Mümbiç’te ne oluyor?

Herkesin uzun zamandır sorduğu bir soru var. PYD, Fırat’ın doğusuna çekilecek mi? Bu sorunun içinde, işin teknik bir yanılgısı da yer alıyor. Aslında sayın başbakan bir konuşmasında bu sorunun cevabını net olarak vermişti ve PYD’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesini ilk hedef olarak belirtmişti. ‘Terör örgütünün bölgemizde hiçbir yerde barınmasına izin vermeyeceğiz’ demişti. Açıkçası bu söylem bundan sonra gelişebilecek olayları da işaret etmektedir.

ABD’nin uzun yıllar önce Kolombiya, Panama gibi Orta ve Güney Amerika ülkelerinin iç işlerine karıştığı dönemde ileri sürdüğü bir tez vardı. Bu tezini kendisine yakın ülkelerde sorunlu devletlerin veya hükümetlerin yer almasını istememesi olarak ifade ediyordu. Yanlış anlaşılmasın, bu tezini hemen dibindeki Meksika’yı düşünerek değil, kendisinden binlerce kilometre uzakta yer alan ve hiçbir sınırı bulunmayan ülkeler için sarf ediyordu. Türkiye kendi dibinde, 600 km sınır hattına, PKK ile eş gördüğü PYD için aynı ifadeyi kullanıyor. Ancak bu kez çok daha haklı nedenlerle. ‘Bölgemde teröre bulaşmış ve hatta terör ihraç edecek olan bir grubun var olmasına müsaade etmem’ diyor. Bu söylemin içinde ne etnik, ne mezhepsel, ne de sosyolojik seçiciliğe de yer vermiyor.

Bugün Mümbiç’i konuşuyoruz, Mümbiç üzerinden değerlendirmeler yapıyoruz. Aslında Türkiye iki uç noktada gerekli tedbirleri alarak, ülke sınırımızda gerçekleştirilmeye çalışılan bir projeyi en başından engellemeye çalışıyor. Bir taraftan PYD’yi Fırat’ın doğusuna çekmeye çalışırken, aynı şekilde Sincar bölgesinde PKK’nın yeni bir kazanım elde etmesine müsaade etmeyeceğini net şekilde belirtiyor. Yani önümüzdeki ay içerisinde muhtemelen iki sürpriz gelişmeyi hepimiz izliyor olacağız. Mümbiç’ten çekilmek zorunda kalan bir PYD ve aynı zamanda Sincar’da PKK faaliyetlerini engellemek üzere yapılan operasyonlar.

Dün, ‘Güvenli Bölge’den Sorunsuz Bölgeye Geçiş’ ile ilgili bir yazı yazmıştım. Türkiye kendisine sorun yaratacak, teröre bulaşmış hiçbir grubu sınırında barındırmayacak. İş Mümbiç’ten başladı. Nitekim TSK’nın kararlı tutumu karşısında bölgede küçük çekilmeler başladı. Buna itiraz edenler olacaktır ancak bu çekilenlerin hangi gruplar ve unsurlar olduğu da çok önemli. İlk çekilme PYD’yi kara gücü olarak kullanan devletlerden Fransız, İngiliz, Amerikan özel kuvvetleri tarafından gerçekleşiyor ve bu ekipler Türkiye’nin koordinat verdiği ve boşaltılmasını istediği yerleri terk ediyorlar. Türkiye operasyon düzenleyeceği bölgelerle ilgili bilgi verip, belirli sürelerde koalisyon güçlerinin o bölgelerin boşaltılmasını istiyor.

Şimdi, operasyon sırasında bu şekilde bilgilendirme yapılmasını eleştirenler ve PYD’ye operasyon yapılacağını açıkça söylediğimizi düşünenler olacaktır. Oysa olay farklı. Ana amaç, PYD’nin Mümbiç’ten ve bölgeden çıkartılması. Ancak önemli bir oyuna da gelmemek lazım. Unutmayalım ki, PYD içerisinde bulunabilecek, koalisyon güçlerine mensup özel kuvvetler görevlileri Türkiye tarafından bilgilendirilmeli. Nitekim, Türkiye’nin başına örülmeye çalışılan çorap, yaptığımız bir operasyonda koalisyon güçlerine mensup özel kuvvetlerinden kişilerin hayatını kaybetmesi olacaktır, Türkiye bu tuzağa düşmek istememektedir. Türkiye Irak’ta yaşadığı tecrübe ve başka komplolardan çıkardığı dersle kendisine uygun bir tahliye programını devreye sokmakta.

Bugün hepimiz El Bab’ı konuşuyoruz, El Bab üzerinden tartışmaları sürdürüyoruz ancak asıl mücadele El Bab ve sonrasında yaşanacak. Çünkü PYD’nin bugüne kadarki ilerleyişine ve pozisyonuna baktığımızda, TSK’nın başarılı olması beklenmiyordu. Türkiye içeri girer, IŞİD unsurlarına yenilir ve geri çekilir, PYD de ilerleyişine devam eder diye bekleniyordu. Ancak TSK işi en başından engelleyecek önemli hamleler yaptı. Nitekim El Bab’ı kuşatarak kurgulanan projeyi devreden çıkarttı. ABD, Fransız ve İngiliz özel kuvvet askerlerinin peyderpey bölgeden çekildiğine dair kuvvetli istihbarat bilgileri gelmeye devam ediyor. Bu da önümüzdeki dönemde Mümbiç’e ilerleyişte önümüzü açacaktır.

Türkiye sorunsuz bölgeler yaratmadıkça içerideki sorunlarını da çözemez. Kimse artık dış ve iç politikanın birbirinden ayrı işleyeceğini düşünmüyor. Böyle bakıldığında Türkiye’yi kıskaca almaya çalışan PKK’nın hamleleri de hem Türkiye içinde hem Suriye hem de Irak’taki önleyici hareket ve operasyonlarla engellenmektedir. Dikkat etmemiz gereken şey milli politikalarımızı mutlaka oluşturmak ve onlardan vazgeçmemektir. Mesele kararlı duruşun içerde ve dışarıda sürdürülmesidir. Bir konuda da hassasiyet göstermeliyiz. O da çıkartılmaya çalışılacak yıpratıcı haberler konusudur. Ne de olsa milli olan her zaman yıpratılır. Unutmayalım ki, milli projenize sahip çıkmak istiyorsak, projeyi icra edene de kalkan olmalıyız.

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum