Bu Hitler virüsü sizi mahvedecek

1 Kasım seçimlerinde millet iradesi tecelli etti ve sonuçlar ortada... Ama öyle anlaşılıyor ki bazı aydınlar zihinlerine musallat olan Hitler virüsü yüzünden iflah olmaz haldeler. Bu yüzden de sandığın ortaya koyduğu demokratik iradeye bir türlü tahammül edemiyorlar. Mesela bazı aydınlar AK Parti’nin yüzde 49.5’lik zaferle çıktığı seçim sabahını “1933’te, 6 Mart sabahı Almanya’da uyanmak gibi bir ruh hali” olarak değerlendirecek kadar çıldırmış bir ruh hali içindeler.

Eminim ki, uzun süredir içinde Hitler iması geçmeyen bir cümle kuramayacak kadar dehşetli bir paranoya hali yaşayan bu aydınlar, Tayyip Erdoğan’ın şu anda bütün toplum kesimlerini kucaklayan üslubundan ve yüksek siyaset tarzından bile rahatsızdırlar.Çünkü Hitler virüsü yüzünden muzdarip halde oldukları için demokrasi havası onlara iyi gelmiyor...

Yaklaşık iki üç yıldır bu ülkede cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la ilgili akıl ve izanla asla bağdaşmayacak en ağır hakaretler, galiz küfürler edildi. Diktatörlük suçlamaları yapıldı, Hitler benzetmesine muhatap oldu, gerilimin ve kutuplaşmanın mimarı olarak suçlandı, hatta paranoyada zirve yapan kimileri tarafından terör örgütlerinin gerçekleştirdiği katliamların sorumlusu olarak bile ilan edildi.

Yuh artık, bu kadarına da pes...

Elbette bütün siyasetçiler gibi Erdoğan da kimi tavırları ve üslubu yüzünden eleştirilebilir, bunda hiçbir mahzur yok. Ama söz konusu olan işi çirkefliğe götürmekse orada durmak lazım. Ama maalesef Türkiye'deki bazı siyasi aktörler başta olmak üzere, akli ve ahlaki melekelerini kaybetmiş bulunan kimi sol, liberal ve ulusalcı çevreler adeta bir siyasi meczupluk hali içinde oldukları için neredeyse her konudan bir Erdoğan nefreti üretir hale geldiler. Bu yapılanlar kesinlikle sağlıklı bir zihnin ürünü olamaz.

Bu durumu doğru anlayabilmek için öyle derin analizler yapmaya filan gerek yok. Kimi gazetelerin son bir yıllık manşetlerine, köşe yazarlarının yazılarına, bazı aydınların yorumlarına, muhalefet partisi liderlerinin Tayyip Erdoğan'la ilgili kullandığı dile ve üsluba baktığımızda dehşetli bir gerilim ve kutuplaşma fotoğrafıyla karşılaşırız.

Evet hepimiz bu gerilim ve kutuplaşmadan rahatsızız. Ama önce dolu dizgin gerilim dili kullanıp sonra da bütün suçu Erdoğan'a yükleyerek bu gerilim hattından kurtulamayız.

Düşünün ki muhalefet partileri, Erdoğan'a hakaret etmeden siyaset yapamaz hale geldiler, gazeteciler gazeteciliği Erdoğan nefreti olarak görmeye başladılar.

Erdoğan düşmanlığı dışında bir sermayeler olmayan kimi yazarları, aydınları, gazetecileri anlayabiliriz. Zira fikri anlamda bir iflas hali yaşadıkları için heybelerinde satacak başka malları yok. ekmek parasını böyle kazanıyorlar diyelim...

Ancak muhalefet partilerinin durumu gerçekten içler acısı... Tam on üç yıldır yapılan bütün seçimlerde yenilgi dışında bir başarı hikayeleri olmadığı halde, dönüp dolaşıp Erdoğandüşmanlığına sarılmalarını anlamak gerçekten mümkün değil. Basiretsizliğin bu kadarına kimse tahammül edemez.

Nitekim seçmen de tahammül edememiş olmalı ki, 1 Kasım seçimlerinde de bu küçük oyunlara yine pirim vermedi.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum