkasındayız” dediler.

Milletin fakirliğinin, milletin yoksulluğunun, milletin işsizliğinin sorumluluğuna ortak oldular. Vebalin bir kısmı da onların.

Yarın hesabı onlar da verecek.

Yıkımın sorumlusu ve ortağı olarak vicdani hesapları da elbet olacak.

Bakalım ne diyecekler?

Ya da ortadan çekip gidecekler mi?

Bilemiyoruz...

***

Ahmet Davutoğlu ‘Cahiliyet kurumsallaştı’ dedi. Evet, bugün denenen şeyde bunu görüyoruz.

Aynı cümle içinde bile birbirine tezat açıklamalar geliyor. Mesela dış güçlerin bizi yıkmaya çalıştığını söyleyip bunu ihracatla aşacağımızı ekleyebiliyoruz.

En fazla ihracatımız AB’ye... Ama dış güçler de onlar(mı!).

Hazine garantili müteahhitlerin yargısı da Londra’da...

En fazla dış açık verdiğimiz ülkeler Rusya ve Çin... Ama en dost ülkeler de onlar.

Çelişki içinde çelişki.

Hangi tarafından bakarsan bak, tutar yanı yok.

O yüzden yıkılıyoruz.

O yüzden güven yok.

O yüzden gelen de yok.

Not: Yıkımı kurtuluş olarak satmak kadar başarılı bir algı hiç görmemiştik. Onu da gördük.

YORUMLAR (133)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
133 Yorum