Dökülmüş elmaların geçişi

Gözlerinizi biraz olsun kapatır da ala sıcakta yukarılardan, Bolkarlar’dan inecek serin esintiye yüzünüzü ayarlarsanız, nasipsiz kalmazsınız.

İlkin kulağınız ağırdan uyarılır, yönsüz köpek havlamaları, vakti karıştırmış horoz efelenmeleri ve yakın bahçelerden taşan çocuk cıvıltıları gelir yakınınıza. Kilometrelerce aşağıda, Çukurova ve Akdeniz boyunca her şeyi kavuran yalımlı güneş değildir adeta burada parlayan. Vakt erişip gün batınca tabiat gömleğini de değiştirir. Hava daha bir dirilir, ay saltanatla doğar, yıldızlar kırpışır ve tabiat sizi yorgun anıların eleği içinde şefkatle kuşatır. İşte güneş, arada bir yaramazlık edip sağı solu kavurmaya çalışsa da yukarıdan gelen serinlik onun oyununu hep bozar. Burada her ağaç bir konudur ama beklenen serinliği kendisine has bir sakinlikle karşılayan yaz elmasından söz açmalı. Dibine döktüğü meyvelerle başka bir edaya bürünen bu ağaç ne kadar da kendisi gözükür. Öylesine iddiasız kırpışır ki yaprakları güçlü sakinlik nedir duyurur size. Ne çamların derin uğultusu ne ıhlamurların derin ve koyu dalganışı vardır onda. Yeryüzünde garip bir yolcu gibi öylece durmuştur. Önce ve sonra derdi yoktur.

Ceviz ile onun eteğine tutunmuş kızılcığın altına kurulmuş ahşap masanın etrafında Çehov’dan fırlamış insanlar vardır. Elleri oyun kağıtlarını yanan bir kara kömür parçasını tutar gibidir. Endişe bir uzun nehrin keskin kıvrımıdır sanki alınlarında. Bizim ağaç ise öylesine endişesizdir hep. Ne kızılcık ile el ele tutuşmasına ramak kalmış yapraklarında ne de bir havai fişek kuyruğu gibi göğe doğru atılım yapan uç dallarında bir endişe vardır. Kendiliğinden olmanın sükunetiyle dibine elmalarını dökmüş duruyordur. Elmaları dökmemiş, dibine yumurtlamıştır adeta. Dip kelimesi en huzurlu anlamlarından birine bürünmüştür ve nasibini yerde arayan karıncanın kurdun, sincabın farenin payı karşılanmıştır. Kendisini yüceltmeden, feda ederek geçmek bu mudur?

Dilimizin en güzel kelimelerinden saydığım bu ‘geçmek’ sözcüğünü ne zaman düşünsem o buluştan bu buluşa şu hayretten bu hayrete geçer dururum. Belli ki zamanı bir ölüm eylemi diye burada geçirme derdine düşmüş şu masa etrafındakilere hemen yanı başlarındaki bu ağacın geçip gidişinden söz açmanın bir kıymeti yok. Yukarılardan, insanı ruh esenliğine geçirmekten öte amaç taşımayan rüzgarla söyleşilebilir belki yaz elmasının yanında. Tanıdıklar, sevilenler, dostlar, en yakınlar görülmeyen göz kırpışlarla izin verirler buna. Dünyayı bir esen geçiti olarak idrak etmenin başka başka yolları mutlaka vardır ama ben bu anda, bu elma ağacının bu geçişkenliğinde dokunaklı bir yan görüyorum. Onun yerine kendimi koyarken sanki kendimden geçiyorum.

Rüyalarımız da bazen bizi böyle, bu elma ağacının meyvelerini döktüğü gibi dibine döker. Her bir meyvede bizim bir halimiz saklıdır. Yaklaşıyor iyiden elmaları izliyorum. Kimisi fazla berelenmekten çürük kahverengiye dönmüş, kimisi karınca kolonisiyle çevrilmiş kimisi de bilinmeyen sürüngenlerce dişlenmiş. İçlerinde diri olanlar bir elin onlara uzanmasını ve soğuk sudan geçirilmesini umuyorlar. Arada bir yeniden yaprakları kırpıştıran esinti yüzüme oturuyor, adeta tatlı tatlı beni tokatlıyor. Kim razı olur içimizden hangimiz şu elmanın sakinliğine tahammül edebilir? Ben, ben yapabilir miyim bunu?

Bunun o kadar kolay olduğunu iddia edecek kadar kahraman değilim. Ama kendimizi doğanın bir parçası değil de mutlak sahibi ve efendisi görmenin rahatsızlığına kapılalı beri işimiz yolunda gitmiyor. Ve ne zaman yolumuzu şaşırsak ne zaman sıcaktan bunalsak yine tabiattan başka sığınak ve kurtarıcımız yok. İşte, adeta bizimle beraber şu elma ağacının payını dert eden doğa, zirvelerden indirdiği esintiyi yüzümüze de serpiyor. Artık dipteki dökülmüş elmaların esintiye ihtiyaçları yok. Fakat bütün bunların telkin ettiği bir şey yok mu? Hayır hayır, tabiatta hiçbir şey birbirine telkinde bulunmaz insandan başka. Geçmek her yönden keskin ve kalıcı bir bilgi olarak yeter doğaya. Döküle döküle sürer doğa. Ya insan? Geçmesini bilir mi?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.