Emanetçi değil sahici başbakan...
Başbakan Ahmet Davutoğlu bir televizyon kanalına verdiği mülakatta bir soru üzerine cümlenin tam ortasından konuştu ve dedi ki: "Sayın Cumhurbaşkanı, benim devlet yönetiminde yönlendirilen bir siyaset adamı olmadığımı, olamayacağımı da çok iyi bilir, en iyi bilen kişidir. Böyle bir şey de zaten teklif etmez."
Başbakan Davutoğlu neden böyle bir soruya muhatap oldu dersiniz? Muhtemelen kongre sürecinde ortaya çıkan Binali Yıldırım'ın adaylığı ile ilgili dedikodular ve MKYK listesi yüzünden...
Açıkçası ben böyle durumlarda sonuca bakarım. Binali Yıldırım aday olabildi mi? Hayır... Demek ki kongrede yayınlan o fısıltılar sadece birer dedikodudan ibaretmiş. Ayrıca cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Yıldırım'ın aday olmasını istediği yönündeki fısıltılar da bilgi kirliliğinden öte bir anlam ifade etmiyormuş.
Peki Binali Yıldırım gerçekten Erdoğan'ın gönlündeki genel başkan adayı olabilir mi? Hiç sanmıyorum... Eğer öyle olsaydı, bir başka ifade ile Yıldırım'ın milletin teveccühüne mazhar olacak doğru isim olduğuna inansaydı daha işin başında görevi ona verirdi. Evet Yıldırım bakanlığı süresince icraatlarıyla hep alkışlanan bir isim oldu. Ama biliyoruz ki parti liderliği daha farklı bir kumaş gerektiriyor. Bunu en iyi bilenlerden birisi de kuşkusuz Tayyip Erdoğan'dır...
Unutmayalım, bir yıl önceki değişim kongresinde Erdoğan, "Adayımız Ahmet Davutoğlu kardeşimizdir" cümlesini parti içindeki uzun istişareler ve değerlendirmeler sonrasında söylemişti. Üstelik o gün bu kararı verirken, Davutoğlu isminin dürüst, istikamet sahibi bir kimliğe tekabül ettiğini, ama asla emanetçi ve yönlendirilebilen bir siyasetçi olmadığını en iyi bilen de yine Erdoğan'dı. Dolayısıyla Davutoğlu'nun emanetçi bir başbakan olmayacağı daha o günden biliniyordu.
Sonuç itibariyle Davutoğlu kongrede firesiz bütün delegelerin oylarını olarak AK Parti’nin genel başkanı seçilmiştir. Eğer kongrede bir emanetçi arayışı var idiyse de, bugün itibariyle bu durum sadece bir senaryo olarak bir anlam ifade etmektedir. Yani emanetçilik değil, milletin teveccühüne talip olan kalıcı liderlik arayışı kazanmıştır.
Ve Davutoğlu için gerçek liderlik yürüyüşü şimdi başlıyor. Bunun için de öncelikle tıpkı kongrede olduğu gibi masayı dağıtan değil, toparlayan liderlik görüntüsünü şu andan itibaren tepeden en dipteki partiliye kadar herkese tek tek dokunarak dayanışmacı bir ruhla takviye ederek yeni bir sinerji yaratması gerekiyor. Hiç kuşkusuz bütün bunları yaparken hareketin manevi lideri olan Erdoğan’ın desteği ile yürüyüşünü zenginleştirmek şart.
An itibariyle partili, partisiz herkesin ortak kanaati, AK Parti’nin kendi içindeki yenilenmesinin de, demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye’nin inşası için de Davutoğlu isminin en güçlü alternatif olduğu yönündedir. Umarız milletin zihnindeki bu kanaat, AK Parti’nin bundan sonraki dönüşüm sürecinde de yol gösterici olur...