O masayı Gazze için kurduramamak kimsenin ağırına gitmiyor mu?
Avrupalı liderler ve ABD Başkanı Trump, Rusya-Ukrayna savaşını bitirmek için bir araya geldiler. Görüntüler, fotoğraflar, demeçler malum. Bütün dünya izledi ve şimdi de yorumluyor. Trump, o güne kadar üçe beşe bakmadan ve sonunu düşünmeden her türlü anlaşmaya hazır görünüyordu. Ancak Avrupa için Rusya büyük bir tehdit ve Avrupalılar doğal olarak Rusya’nın yaptığı işgallerin yarına kâr kalacağı anlaşmayı tehlikeli buluyor. Washington Zirvesi’nde sadece Ukrayna’nın değil Avrupa’nın kaygıları da giderildi ve Putin’e kahramanlık payesi çıkmayacak bir noktada uzlaşıldı. Şimdi, Rusya ve Ukrayna barışa daha yakın bir yerde bulunuyor.
Böylelikle, büyük bir savaşın sonuna gelinmiş olabilir. Ukrayna halkı hiç hak etmediği bir felaketten kurtulacağı şüphesiz anlaşmanın sonuca ulaşması sevindirici olacaktır.
Washington’da kurulan liderler masası, diplomasinin ve ülkeler arası ilişkilerin hâlâ ne kadar önemli olduğunun işaretidir. Hiçbir ülkenin gücü sınırsız değil ve ABD bile istediğini yapabilmek için müttefiklerinin onayına ihtiyaç duymaktadır. Küçük ya da büyük herkesin bir gücü var. Bu gücü Avrupalılar gibi birlikte hareket enerjisine dönüştürdüğünüzde sonuç alabiliyorsunuz. Dayatılan her plana ve öneriye boyun eğmeye mecbur kalmıyorsunuz.
Meselenin kritik yeri burası. Müttefiklik, dostluk, komşuluk, menfaat ortaklığı… Biri ya da hepsi birden, bir ülkenin karşı karşıya bulunduğu işgal ve haksızlık için harekete geçme gerekçesi olabiliyor.
Bu, Gazze için yapılmayan, denenmeyen ve hatta bir seçenek olarak dahi düşünülmeyen bir yoldur.
İsrail’in katliamını önlemek için böyle bir masa kurulmadı. Bu masaya kadar giden yoldaki sayısız diplomatik temasların benzerleri yapılmadı. Bu masayı mümkün kılan uluslararası mesai harcanmadı. En önemlisi, İslam ülkelerinin ABD ve ABD Başkanı üzerinde kullanabileceği ekonomik, siyasi ve jeopolitik gücün zerresi dahi dile getirilmedi. ABD’yi etkilemek veya Avrupa’yı zorlamak gibi bir yol hiç izlenmedi. Bırakın masayı, diplomasiyi; tek bir İslam ülkesi lideri, şimdiki başkana da öncekine de “sahici” bir baskı yapmayı denemedi.
İsrail bugünlerde Gazze’yi tamamen işgal ederek bir milyon Filistinli’yi sürme planını açıklıyor. Hâlâ tepesi atan, dönüp bakan yok. Çünkü, İslam dünyasının Gazze için kırmızı çizgisi yok. Gazze adına risk almak şöyle dursun basit uluslararası mekanizmaları harekete geçirmeyi düşünen bile yok.
Hamaseti, sloganı ve göstermelik lafları bırakalım… Katar’ın ateşkes adına yaptığı arabuluculuk girişimleri ve Mısır’ın sınır olmak nedeniyle üstlendiği yük hariç, aktif olarak Gazze gündemine sahip tek bir ülke bulunmuyor.
Olsaydı bugünkü tablo olmazdı. Olsaydı Gazze’nin de bütün dünyanın sonucunu merakla beklediği bir diplomasi masasında adı olurdu. Olsaydı, Ukrayna için kurulan masaların en azından biri Gazze için kurulurdu. Olsaydı, İsrail’in patronu ABD’ye baskı yapılır ve kesinlikle sonuç alınırdı. Hiç olmazsa bugün hâlâ Gazze’de çocuklar açlıktan ölmezdi. Bütün dünya başkentleri sokaktayken ve küresel vicdan ses verirken en azından Gazze’yle gıda ulaşımını temin etmek mümkün olurdu. Akıl alır gibi değil; bunun için bile kılını kıpırdatmadı.
“İslam ülkelerinin gücü yok” iddiası palavradır. Birlikte -hatta tek başına bile- hareket ettikleri takdirde buna gücü olan ülke ve ülkeler var. Birkaç ülkenin bir araya gelip ortak çalışma grubu kurarak ABD’yi etkileme imkanı mutlaka var. Hiçbiri bunu denemedi veya denemeye gerek görmedi.
Bu hazin tablo, bu eylemsizlik ve samimiyetsizlik neyi gösteriyor, biliyorsunuz.
Gazze, İslam dünyası için Ukrayna’nın Avrupa için ifade ettiği anlama sahip değil. Ya da İsrail, Ortadoğu için bir güvenlik tehdidi değil. Ya da her neyse…
