Şirketler için bütçe parametreleri
Her yıl bu zamanlarda şirketler ve kurumlar gelecek yıl için bütçe hazırlama çalışmalarına başlarlar.
Bütçe hazırlarken hem geçmiş hem de mevcut yılın rakamları baz alınır; stratejiler, planlar ve tahminler yoğurulur ve sonuçta ortaya bir bütçe çıkar.
İhtiyatlı olanlar kötümser ve iddialı olanlar da iyimser taslaklarla yönetim kurullarına bütçeyi onaylatmaya çalışırlar.
Acaba bu yılın rakamlarını enflasyon oranında artırmak yeterli olmaz mı?
Cevap: Enflasyonun %2 civarında ve sürpriz ihtimali olmayan dingin bir ekonomide belki bütçe hazırlamak bu kadar kolay olabilir.
Fakat enflasyon tahminlerinin %16’dan başlayıp %30’a kadar yükseldiği bir ekonomide bu yaklaşım riskli olur.
Türkiye’de bütçe hazırlarken mutlaka dışsal bazı veri ve parametrelere mutlaka ihtiyaç duyulur.
En önemli iki parametre kur ve faizdir; kur ve faiz tahminleri dengeli ve makul olursa, isabet oranı yüksek bir bütçe hazırlanabilir.
Türkiye’de kur ve faiz önemlidir fakat enflasyon daha önemlidir.
Aşağıdaki tablo, yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamında makroekonomik belirsizliği mikro bütçeye yansıtmak amacıyla oluşturulmuştur.
Bu basit tablonun verileri doğru yorumlanırsa hem bütçe tahminlerinde isabet oranı artar hem de fiyatlamalar makul olur.
BÜTÇE PARAMETRELERİ | |
2026 ARALIK | |
KREDİ FAİZ ORANI % | 35 |
MEVDUAT FAİZ ORANI % | 33 |
TCMB FAİZ ORANI % | 32 |
ENFLASYON ORANI % | 26 |
SEPET KUR ARTIŞ ORANI % | 22 |
TABLONUN YORUMLANMASI
Bütçenin merkezine enflasyon oranı oturmalı ve geriye kalan her tahmin enflasyona endekslenebilir.
1) Enflasyon Oranı: 2026 için enflasyon oranı artı veya eksi bir puan olmak üzere %26 olarak varsayılabilir.
Enflasyonun %26 olabileceğine dair ayrıntılı gerekçelendirmeler için Ekim ayında yazdığım köşe yazılarına bakılabilir.
Dileyen farklı bir tahmini de temel alabilir.
2) Sepet Döviz Kuru: Hükümetin uyguladığı para politikasının en önemli ayağı “değerli TL”dir; değerli TL demek, düşük kur artışı demektir.
Bu varsayımlar altında “Sepet Kur” enflasyonun %85’i olarak alınabilir.
Mümkün olsa hükümet TL’nin daha fazla değerlenmesini ister; eğer TL daha fazla değerlenirse devalüasyon riski ve eğer hiç değerlenmezse enflasyon riski oluşur.
3) TCMB Faiz Oranı: Bugün yaklaşık 8 puan olan enflasyon ve TCMB haftalık repo faiz oranı arasındaki fark, Aralık 2026’ya gelindiğinde muhtemelen 6 puan seviyesine düşecek ve %32 olacaktır.
Altı puan farktan daha yüksek bir TCMB faiz oranı muhtemel değil; dört puanlık bir fark ise riskli olur.
4) Mevduat Faiz Oranı: Bankalar temelde iki kaynaktan fon temin eder birincisi TCMB’den haftalık borçlanarak ve diğeri de mevduat toplayarak.
Mevduat faiz oranının TCMB gösterge faiz oranından daha yüksek olması beklenir çünkü TCMB repo oranı haftalık ve mevduat faiz oranının vadesi genellikle yıllık esaslıdır.
Mevduat faizinin, stopaj vergisi sonrası reel faizinin, enflasyondan 2 puan civarında daha yüksek olması makul olur.
“Enflasyon artı iki puan” faiz oranı demek %33 faiz demektir.
