İstikrarın ilacı sandığa gitmek

Seçime sayılı saatler kaldı, muhtemelen insanlar zihinlerinde hangi partiye oy vereceklerini çoktan netleştirdiler. Ancak bu seçimin daha öncekilere oranla en belirgin özelliğinden birisi, son ana kadar kararsızların oranının yüksek olması.

Sandığa gitmedeki kararsızlığın farklı gerekçeleri olabilir. Özellikle iktidardaki AK Parti bağlamından baktığımızda 13 yılın ardından dönemsel bir yorgunluğun ve rehavetin olması son derece doğaldır. Bir miktar oluşan kırgınlıkları da eklediğimizde 8 Haziran’da tek tek hiçbirimizin arzu etmediği bir siyasi tablo ile karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz hale gelebilir.

İşte tam da bu yüzden 7 Haziran önemli çünkü...

Türkiye son 13 yılda yakaladığı siyasi istikrar sayesindedir ki hem ekonomik, hem de demokratik anlamda ayaklarını yere daha sağlam basan bir ülke haline gelmiştir. Üstelik Gezi ve 17-25 Aralık’a uzanan süreçte milli irade ciddi suikast girişimlerine muhatap oldu ve Türkiye, tarihinde hiçbir dönemde olmadığı kadar enerjisini boşa harcayarak şeytan taşlamakla uğraşmak zorunda kaldı. Buna rağmen yine de istikrardan taviz vermeden rotasında yürümeye devam etti.


Tam 13 yıldır normal demokratik yöntemlerle AK Parti ile baş edemeyen muhalefet ve bütün AK Parti karşıtları akıl ve mantık kurallarını zorlayan bir ittifakla yeni bir senaryoyu sahnelemeye çalışıyorlar.

Senaryo ifadesini bilerek kullanıyorum, zira şu anda hiçbir muhalefet partisi tek başına iktidar olmayı hedefleyen bir mücadele yürütmüyor. CHP, MHP, HDP dahil bütün muhalefet partileri kendi başarısından çok AK Parti’nin başarısızlığına endekslenmiş durumda. Bunu başarabilmek için de CHP, MHP ve etraflarındaki nefret ittifakının an itibariyle canı gönülden istedikleri tek şey, HDP’nin barajı aşmasıdır.

Normal bir demokratik yarışta kendi iktidar başarısı için mücadele etmeyen böyle bir muhalefet garabeti olabilir mi? Türkiye’de olabilir, çünkü muhalefet partileri dahil, AK Parti’den nefret eden ulusalcı solcular, Kemalistler, insanların mahremiyetine tecavüz etmeyi meslek edinmiş paralelciler ve sosyalistler için seçim başarısının hiçbir önemi yok, onların tek derdi AK Parti’den kurtulmak...

Dolayısıyla AK Parti’yi zayıflatıp 8 Haziran sabahı Türkiye’de bir kaos tablosu oluşturabilirlerse kendilerini büyük başarı kazanmış sayacaklar.

Eğer bu sözünü ettiğimiz ittifakın ve de milletin teveccühü ile CHP ya da MHP gerçekten bir iktidar alternatifi olarak ön plana çıkabilselerdi, o zaman derdik ki: “Evet CHP iktidara geliyor ve bir kaos tablosu da yaşamayacağız.” Ama böyle bir siyaset tablosu yok karşımızda. Hatta anket sonuçlarına göre CHP-MHP bir araya gelse bile bir iktidar alternatifi olamıyorlar.

Halihazırda önümüzdeki manzara şudur; büyük çoğunluğunu AK Parti seçmeninin oluşturduğu kararsızlar kitlesi eğer 7 Haziran’da sandığa gitmezse 8 Haziran’da karşılaşacağımız manzaranın adı ‘siyasi istikrarsızlık’tır.

Geldiğimiz noktayı daha açık bir şekilde tercüme edecek olursak, hangi matematik işleminden ya da anket sonucundan bakarsak bakalım AK Parti dışında bir iktidar alternatifi yok. Bütün nefret ittifakının HDP üzerinden sahnelediği her türlü katakulliye rağmen, HDP’nin barajı aşıp aşmamasının bir önemi yok. Önemli olan kritik 2-3 puanlık kararsız kitlenin sandığa gitmesidir. Ama eğer bu kararsız seçmen sandığa gitmezse hiçbir partinin tek başına iktidar olamayacağı bir siyasi fotoğrafla karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.