Pazarlık bitti, sıra uygulamada…

Pazartesi günü Vilnius’ta yapılan üçlü görüşmede üstünde mutabakata varılan yedi paragraflık bir metinle Başbakan Kristersson, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ittifakın diğer üyeleri adına NATO Genel Sekreteri Stoltenberg İsveç’in üyelik meselesinin aşılmasını sağladı. İttifakın gündemini bundan sonra Ukrayna krizi ve diğer küresel sorunlar daha fazla belirleyecek.

Mutabakat metnine göre Türkiye, Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılığına ve savunmasına ilişkin zorlukları göz önüne alarak İsveç’in Katılım Protokolünün onayının temini için TBMM ile yakın işbirliği içinde çalışacak. Bunu da belli ki mutabakatın diğer dört operasyonel paragrafında yer alan sözlerden en azından bazılarının yerine getirilmesi karşılığında yapacak.

Her şeyden önce İsveç Türkiye’ye “terörizmin tüm şekil ve tezahürlerine karşı sürdürdüğü mücadelenin temeli olarak bir yol haritası” sunacak. İkili ticaret hacminin arttırılması, Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna destek, vize serbestisi için çaba harcama gibi sözlerini de umarım yerine getirecek.
Müttefikler arasında savunma ticareti ve yatırımına yönelik engellerin kaldırılması için de hep birlikte çalışılacak. Olasıdır ki F 16, hatta F 35 sorunlarının aşılmasına NATO sekretaryası katkıda bulunacak.

Daha da önemlisi ittifak bünyesinde Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü kurulacak. İsveç’in ve diğerlerinin geçmişte yaptıklarını, yapacaklarını ve verilen sözleri dikkate alacak Türkiye de vetosunu kaldıracak.

Bunun ne zaman olacağı belirtilmemiş ama bana sürecin temposunu İsveç’ten ziyade Amerika belirleyecekmiş gibi geldi. Sanırım öncelikli olan F16 modernizasyon paketi Kongre’den geçerse Katılım Protokolü de Meclis’ten geçecek diyebiliriz. Belki biraz da bu yazının dizgiye gittiği saatlerde başlayacak Biden-Erdoğan görüşmesi ardından yapılacak açıklamalardan sonuç çıkartabiliriz.

Ancak bundan sonra geriye dönüş kolay değil. Tüm taraflar kendini bağladı, her düzeyde müzakereler yapıldı, güvenceler verildi ve sonunda Türkiye tamam dedi. Macaristan’ın da yakında Katılım Protokolünü onaylaması, İsveç’e üyelik yolunu açması bekleniyor. Caydırıcılık işe yaradığı sürece İsveç’in katılımının Avrupa’yı, dolayısıyla da bizi daha güvenli hale getireceğini söyleyebiliriz.

Kabul etmemiz gerekir ki direnç ve müzakere beraberinde önemli bir diplomatik başarı getirdi. Türkiye İsveç’in üyelik sürecini araçsallaştırarak çıkarlarını koruyabilecek, güvenlik endişelerini bir ölçüde de olsa giderebilecek zemini kendisi için inşa etti. Tabii ki her istediğini elde edemedi. Fakat iyi ki direndi, dozunda da direnmeyi bıraktı. Ve bir kez dünya siyasetinde dikkate alınması gereken bir aktör olduğunu gösterdi.

Şimdi sırada uygulama, dünya ve Türkiye’nin diğer sorunları var. Ukrayna savaşının bitmesi için çaba harcamamız, Suriye ile çıkarlarımızı ve her anlamada kazanımlarımızı optimum düzeyde koruyacak bir uzlaşmaya varmamız, vize sorununu aşmamız, Yunanistan’la konuşmaya başlamamız, Kıbrıs’ta fiili statükoyu hukukiye çevirecek yöntemler üstünde düşünmemiz, Rusya’yı da kaybetmememiz şart.
İçerideki en büyük iki meydan okuma ise ekonominin durumu ve hukukun üstünlüğünün sağlanması.

Ekonomimizi rasyonel bir zemine oturtmak, üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi standart, uygulama ve içtihatlarına yeniden dönmek zorundayız. Cumhuriyeti’in 100’üncü yılı için çıkarılacak kapsamlı bir genel af da yeni bir başlangıç, temiz bir sayfa, Türkiye için bir çıkış noktası olabilir…

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum