Bize her yer Fırat Kalkanı

El Bab’da çatışmaların şiddeti bugün itibarıyla zirveye ulaştı. Özel Kuvvet personeli, komandolar ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kente girmesiyle beraber çatışmalar meskun mahal çatışmasına dönüşmüş ve yoğunlaşmış durumda. Meskun mahal çatışmalarındaki en önemli konu istihbarattır. Çünkü bir sonra gireceğiniz evi, mahalledeki bütün faaliyeti görmeniz gerekir. O yüzden de meskun mahal operasyonu hiç kolay değildir. Hele ki DAEŞ gibi unsurlar operasyon yaptığınız yerde sivilleri, halkı kalkan olarak kullanıyorsa her şey çok daha zorlaşır.

El Bab’ı küçümseyenler olabilir. Oysa El Bab, 100 binin üzerinde insanın yaşadığı, bölgenin en büyük yerleşim merkezlerinden biridir. Rakka ile beraber DAEŞ’in yığınaklanma yaptığı, yıllardır elinde tuttuğu bir merkezdir burası. Bu nedenle de şehirde geçmişten beri tuzaklanmış binlerce El Yapımı Patlayıcılar (EYP), mayınlar ve ağır tanksavar silahları vardır.

El Bab operasyonu başladığı andan itibaren binlerce atış yapıldı ve bölgedeki hedefler birer birer etkisiz hale getirilmeye çalışıldı. Hedefin sayısına baktığınızda bölgede ne kadar büyük bir yığınaklanma yapıldığını net olarak görüyorsunuz.

Türk Silahlı Kuvvetleri plan olarak bölgeyi, özellikle de El Bab’ı batıdan, kuzeyden ve doğudan kuşatmayı düşünüyor. Başlangıç itibarıyla önce kuzey bölgesine girildi. Bir koldan doğudaki Münbiç’ten El Bab’a giden yolun emniyeti sağlanmaya çalışıldı. Bir grup TSK mensubu ve ÖSO da kentin batısındaki bölümü kuşatmaya çalıştı. Bu kuşatma tamamlandığı andan itibaren de dış mahallelerden kente giriş başladı. Bölgedeki ilerleme istikametleri göz önünde bulundurulduğunda, özellikle EYP’ler ve bomba düzenekleri kurulduğu için, bu ana koridordan girme şansı başlangıç itibarıyla mümkün olmadı. Bölgeye giden iki ana yolun sözünü ettiğimiz patlayıcılarla döşendiği yönünde ciddi istihbarat bilgileri vardı.

Bundan sonraki süreç dış mahallelerden içeri doğru yoğunlaşarak devam edecek. Bölgede özellikle hava şartlarının bozulması, yoğun yağış İnsansız Hava Araçları (İHA) faaliyetlerini de kısıtlıyor. Meskun mahalde istihbaratın önemini başlangıçta bir cümleyle aktarmıştım. Bir sonraki yeri ve gireceğiniz alanı gözlemleyemiyorsanız işiniz gerçekten zorlaşıyor.

Bu tip harekatların zorluğunu anlatmak için bir örnek vereyim. Geçenlerde Musul operasyonu için bölgeye gidecek olan asker ve diğer birliklerin toplam mevcudu 200 bine yakındı. Aylar geçmesine rağmen operasyonda ilerleme sağlanamadı. Dış mahallelerden içeri girmeye çalışan Irak ordusuna ve diğer güçlere ait gruplar tekrar bu bölgeleri terk etmeye başladılar. Irak ordusuna ait özel kuvvet personelinin yarısına yakınının hayatını kaybettiği açıklandı. Bu tip operasyonlar dışarıdan göründüğü, ahkam kesildiği kadar kolay değil. Özellikle canlı bomba, intihar saldırısı ve patlayıcı konusunda uzmanlaşmış bir örgütle mücadele etmek oldukça zordur. Bugün itibarıyla TSK ve ÖSO’nun yapmış olduğu operasyon, diğer operasyonlarla karşılaştırıldığında açık ara iyi durumdadır. Şunu da unutmamak gerekir: Bu operasyonda hata yapma lüksümüz yok. Bunun için de herkesten çok daha fazla dikkat etmek zorundayız.

