Demirtaş Pol Pot'un ölüm tarlalarını bilir mi?

Acaba Selahattin Demirtaş Pol Pot'un 'ölüm tarlaları'nı hatırlar mı? Malum Kızıl Kmerler'in lideri olan Pol Pot Kamboçya'da yönetimi ele geçirdiğinde o çılgın ütopyasını hayata geçirerek yüzde 95'i Budist olan ülkenin bütün mabetlerini kapatmış, binlerce din adamını, profesörleri, yazarları, diplomatları, öğretmenleri katletmişti. Daha sonra dünya bütün bu olup biteni okuma yazması olan, eli kalem tutan herkesin ağır işkencelere maruz kaldığı ve katledildiği bir dönem olarak öğrenecekti. Hatta öyle ki, saat ve gözlük takmak bile öldürülmek için yeterliydi. Çünkü adamın ütopyası buydu, okumuş yazmışları yok etmek yani...

Kendi tarihinde bile hiç olmadığı kadar terörizme müptela olan PKK da camileri, okulları, hastaneleri yakıyor, sivilleri, polisleri, askerleri öldürüyor. Şehirlere kazdığı hendeklerle kendi kimliğinden olan Kürtleri açlığa, susuzluğa mahkum ediyor. PKK'nın nasıl bir insanlık düşmanı ütopyaya mahkum olduğunu gösteren en bariz ve dramatik örnek ise, Kürt çocuklarını hastaneye götüren ambulansları bombalamasıdır.

Aslında başta hasta ruhlu diktatörler olmak üzere, bütün çılgın ve manyaklar dünyanın değişik coğrafyalarında aynı patolojik görüntüleri sergiliyorlar. Mesela Pol Pot okumuşları işkenceyle öldürürken nasıl bir ütopik sapıklık içindeyse PKK da benzer bir sapıklıkla Kürt ve Türk çocuklarını öldürmekten zevk alıyor. PKK'nın ikiz kardeşi IŞİD ise ancak kameralar önünde kafa keserek tatmin oluyor.

Tarihin kanlı sayfaları arasında yerini alan, iktidarının ilk 5 yılında 5 milyon Çinliyi öldüren Mao'yu, 6 milyon Yahudi'yi gaz odalarında yok eden Hitler'i, Ukrayna'da 10 milyondan fazla insanı açlıktan öldüren Stalin'i ve daha nice diktatörleri saymıyorum bile...

Biliyorum, HDP'nin bütün siyasetini PKK'nın şehirlere kazdığı ölüm hendeklerine ipotekleyen Demirtaş için bu örnekler pek bir anlam ifade etmiyor. Zira onun siyasi ufku PKK'nın kazdığı hendeklerin ötesine geçemiyor. Bu yüzden de her gün PKK'nın ölüm tarlalarını savunmak için kelimenin tam anlamıyla siyasi bir zavallılık örneği sergiliyor.

Bu nasıl bir zavallılıktır ki oyunu aldığı milyonlarca insanı adeta yok sayan Demirtaş, 1990'larda bölgeyi savaş alanına çeviren vesayet rejiminin acımasızlığını bugün misliyle Kürt halkına reva gören PKK'yı savunmak için sayısız hokkabazlıklara başvurmak zorunda kalabiliyor.

Kürt halkı PKK'nın 'silahlı öz yönetim' cinayetinden kaçarken hendeklerden ateş ediliyor ama Demirtaş'ın derdi başka: "Kusura bakmasınlar, gençler hendek kazıyormuş, halk barikat kuruyormuş. Başka bir yol gösterin onu yapsınlar" diyerek Kandil'in ölüm siyasetine güzellemeler yapıyor.

Kusura bakma bay Demirtaş ama biz kusura bakıyoruz, Allah aşkına sizin bu gençler öldürmekten başka bir işten anlamazlar mı?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.