5) Kredi Faiz Oranı: Bankaların mevduata %33 faiz verdiği bir ortamda kredi faiz oranlarının daha yüksek olması mesela %35 olması normaldir.
Çünkü TCMB haftalık repo oranının vadesi bir hafta ve kredi faizlerinin vadesi bir yıldır.
Örnek: %32 TCMB haftalık repo faiz oranının yıllık bileşiği %37,6 eder.
%33 olan mevduat faizinin aylık brüt getirisi: 33/12=2,75 (brüt) olur.
Aylık %2,75 faizin, %17,5 stopaj kesintisi sonrası faiz net getirisi de 2,27’e iner; yıllığı da 27,12’ye. (Hatırlatma: Enflasyonun %26 olduğu bir ortamın fiyatlaması)
%35 kredi faiz oranları, TCMB’nin faiz istatistiklerine yıllık bileşik %41,2 olarak yansıyacak.
Yani bir hafta önce, %48 olan bileşik faiz oranı, gelecek yıl Aralık ayında % %41,2’ye inecek demek istiyoruz.
İLAVE VERİ VE TAHMİNLER
Bazı şirketler için yukarıdaki parametreler yetmeyebileceği için dış ticaret ve asgari ücretle ilgili tahminleri de yorumlayalım.
DİĞER TAHMİNLER: | |
İTHALAT ARTIŞ TUTARI MİLYAR $ | 32 |
İHRACAT AZALIŞ TUTARI MİLYAR $ | -2 |
ASGARİ ÜCRET OCAK 2026 TL | 28.500 |
İthalat Artış Tutarı: 2026 yılında enerji hariç ithalatın %10 civarında yani 32 milyar dolar tutarında artacağını tahmin ediyorum.
Kurlardaki istikrara güvenin artması ve Çin’in küresel çapta %20’ye ulaşan iskontoları ithalatı fark edilir ölçülerde artıracaktır.
Çin, Türkiye’nin ihracat pazarlarında da %20’ye varan ölçülerde iskontolu satışlar yapıyor; bu durumda ihracatın artmayacağı kesindir.
İhracat Azalış Tutarı: Bilhassa emek-yoğun ürünler ihracatının azalacağı kesin fakat ne kadar azalacağıyla ilgili bir tahmin yapmak çok zor ve zor olduğu için de sembolik olarak iki milyar dolar azalışı öngördüm.
Asgari Ücret: 2025 Enflasyon Oranı %32 civarına kadar yükselebilir. 2026 tahminimiz de %26 olduğuna göre asgari ücretin bu iki oran arasında belirlenmesi mümkün gözüküyor.
30.000 TL Asgari Ücret %36,4’e tekabül ettiği için hiç mümkün gözükmüyor fakat 28.500 civarı olabilir.
Elbette bütçe yapılırken GSYH artış oranı, merkezi yönetim bütçesi, büyüme oranları, işsizlik oranlarının da bilinmesi gerekiyor ve bu bilgiler ulaşılabilir olduğu için konuya girmiyorum.
Eğer bugünkü iktisadi çerçeve ve görünüm devam ederse yukarıda oluşturduğum tahmin çerçevesinin gerçekleşme ihtimali yüksek.
Bütçe hazırlayanlar bazen üç değişik senaryoyu birlikte çalışırlar; bizim önerimiz orta senaryo.
Peki daha iyisi mümkün mü?
Cevap: Daha iyisinin mümkün olması şüpheli fakat daha kötüsünün hatta kötünün kötüsünün yaşanma ihtimali sıfır değil.
Burası Türkiye ve Türkiye ekonomisi bu tip tehditlerle birlikte yaşadığı için bütçe tahminlerinin, üç ayda bir güncellenmesi isabetli olur.
Bu yazıda firma ve kurumların ihtiyaç duyduğu kritik belirleyici bazı parametreleri tahmin etmeye ve yorumlamaya çalıştım; böylece, makro ve mikronun birlikte ele alındığı bir yazı oldu.
Makro bilinirse mikronun; mikro ölçülürse makronun verileri daha isabetli olur.
