Atsız'ın bozduğu ''tahliye'' oyunu

Geçen sene Nihal Atsız’ın vefâtının 49. yıldönümü vesîlesiyle kaleme aldığım yazıda şöyle bir kısım vardı:

“Çanakkale’de ölen İngiliz gençlerine ağıt yakan ‘Tell England’ filmini seyredip seyretmediğini bilmiyorum. Tek bildiğim, Çanakkale yürüyüşü başlatarak bu filmin de içinde olduğu bir oyunu bozduğudur. (Bu, ayrı bir yazı konusu)”

Atsız’ın vefâtının 50. yıldönümü vesilesiyle (11 Aralık), bozduğu oyunu yazmak istedim.

Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, Filistin topraklarının halksız gösterilmesi sürecini ve Theodor Herzl’in “Altneuland” romanının Yahudi işgâline meşrûiyet sağlamadaki rolünü anlattığı köşe yazısında, çok mühim bir konuya temas etmişti:

“Lloyd George da Birinci Dünya Harbi sonrasında Küçük Asya kıyılarına yeniden Antik Yunan ve Romalıların torunlarını yerleştireceğini söylerken bölgede çoğunluğu oluşturan Türk nüfusun buna itiraz etmeye hakkı olmadığını varsayıyordu.” (17 Aralık 2017-Sabah)

Çanakkale’yi işgale gelen haçlıların, 20 Aralık 1915’de yenilgiyi kabul edip geri çekilmesine “tahliye” deniyor. Tahliyenin anlamı, boşaltmak, boş duruma getirmek.

Küçük Asya kıyılarına Antik Yunan ve Romalıların torunlarının yerleşmesi için buraların boş olduğu, yâni halksız olduğu algısının oluşturulması gerekiyordu. İşte “tahliye” kelimesi, bu algıya hizmet eden bir kelimeydi. Lloyd George, Lozan’da ne yaptığını iyi biliyordu. TBMM’ndeki Lozan tartışmaları esnâsında “Maksadları başkadır. Birgün, bu memleketi ölülerle bile istilâyı düşüneceklerdir!” diyen Niğde mebusu Hâzım Bey de onun ne yaptığını iyi biliyordu.

Lozan’da yabancılara verilen Çanakkale topraklarının egemenlik hakkı bizde. Ama eğer kurgulanan tahliye oyunu tutsaydı, bunun bir anlamı kalmayacaktı. Algılanan neyse o olacaktı. 1925 yılında Avustralya’da yapılan “tahliye” isimli heykelde, Anzak askerinin, Türk bayrağı ve Türk askerinin kafatası üzerinde oturuyor olması tesâdüf olamaz.

İngiliz romancı Ernest Reymond’un 1922’de yazdığı romanından 1931’de sinemaya uyarlanan ve Çanakkale’de ölen İngiliz gençlerine ağıt yakan “Tell England” filminin son sahnesinde bir mezarın üzerindeki haçta şöyle yazmaktadır:

"Tell England ye who pass this monument, that we died for her and here we rest content."

Tıpkı Termofil’deki kitâbede Sparta askerinin, oradan geçen yolcuya seslenip, “Ey yolcu! Burada Sparta için öldüğümüzü ve beklediğimizi git, Sparta’ya anlat!” dediği gibi, Çanakkale’de ölen İngiliz askeri de oradan geçen yolcuya, yâni mezarını ziyârete gelen torunlarına seslenerek, “İngiltere için öldüklerini ve beklediklerini” İngiltere’ye anlatmasını istiyordu. Böylece Çanakkale Savaşı’nın Termofil Savaşı’nın devâmı olduğuna da dikkat çekiliyordu.

Bir yandan bu filmle, Çanakkale’de ölen İngilizlerle empati kurulurken diğer yandan içimizdeki antik Yunan hayranları, Truva kardeşliği saçmalığı başlattılar. Fâtih İstanbul’u alınca, Mustafa Kemal İstiklâl Harbi’ni kazanınca, “Truva’nın intikamını aldım.” demişlermiş. Avrupa’daki antik Yunan hayranlığını iyi tahlil eden Yahya Kemal ve Mükrimin Halil gibi münevverleri güldüren bu tez, Türk târihini çok iyi bilen Nihal Atsız ve sekiz arkadaşının 1933’de Çanakkale’ye yürümesiyle çürüdü. Bu yürüyüş, her sene büyüdü ve nihâyet milletin de desteğiyle 1960’da Hürriyet Âbidesi dikildi. Türk Milleti Çanakkale’ye sâhip çıktı. Bir şey daha yapıldı. Üsteğmen Turan Şekip Pınar’ın gayretiyle Boğaz’ın sırtlarına Necmeddin H. Onan’ın şu dizeleri yazıldı:

“Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir”

Antik Yunan hayranlarına, 300 Spartalı’ya öykünenlere, bundan daha iyi bir cevap verilemezdi.

Maalesef Çanakkale Savaşlarının 100. yıldönümü yaklaştığı yıllarda “Truva’nın intikamı” tezini savunan gâfil târihçiler; Türkleri, evini savunan değil, boş topraklar için savaşan taraflardan biri gibi göstermeye cüret eden sinemacılar; Çanakkale’ye “masalsı anlatım” diyen yazarlar, yine sahneye çıktılar. Türk Milleti Çanakkale’ye yürüdükçe bu Truva atları başarılı olamayacak.


1933 yılında sekiz arkadaşıyla Çanakkale’ye yürüyerek 20. asrı Türk asrı yapacak nesli kaybettiğimiz toprakları unutturmayan Nihal Atsız’ı(ve yol arkadaşlarını), vefâtının 50. yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyorum. Çanakkale şehîdlerine komşu olsunlar!

YORUMLAR (5)
5 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.