Söyleyecek sözüm de yok yazım da...

Sözün bittiği yer’ dedikten sonra yazı yazmak anlamsız bir hale dönüşüyor. Bugünü yazmaya ve okumaya çalışanlara da bir çift sözüm olacak. Bu teröristlerin ihanetini ve insanlık dışı eylemlerini anlamak için şehit sayımızın yüksek olması veya olayların büyükşehirlerde yaşanması mı gerekiyor? ‘Bir’ sayısının en büyük rakam olduğunu toplum olarak ne zaman kabul edip içselleştireceğiz.

Örgütlerle mücadele etmeyi yurt sathında kabul etmekten ne zaman vazgeçeceğiz. Gayri nizami harp konseptinin ilk önemli maddesi başka bir ülke toprağında üs veya barınak elde etmesidir. Bu elde edildiğinde ülke içinde terör örgütleriyle yaptığınız mücadele hep eksik kalacaktır. İkinci önemli madde şehir yapılanmasıdır. Bu yapılanmanın önemi hep küçümsendiği için de terörle mücadele tam anlamıyla yapılamamaktadır. Barikatlar döneminde yazdığımız ‘Bu Delileri Bir Araya Getirmeyecektiniz’ adlı kitapta bu grubun etkinliğinin tam olarak anlaşılamadığından bahsetmiştik. Bu konuyla ilgili olarak Ankara’daki bombalı saldırıyı örnek olarak anlatmıştık.

Örgütlerin şehir yapılanmalarının ve aslında ne yapmak istediklerinin anlaşılamadığını ifade etmiştik. Şehir yapılanmalarının, büyük şehirlerdeki gettolarda hakimiyet alanı oluşturmaya ve herbirini küçük Kandil yapmaya çalıştıklarını ifade etmiştik. Gettoları kontrol etmelerinin ardından farklı yasadışı grupları da alt listelerine eklediklerini söylemiştik. Ankara’daki bombalı saldırı aslında bu yapının deşifresi için çok net bir örnekti. Örgüt bir hırsızlık çetesine araç çalmak için talimat veriyor. Ardından araç örgüte ulaştırılmak üzere Lice’ye götürülüyor. Ayırt edilmesi zor şekilde başka bir araca benzetilerek klonlanıyor. Ardından Ankara’ya gönderiliyor. Başka bir kanaldan bomba Ankara’ya gönderiliyor. Başka bir ekip bombaları ve düzeneği araca monte ediyor. Saldırıyı yapacak grup Suriye üzerinden Türkiye’ye geçiyor ve ardından Ankara’ya getiriliyor. Yine başka bir grup bölgenin keşfini yaparak hazırlığı tamamlıyor. Bu arada ayrı bir terör örgütünün mensupları emniyet içinde gözlerini kapatıyorlardı. Ardından terör saldırısı gerçekleşiyordu.

Önceki günkü saldırının da bu saldırının bir benzeri olduğu konusunda şüphe duymuyorum. Çünkü El Bab’a yapılan Fırat Kalkanı harekatının ileriki safhalarında yapılabilecek olanlar, konseptin ilk maddesini ortadan kaldıracaktır. Bugün söyleyecek hiçbir sözüm olmadığını tekrar ifade ediyorum. Yıllardır sorunu tespit etmeye ve çözüm üretmeye yönelik araştırmacı gazetecilik ve yazarlık yaparak anlatmaya çalışıyorum. Olacakları olmadan uyarmaya çalıştım. Araziye giderek ‘Şahit Olun’ belgeseliyle sizleri hiç tanımadığınız kahramanlarla tanıştırmaya çalıştım. Onların adını şehit olmadan size duyurmaya çalıştım. Bugün ise susmayı ve bugüne dair hiçbir şey yazmamayı tercih ediyorum. Çünkü görüyorum ki yine konunun gündemi başka yerlere çekilerek tartışılmaya başlandı. Burdan iyi bir şeyin çıkacağını da düşünmüyorum.

Allah önce hepimize vicdan sonra da akıl versin. Çünkü sosyal medyada yazılanları görünce bunlara şiddetle ihtiyacımız olduğunu görüyorum.

Ben yastayım ama yalnızca bugün için değil, yaşadıklarımızı anlamayanların bize yaşattıkları için de yastayım.

Ben bugün susuyor ve yasımı tutuyorum.

YORUMLAR (30)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
30 Yorum