2010’da hazırlamıştık, şimdi nasipmiş
Ne yapmak istediklerini, nereye gitmek istediklerini bir türlü açıklamayan siyasiler, olan bitene kendilerinden biraz farklı yaklaşanlara hışımla saldırıyor. Bir türlü açıklamayan… Rotayı o kadar kirli sulara çevirmişler ki insanların tepkisinden korkuyorlar. Ne sorarsanız sorun cevapları: “Bu provokasyon!”, “Terör yanlısı mısın?” Küfür var, saldırı var fakat cevap yok.
Bu arada bol bol da yalan var. En sık tekrarlananlar: Vay, siz Kürtçe konuşmayı nasıl yasaklarsınız! Vay bir dilin öğretilmesini yasaklamak hangi ahlâka sığar? Kürtçe öğrenme yasağı derhal kaldırılmalıdır.
Bu lafları edenlerin, bunlara inanacak; Kürtçe öğrenmenin ve öğretmenin yasaklandığını sanacak kadar cahil olduğuna inanmıyorum. TRT Şeş denen televizyonu bizzat devlet kurup yayımlarken. Provokasyonun, yani tahrikin âlâsı budur. Kürtçe öğretmek için kurslar açıldı. Toplam 35 kişinin kaydolduğu söyleniyor. Hadi 350 olsun… Bu ilgisizliği cebren yok etmek için Kürtçe kurslarının zorunlu olması gerektiğini söyleyen çok demokrat kişiler de tanıdım!
KÖTÜ ANAYASA DEĞİŞECEK, DEVLET DE…
Evet, nice yıldır Kürtçe kurs açmak, Kürtçe öğretmek ve öğrenmek serbesttir. Önünde hiçbir engel yoktur. Hangi Kürtçe öğretilir, hangi öğretmen öğretir?.. Dağdaki PKK’nın resmî dili niçin Türkçedir? Bu soruların cevapları beni ilgilendirmiyor. Kürtçe öğrenmek de öğretmek de serbesttir. Lütfen yalandan ve tahrikten vazgeçin.
Yasak olan ne? Anayasa’nın 48. maddesinde belirtilen şey yasak. Madde şöyle diyor: “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” Ana dil olarak öğretmek demek, okul öncesinden başlayarak ilkokuldan üniversiteye, üniversite dâhil, bir başka lisanla eğitim vermek demektir. Bu eğitimi alan her kimse – zorla yapmanız lazım, eski PKK’lılar dâhil, zorlamalısınız – okul bittikten sonra da doğaldır ki o eğitim gördüğü ana dille yaşayacaktır. Mahkemesinde, ordusunda, devlet dairesinde, her yerde o başka dili konuşacaktır. Bu kadar zorlamaya ne gerek var. Türkiye’den bir parça koparacağız, ayrı bir devlet kuracağız deyiverin. Biz de anlayalım, siz de yutkunmaktan kurtulun. Gümrük, vize, pasaport işlerini bilahare konuşuruz.
DEMOKRATİK BARIŞ BÖLGELERİ
Şu anda bunları söyleyemeyiz; millet uyanır mı diyorsunuz? O hâlde demokratik bölgeler kuralım. O bölgelerde isteyen istediği dilde eğitim yapsın. Öz savunma birlikleri, öz yargılama mahkemeleri, öz eğitim okulları ve doğaldır, öz yönetim meclisleri ile pek demokratik olur.
Başka birkaç küçük rötuş daha var. Anayasa ve mevzuattan “Türk” çıkacak. Yerine ya “Türkiyeli” gelecek. Çok sıkışılırsa “milletimiz” denecek. Çünkü Türkiye kelimesi de ırkçılık kokuyor. Türk yurdu demek aslında. Hâlbuki burası Türk, Kürt, Arap yurdu. En azından. Hiç mi dinlemiyorsunuz söylenenleri? Bu söylediklerim benim hayalim değil. Birinci “çözüm süreci”nde aşağı yukarı bu ifadelerle bu şartlar sayıldı.
TA 2010’DA HAZIRLAMIŞTIK
Buyurun, marka “Analar ağlamasın!” iken TESEV’in “Kürt Sorunu’nun Çözümüne Doğru: Anayasal ve Yasal Öneriler” raporunu okuyun:
“Anayasa’nın Başlangıç bölümü dâhil olmak üzere bütününde, Türk etnik kimliğine vurgu hâkimdir. Bu vurgu, metin boyunca sıkça tekrarlanan ‘Türk vatanı ve milleti’, ‘yüce Türk devleti’, ‘Türk milleti’, ‘Türk toplumu’, ‘her Türk’, ‘Türk vatandaşı’, ‘Türk dili’, ‘Türk kültürü’, ‘Türk tarihi’ gibi ifadelerle kendisini göstermektedir. Bu dil, farklı etnik kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye toplumunun çoğulcu yapısıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, hazırlanacak yeni Anayasa’da herhangi bir etnik kimliğe bu ve benzeri göndermeler yapılmamalıdır. Gerek Anayasa’nın birçok maddesinde, gerekse çeşitli yasalarda yer alan ‘Türk milleti’ ifadesi ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları’ ifadesiyle değiştirilmelidir. Bazı hukukçulara göre ise kolaylığı nedeniyle sadece ‘millet’ sözcüğünün kullanılması yeterli olacaktır.”
“Bu düzenlemeler ışığında, 6, 7 ve 9. maddeler başta olmak üzere, Anayasa’da yer alan ‘Türk milleti’ ifadeleri, ‘Türkiye vatandaşları’ ibaresiyle değiştirilmelidir. Benzer bir düzenleme, yasalar, yönetmelikler, genelgeler ve tüzüklerde, yani mevzuatın genelinde de yapılmalıdır.”
Nedense “Türk bayrağı” ve “Türk ordusu” henüz sayılanlar arasında yok. Alıştıra alıştıra…
Şanlı birinci açılımın akıbetinden ders almış olacaklar ki şimdi bu açıklıkta söyleyen az. Benim gençliğimde, anlaşılmasın diye konuşanlar için “Ham hum şarolop” diye bir tabir vardı. Hâlâ var mı?
Kaynaklar şöyle:
TESEV sitesi:
https://www.tesev.org.tr/wp-content/uploads/rapor_Kurt_Sorununun_Cozumune_Dogru_Anayasal_Ve_Yasal_Oneriler.pdf
ve Paris Kürt Ensitüsü:
https://bnk.institutkurde.org/images/pdf/VAY63CQEGX.pdf
