Kaos CHP, MHP ve HDP'nin kucağında
Çok tuhaf ama aynı zamanda gerilimi, itiş kakışı yüksek bir seçim sürecini yaşadık. İnanılmaz ittifaklar kuruldu, AK Parti'yi yıkmak için New York Times'tan Economist'e kadar uluslararası operasyon medyasından bile lojistik destekler alındı.
Açıkçası AK Parti düşmanlığında zirve yapan kirli ittifaklar kuruldu, her türlü fitne üretildi. Ancak unutmayalım ki son kararı sandıkta millet vermiştir ve bu karar her şeyin üstündedir. Evet ortaya çıkan tablo hiç de iç açıcı değildir ve en açık haliyle bir kaos tablosudur.
Dün gece seçim sonuçlarını değerlendiren muhalefet partisi liderlerinin açıklamaları da birinci ağızdan bu kaosu teyit eder niteliktedir. Hiç lafı dolandırmaya gerek yok, gerek Demirtaş, gerek Bahçeli, gerekse Kılıçdaroğlu AK Partili bir koalisyon seçeneğine çok açık bir şekilde kapılarını kapatmışlardır.
Kim ne derse desin, ikinci parti konumunda olan CHP'den tam 15 puan önde ve tartışmasız birinci parti olan AK Parti'ye kapıları kapatmak, en net haliyle "Biz kaos istiyoruz" demektir.
Şimdi, Türkiye'ye hep birlikte armağan ettikleri bu kaos CHP, MHP ve HDP'nin kucağındadır. Ülkeyi içine soktukları bu kaostan nasıl çıkaracaklarını millete izah etmek durumundalar. Kronometre çalışmaya başlamıştır, şu andan itibaren Türkiye'nin yaşayacağı ekonomik krizlerin ve toplumsal sorunların faturası doğrudan bu üç partinin günah hanesine yazılacaktır.
Nitekim muhalefetin bu trajik halini gören Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Diğer partilere mesajımız şudur küçük hesaplarla zafer üretmeye kalkmasınlar" diyerek sevindirik olanlara kendilerini nasıl bir kaos matematiğinin beklediğini göstermeye çalışmıştır, eğer anlayabilirlerse...
Bu seçimin belki de en net sonuçlarından birisi seçmenin AK Parti'ye çok önemli bir uyarıda bulunmuş olmasıdır. Hiç kuşkusuz yüzde 41'lik oy oranı başarısız bir sonuç değildir. Unutmayalım bu AK Parti 2002'de yüzde 34.5'le tek başına iktidar olmuştu. Yani yüzde 41 küçümsenecek bir rakam değildir, sadece konforlu çoğunluk kaybedilmiştir.
Elbette AK Parti Başbakan Davutoğlu'nun da ifadesiyle kendi değerlendirmesini yapacaktır. Eğer AK Parti sandığın sonuçlarını doğru okuyup 13 yıllık iktidar deneyimini ve siyasal birikimini dinamizme dönüştürebilirse, bugün kendisi için dezavantaj gibi gözüken tablonun avantaja dönüşmesi işten değildir.
Muhtemelen önümüzdeki günlerde özellikle seçmenin AK Parti'ye sandıkta verdiği mesajı ya da 'dersi' ayrıntılarıyla tartışacağız.
Elbette sadece iktidar partisini değil, mesela sadece AK Parti'nin başarısızlığına yatırım yapmanın, siyaset dışı aktörlerle cilveleşmenin sandıkta muhalefete bir yarar sağlamadığını da tartışacağız.
Bu seçimin en dramatik sonuçlarından birisi de, özellikle CHP ve MHP'nin AK Parti'yi yıkabilmek için HDP'nin başarısına katkı sağladıkları kadar kendi başarılarına inanmamış olmalarıdır. Düşünün ki, siyasi tarihi boyunca PKK düşmanlığının simgesi haline gelmiş olan MHP miting meydanlarında bir kez olsun PKK ve HDP'yi hedef alan dişe dokunur bir tek cümle sarfetmemiştir.
HDP'yi kollayan bir seçim stratejisi izleyen CHP ise her seçimde olduğu gibi bu seçimden de kaybederek çıkmıştır. Talihsizliğe bakın ki kendi övüneceği bir başarısı olmadığı için HDP'nin başarısı ile övünmek zorunda kalmıştır. Belki de CHP için zafer kazanmak böyle bir şeydir...