Belki yalvarıp yakarırlar diye

İnsan, kendine çok güvenir. Özellikle yetişkin vaktine gelmiş, işini eline almış, iyi kötü süren bir düzene sahip olmuşsa o hale gelene kadar yaptıklarının, o güne gelene kadar elde ettiği şeylerin kendi çalışması sayesinde olduğuna ve hep böyle devam edeceğine inanır. Bu, bir noktaya kadar gerçektir çünkü herkes kendi emeğinin ekmeğini yer (Necm 53/39) ancak bir noktadan sonra büyük ölçüde bir yanılgıdır çünkü insanın çabası dışında olan muazzam bir sistem de vardır. Bu sistem dünyanın var oluşundan beri orada öylece durmaktadır. Bu sistemi var edenle insanı var eden de aynıdır: Rabbimiz. Üstelik Rabbimiz, insanı yaratan olduğu için insanın yapısını da çok iyi bilir ve kitabında bize bildirir. Mesela insanın pek çok şeye kavuştuğu bir durumda kavuştuklarının kendisine, kendinde olan bir ilim sayesinde verildiğini düşündüğünü (Kasas 28/78), başka bir durumda ise elindekilerin hiç yok olup gitmeyeceğini hatta kıyamet saati gerçekse bile orada kendisine daha iyilerinin verileceğini (Kehf 18/35-36) düşündüğünü bildirir fakat işler insanın düşündüğü gibi gitmez her zaman. Hatta insan kimi zaman çeşitli sıkıntılara uğratılır. Mesela hiç beklemediği bir anda, işler gayet yolunda giderken tüm dünyayı bir salgın hastalık kasıp kavurur. Tüm tedbirleri boşa çıkarır. Ticareti en iyi bilenler, en sağlam işleri yapanlar bile yalpalar hatta yıkılır. Öyle bir an gelir ki zararı maddî boyutta kalanlar şükreder neredeyse çünkü sağlıklarını yitirenler, sevdiklerini kaybedenler hiç de az değildir.

Böyle şeyler yaşayan insan "Bütün bunlar neden oluyor, bütün bunlar neden başıma geliyor?" diye sormadan edemez. Sorusunun cevabını tek başına bulmaya çalışırsa ulaşacağı nokta bazen belirsizlik bazen de depresyon olur çünkü bu sorular kendi başına cevap bulamayacağı kadar büyük sorulardır. Ancak sorusunun cevabını kendisini yaratanın kitabında ararsa En'am 6/42. ayette bulacaktır, ayet şöyledir:

"Senden önceki toplumlara da elçiler göndermiş, belki yalvarıp yakarırlar diye onları maddi sıkıntılara ve bedensel sıkıntılara uğratmıştık."

"... belki yalvarıp yakarırlar diye ..."

Cevap budur.

Adeta "mekanın sahibi var" diye hatırlatmaktadır cevap. "Ey insan, sen kendini bir şey sanıyorsun, sen kendini bu dünyada sana ikram edilenlerin sahibi sanıyorsun, sen kendini bitmez tükenmez nimetlerin sahibi sanıyorsun ama mekanın sahibi var." demektedir.

Ayetlerin devamında sıkıntıya uğrayınca Rabbine yalvarıp yakarmayan insanların kalplerinin katılaşmış olduğu ve şeytanın yaptıkları şeyleri onlara süslü yani hoş gösterdiği belirtiliyor. Sonra ise çok daha ilginç bir şey var. En'am 44. ayet şöyle:

"Kendilerine verilen doğru bilgileri akıllarından çıkardıkları zaman onlara her şeyin kapısını açtık. Verilen nimetlerle şımardıkları bir sırada da onları ansızın yakaladık. Bütün umutlarını kaybettiler."

Hani halk arasında hiç derdi, tasası, sıkıntısı olmayan kimseye "Allah unutmuş onu." derler ya, o hal bu hal olsa gerek. Başta çeşitli maddî ve bedensel sıkıntılara uğratıldığında Allah'a yalvarıp yakarmayanların önünde bir süre sonra her şeyin kapısı açılıyor. Ta ki kendilerine verilen nimetlerle iyice şımarıyorlar. İyice şımarmış haldelerken ansızın yakalanınca bütün umutlarını kaybetmiş hale geliyorlar.

Ayetin mealinin başında "doğru bilgiler" diye anlam verilen kelime ise "zikir". Zikir, kelime anlamı olarak "Bağlantılarıyla birlikte düşünülüp öğrenilen doğru bilgi, o bilgiyi kullanıma hazır tutmak, akla veya dile getirmek (Müfredât)." demek. Zikretmek de o bilgiyi dikkate alıp kullanmak anlamına geliyor. Doğru bilginin kaynağı Allah’ın ayetleridir. Bize düşen ise hem kitabımızdaki ayetleri hem kâinat kitabındaki ayetleri okuyup yeri geldiğinde kullanabilmek için sık sık aklımıza getirmek yani zikretmek.

YORUMLAR (33)
33 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.