Var olanı güzelleştir

Modern çağda, hayatı, işin gücün, gündemin getirdiklerinin arasında kalan kısacık zamanlarda yaşıyoruz adeta.

Bir de trafikte, uykuda falan geçirdiğimiz zamanlar var, onları da saymak lazım galiba.

Hepsinin toplamından arda kalan gibi hayat.

Sekiz saat iş desek, sekiz saat uyku, buralarda bir-iki saatten az değil ev-iş arası ulaşım süreleri, bir saat de alışveriş vb için geçse, elde kalan ne kadarsa sanki o kadar hayat.

Doya doya yaşa işte.

İster evdekilerle vakit geçir ister arkadaşlarınla bir şeyler yap ister televizyondaki dizilere, haberlere falan bak.

Kimi zaman da iş veya trafik vb sebeplerle üzerinde bir stres hissederek geliyor olabilirsin eve, o stresi eve gelince dış kapının önünde bırak, bırakamadıysan bile, elini yüzünü yıkarken aksın gitsin üzerinden o stres, yoksa salona götürüp onunla beraber oturacaksın çoluk çocuğun yanına, içlerinden biri sana güzel bir şey dese hafazanallah belki fark etmeyeceksin ve hatta belki ters cevap vereceksin, oysa o an sen de o güzel söze güzel sözle cevap vermeye ihtiyaç duyuyorsun ama ah o stres.

Zaten çoğunlukla haberler de televizyonlardan, bilgisayarlardan, telefon ekranlarından dünyanın çeşit çeşit zor halini, acılarını, ızdıraplarını anlatıyor ve bir çift güzel söz bir çölde sığınılacak bir vaha gibi belki o an.

Hani hesap yapınca belki için acıdı ya sana kalan zamana, belki 'böyle olmaz' diye geçirdin ya içinden, değiştiremediğin için hayıflandın da belki ama bak kendin için istediğin gibi güzelleştirebileceğin zaman dilimin de var gayret edersen.

Gayret etmezsen hikaye klasik, çok evde de vizyonda: herkes kendi köşesinde, dialoglar günlük ihtiyaçlar üzerine kurulu, sevgi saygı oradan çoktan göç etmiş, fırsatını bulsa hepsi çekip gidecek de ah imkânlar...

Belki de o bembeyaz, oyalı tülbentli ninelerimiz, ak sakallı dedelerimiz, bizim yaşadığımızdan çok daha zor savaş veya yokluk yıllarında bile, büyüklerimizi yetiştirirken bu klasik hikayeye takılmadıkları için zamanlarını güzelleştirebildiler ve bizlere güzel eserler bırakabildiler.

Belki de o gün siz yataktan adeta yerlerde sürünerek kalktığınız ve istemeye istemeye işe gittiğiniz halde, iş arkadaşınızın yüzündeki tebessüm, dilindeki cıvıl cıvıl merhaba, onun gece, kendi evinde o klasik hikayeye takılmayıp kendine kalan zamanı güzelleştirebilmesiyle ilgili.

Belki de bazı şeylere biraz farklı açılardan bakma zamanı bu zamanlar, mesela 'günün namazla beş vakite bölünmesinin, zamanı değerlendirme becerisi kazandırmadaki rolü' üzerine düşünme zamanı, öyle ya insanın yaratıcısı hiçbir faydası olmasa niye farz kılsın beş vakit namazı.

Namazdaki tezekkür emri belki de sözün en güzelinin bir çeşit talimi günde beş vakit.

Günde beş vakitin bizzat kendisi, 'uykunu, nefsini, sabrını, sebatını yönetmeyi öğren' demek belki.

Belki de ilk yapman gereken şey, kendi dışındaki sebepler yüzünden değiştiremediğin şeylere yüklenmek yerine kendi elindeki imkanlarla güzelleştirebileceğin şeylere yönelmek.

Belki bir adım, bir adım daha, adım adım güzelleşecek dünya.

Denemeye değer.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum