Boeing, THY ve ekolojik dolar dengesi

“Bu sponsorluk, bizim için çok doğru bir adım oldu. Filmin gişe geliri, şimdiden 460 milyon dolar oldu.”

“O para, kimin kasasına giriyor? Filmi yapanlara değil mi? THY’nin bu işten kazancı ne olacak?”

“Efendim, sponsorluk müşterilerin beğenisini topluyor.”

“Bu sponsorluk, THY’nin bilançosuna nasıl yansıyacak?”

“Etkisini, 2016 sonunda göreceğiz efendim.”

ABD’ye giden uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile THY Başkanı İlker Aycı arasında geçen bu konuşmayı, 30 Mart 2016 târihinde Vahap Munyar, Hürriyet gazetesindeki köşesinde yazmıştı. Bahsi geçen sponsorluk, THY’nin, “Batman ve Süperman: Adâletin Şafağı” filmine resmî sporsor olmasıydı.

Doğru dürüst bir Çanakkale filmimiz yokken millî servetin Hollywood’a bağışlanması, benim alkışlayacağım bir ticârî hamle değil. Amerikan film şirketinin gişe hâsılatının THY yönetimini memnun etmesi, anlayabileceğim bir şey değil.

Filmin etkisini, 2016’nın sonu gelmeden temmuz ayının ortasında gördük. ABD, THY’nin jestinin altında kalmamak için 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne sponsor oldu. Ama bir türlü süper kahraman ABD’ye sırtımızı dönemedik. Döndük dolaştık, yine dostumuz oldu.

ABD güzellemesi yapan filme, bilmem kaç milyon dolara sponsor olan THY, Amerikan şirketi Boeing’den 225 uçak alacak. Lal Nehru’nun dediği gibi, Amerika ile uğraşırken ya Pentagon’a veya Hollywood’a teslim olunur.

Dün Figen Çalıkuşu, Boeing-Gazze ilişkisini yazdı. Uluslararası Af Örgütü, Eylül 2025'te yayımladığı raporunda Boeing'i, İsrail'in Filistinlilere yönelik işlediği soykırım, işgal ve ayrımcılığa ekonomik destek veren 15 şirketten biri olarak listelemiş.

İktidara yakın medya, elbette bu alışverişe isyan etmeyecek. Hesap sormayacak. Daha evvel bu köşede yazmıştım. 2023 yılının aralık ayında sosyal medyada ve muhâlif basında İsrâil ile yapılan ihrâcat çok dillenince bir köşe yazarı, boş bulunup “Kim bu ihrâcatçılar?” diye sordu. “Kurt ile avlayıp, çoban ile ağlayanları bir görsek, bir tanısak.” dedi.

Aradan üç gün geçti. Mezkûr yazar, İsrâille ticâret yapanlar hakkında bu sefer şöyle yazdı:

“Canları cehenneme! Âhirete kalmadan da bu ihânetlerin hesâbı sorulur inşallah! Ama ne olursa olsun, dönen dönsün, biz yolumuzdan dönmeyiz, dönmeyeceğiz. Boykota devam! Duâya, eyleme, hakkı haykırmaya devam! Filistin’i gündemde tutmaya devam!”

Duâya devam, boykota devam ama ihânet edenlerin isimlerini sormaya devam etmeyelim. Anlaşılan o ki patron, mutlu son istemişti. Ne diyordu Network filminde gazetenin patronu?

“Bu, denizdeki gelgit olayı gibi ekolojik bir denge. Uluslar yok, halklar yok. Sâdece her şeyi kapsayan bir sistemler sistemi var. Çok değişken, çok uluslu dolar egemenliği var. Petrol dolarları, elektro dolarlar, multi dolarlar, marklar, poundlar…”

Şimdi bu yazar kalksa THY’nin yaptığı anlaşmayı eleştirse ne olur? Patron çağırır, bir güzel nutuk atar:

“İsrâil yok, Gazze yok! Sâdece her şeyi kapsayan bir sistemler sistemi var. Çok değişken, çok uluslu dolar egemenliği var. Petrol dolarları, elektro dolarlar, multi dolarlar, marklar, poundlar…”

Evet patron, ekolojik dolar dengesini bozmaya kalkanı uyarır. O patronu da bir yukarıdaki patron uyarır. Onu da daha büyük patronlar uyarır.

BOYKOTÇU SÂKİNELER

Geçen sene yakınımızdaki markette ürünlere bakarken içeriye bir anne ve küçük kızı girdi. Anne, meyve kısmına yöneldi. Küçük kız, -çocukların deyimiyle- abur cubur bakmak için annesinden izin istedi. Anne, “Boykota dikkat!” diyerek izin verdi. Çocuk, elini bir ürüne attı. Anne, herkesin duyacağı şekilde, “Hayır boykot!” diye itiraz etti. Bu, bir süre devam etti. Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken çocuğunu markette şımartma esnâsında yapılan boykot şovuna, daha fazla dayanamadım. “Hanımefendi ne yapıyorsunuz?” dedim. Boykotlu ürünleri uyardığını söyledi. “Bu çocuk ne bilir boykotu? Siz, şov yapıyorsunuz. Ayrıca o ürünleri alanları tâciz ediyorsunuz. Eğer gerçekten boykot yapıyorsanız bu markette olmamanız lâzım. Çünkü burası boykotlu ürün satarak para kazanıyor.” dedim. Anne kızmadı. Özür diledi. Sessizce boykota devam etti.

Benzer bir tepkiyi İstanbul’da bir markette de gördüm. Kasa kuyruğundaydık. Giyinmiş kuşanmış, süslenmiş, muhtemelen bir dâvete giden üç genç kızdan biri, birden kuyruktan çıktı. Bir kahve bakıp döndü. Çevredekilerin duyacağı şekilde, “Vazgeçtim. O marka İsrâil’e destek oluyor.” dedi. Arkalarındaki hanım, “İsrâille ticâret yapılırken neyin boykotu? Hem bu markayı satan markette ne işiniz var?” diye söylendi. Genç hanımlar, cevap vermediler. Birisi, diğerlerini, “Sâkin oluyoruz! Tartışmıyoruz!” diye uyardı.

Her iki olayda, -sanki anlaşmalı gibi- boykotçuların sâkinliği dikkatimi çekti.

Bu sâkin hanımlara, “Siz kahveyi, çikolatayı boykot ederken THY, İsrâil’e destek olan Boeing firmasından 225 uçak alacak.” demenin bir anlamı var mı?

Yok!

YORUMLAR (15)
15 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.