Suriye’de ve diğer yerlerde, sivillerin olduğu bölgelerde ciddi anlamda ağır silah kullanıyor olmasına rağmen TSK, sivillerin can güvenliğini operasyonun merkezine koyuyor ve tek bir sivilin burnunun kanamamasına özen gösteriyor. Ayrıca tarihlerinde pek çok sivil katliamı bulunan çok sayıda ülkenin “sivilleri öldürüyorlar” yönünde suçlama ihtimallerine karşı koz verilmiyor, sivillerin can güvenliği için son derece farklı bir operasyon yürütülüyor. Bölgede Felluce, Halep gibi bir konuyla anılmak istemiyor. Sivillerin tahliyesini ön planda tutuyor ve sivil kayıp vermeden dünyanın en zor harekatını icra etmeye çalışıyor. Biliyor ki, yapacağımız bir hata diğerlerinin hatalarının belki binde biri olmasına rağmen yine Türkiye’yi zora sokacak olan açıklamalara sebebiyet verebilir.

El Bab’ın içerisinde şu anda göğüs göğüse çatışmaların yaşandığını net olarak söyleyebiliriz. Çünkü sokak sokak çatışılarak ilerlemeye çalışılıyor. Bu ilerlemeye Hava Kuvvetleri unsurlarımız ve fırtına obüsleri üzerinden de destek vermeye devam ediyoruz. Dünyanın en zor harekatı şu anda El Bab’da icra ediliyor. Bir evin içindeki teröristler, yanındaki evde bulunan sivillere zarar vermeden etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor. Bilmediğiniz, tanımadığınız, kendisini iyi gizlemiş olan bir düşmanla savaşılıyor.

Bugün geldiğimiz nokta, El Bab’da başarılı olunmadığı müddetçe ne Münbiç’te ne diğer bölgelerde başarılı olunamayacağıdır. Hedef ilk önce El Bab, daha sonra Fırat Kalkanı’nın devamı… Açıklamalarda Fırat Kalkanı 2 diye nitelendirilen bir safha öngörülse de, aslında Fırat
Kalkanı 2, Fırat Kalkanı’nın içinde zaten devam ediyor. Zaman zaman Münbiç’e ve PYD terör örgütünün unsurlarının bulunduğu Afrin’e operasyon yapılıyor. Genelkurmay’ın günlük yayınladığı raporların içerisinde bu bilgiler de zikrediliyor.

Özetle Fırat Kalkanı harekatı yalnızca DAEŞ’e karşı değil, bölgedeki terör listesi içinde yer alan bütün örgütlere karşı yapılıyor ve yapılmaya devam edilecek. Kayseri’de, Beşiktaş’ta, Ankara’da ve diğer yerlerde patlayan bombaların yüzde 80’inin Suriye’den geldiğini, patlayıcı düzeneklerini hazırlayanların tamamının Suriye’den geldiğini, patlayıcıyı kullanan canlı bombaların, intihar saldırıları düzenleyenlerin Suriye’deki kamplarda eğitilip gönderildiğini bildiğimiz için de bu harekatın yapılması şu an zorunluluk gibi gözüküyor. Türkiye şu kararı vermek zorunda: Süreci El Bab üzerinden mi okuyacağız yoksa Suriye üzerinden mi tam bir okuma yapacağız. Diğerleri binlerce kilometre öteden gelirken ve gerekçe olarak “terör saldırıları yapanları yerinde yok etmek” deyip uluslararası meşruiyet kazanırken, sınırlarımızın dibinde her gün vatandaşlarımızın canını alan bu örgütle mücadele etmek için nasıl bir mevzu bulacağımızı artık tartışmamamız gerekiyor. Dünya örnekleri bunlarla dolu. Bu işin kararını vereceksek hep beraber vereceğiz. Türkiye topraklarını sınırlarından mı, sınır ötesinden mi koruyacağız? Soru budur. Bugün geldiğimiz konu Fırat Kalkanı 1, Fırat Kalkanı 2 değil, sınırlarımızı nereden koruyacağımızdır. Bunu net olarak söylediğimiz andan itibaren dünyanın her bir noktası Fırat Kalkanı olarak tarihe geçecektir.

YORUMLAR (36)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
36 Yorum