Bu sınavdan alnımızın akıyla çıkmalıyız

Türkiye’de demokratik süreçleri, demokratik olmayan yöntemlerle dizayn etme hastalığı, egemen güçlerin derdine hiçbir zaman deva olmadı. Askeri darbeler eninde sonunda askeri vesayetin son bulmasıyla neticelendi. Askeri vesayete destek vererek siyasi fayda elde etmek isteyenler ise tarih sahnesinden, nefret objesi olarak ayrıldı. Şimdi ise başka bir demokratik hüsran yaşıyoruz. Demokrasi dışı güç odakları tarafında değil, demokratik meşruiyeti olan bir iktidar iradesi altında, Türkiye’nin en büyük muhalefet partisinin (fiili) lideri gözaltına alınıyor.

Askeri vesayetin bile tüm güç ve irade ellerinde iken başarı elde edemediği bir yöntemle, muhalefeti etkisiz hale getirilebileceğini düşünmek, siyasi cinnete eş değer bir aymazlık. Meşruiyeti, altını çizerek ifade etmek gerekir, yegane meşruiyeti halkın teveccühü olan iktidarın, muhaliflerini kara propaganda ve nihayetinde gözaltı gibi iptidai bir yönteme başvurarak etkisiz hale getirmeye çalışıyor görüntüsü vermesi bir irade beyanı değil, gizli bir iflas beyanıdır.

Askeri vesayetin elindeki güce güvenerek, demokrasi dışı yöntemlere başvurması anlaşılabilir (kabul edilebilir değil). Ancak temelde seçmenden başka meşruiyeti olmayan bir iktidarın, demokrasi dışı yollara yeltenmesinin hiçbir mantıki izahı yok. Daha önceki yıllarda yaşandığı gibi, askeriyeye, sermayeye ya da dışardan gelen desteklere değil bizzat seçmen iradesine dayanan bir iktidardan söz ediyoruz. Gücünü seçmenden alan bir iktidarın askeri vesayet dönemi yöntemlerini, bunca tecrübeden sonra hala kullanması sadece düşündürücü değil, iktidarda kalmak adına en temel meşruiyet kaynağını farkında olmadan heba etmesi açısından da şaşırtıcıdır.

***

Bu denli bariz bir hak ihlali, iktidarı kendi seçmeninin gözünden de düşürür. Atılan adımın sokaktaki yansımalarını hesaba katmak gerekir. Yapılan propagandadan bağımsız olarak iktidar seçmeni bu hamleyi, özgüven ve dirayetle günlük hayatta savunabilecek midir? Elbette hayır. İktidar başvurduğu bu demokrasi dışı yöntemle kendi seçmeninin elini güçsüzleştirmektedir. Yapılan hamlenin gayri hukuki ve gayri ahlaki bir hissiyat yaratması muhalefetten daha çok, iktidarın mevcudiyetinin yegan kaynağı olan kendi seçmenini yaralar. İktidar, tüm baskı yıldırma ve vesayet yapılarına rağmen, bu seçmen desteği ile ülkeyi yönetme yetkisini elde ettiğini unutmamalı.

Vesayet kurumları yok olmuşken, sadece siyasi güç elinde olduğu için vesayet dönemi yöntemlerine başvurmak akıllıca olmadığı gibi kalıcı da değil. İmkanların uygun olmadığı koşullarda bile Türk demokrasisi er ya da geç kendi mecrasını bulmuştur. Türkiye’de artık demokrasi dışı bir iradenin güç tesis etmesi imkansızdır. Bunu da en iyi iktidar partisinin bilmesi gerekir. Neredeyse Cumhuriyetin ilk yıllarından beri var olan güç bende istediğimi yaparım saplantısının, hep siyasi hüsranla bittiği gerçeği, nasıl hala kavranılamaz? Bu anlaşılır değil.

Türkiye bir demokrasi sınavından geçiyor. Ve bu sınavdan alnının akıyla çıkacağından hiç şüphem yok.1950’den bu yana verilen demokrasi mücadelesi ve ödenen bedeller boşuna değil ve yaşanan acılar milli hafızanın derinlerinde bir yerde hala canlı. Bu demokrasi mücadelesinin ne kadar kıymetli ve hayati olduğunu en başta hem iktidar ve hem de muhalefetteki biz muhafazakarların bilmesi gerekir.

***

Sayın Erdoğan Türkiye’de askeri vesayete son verip, halk iradesine dayalı iktidarı tesis eden bir lider olarak tarihe geçti. Tıpkı Kürt meselesinde kalıcı bir çözüme varmak gibi, Türk demokrasi içinde hukuka dayalı gerçek bir demokrasi tesis etmek için son mührü vurmak onun elinde. Sayın Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye’nin muhafazakarları tarihi bir eşikte. Bu sınavdan alnımızın akıyla çıkmalıyız.

YORUMLAR (12)
12 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.