Hepimize çip mi takacaklar?

Jean Baudrilliard, 5 Mart 1996’da Paris gazetesi Liberation’da yayınlanan “Disneyworld Company” başlıklı makalesinde şunları söylemişti:

Bilgisayar virüslerinin peşine düşmek nafiledir, zira hepimiz zaten bir virüslü ağlar zincirinin içine takılıp kalmış vaziyetteyiz. Bilginin (enformasyonun) bizzat kendisi artık bir virüs haline gelmiştir, belki henüz cinsel yoldan bulaşmayan ama yayılma yoğunluğuyla çok daha güçlü olan bir virüs...

Daha ortada sosyal medya diye bir şey yokken bu tespitleri yapan Baudrilliard’ın nasıl isabet ettiği her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor.

İnsanların kolayca eriştikleri “bilgi otobanındaki” sosyal medya durakları, bizzat kendisi “virüse” dönüşen “bilgilerle” kaynıyor.

Birbiri ardına gelen, “büyü misali” teknolojik gelişmelerin günlük hayatta yol açtığı değişimler, getirdiği yeni riskler çok kimseyi şüpheye ve endişeye sevk ediyor.

Pek çok insan, bir takım kimliği meçhul “düşmanların”, karanlık niyetlerle geliştirdikleri mahiyeti meçhul teknolojilerle kendileri aleyhine bir komplo kurduğu fikrini cazip bulmaya başlıyor.

Yapay zekâ ve derin öğrenme teknikleriyle yapılan büyük veri analizleri, her kullanıcının psiko-sosyal profillerin çıkartılması, hedeflenmiş reklamların gösterilmesi gibi gelişmeler, kitlelerin ödünü koparıyor.

MRNA aşılarının dünya nüfusunu azaltmak için geliştirilmiş şeytani bir teknolojinin ürünü olduğuna inananlar var.

Covid-19 virüsünün, tüm insanların vücutlarına onları uzaktan kontrol etmeye yarayan bir çipi yerleştirebilmenin bahanesi olarak laboratuvarlarda üretilmiş olduğunu düşünenler var.

Kafasındaki tüm kötüleri birleştirip, siyonistlerin, masonların, illüminaticilerin, tapınak şövayelerinin, Rotschild’in, Rockefeller’in, Bill Gates’in, kapitalizmin, “big reset”çilerin, ilaç şirketlerinin, küreselci şeytanların, satanistlerin, çocuk katillerinin, kafirlerin, münafıkların, fasıkların, mahiyeti ve maksadı belirsiz bir deneyde masum insanları kobay olarak kullandığına inananlar var.

Bizzat kendisi virüs haline gelen bilgiler, kolayca enfekte ettikleri zihinler aracılığıyla yayılıyor.

Toplumun mühim bir kısmının zihninin “virüslü bilgilere” karşı bağışıklığı yok. Bu bilgi okyanusunda güvenle seyredebilmek her babayiğidin harcı değil.

Çoğu kimse, bakıp da anlam veremediği, ya da çok yanlış anladığı istatistiklerin, grafiklerin, tabloların içinde boğuluyor.

Üniversite sınavında tablo, grafik, istatistik içeren soruları gördükleri anda sonraki soruya atlayan, oran orantı, olasılık, yüzde problemlerini okumaya bile yanaşmayanlar, kendileri ile aynı “cemaate” mensup olduğunu düşündükleri başka insanların sosyal medyada paylaştıkları istatistikleri, tabloları, inançlarına temel teşkil eden sağlam rasyonel kanıtlar olarak paylaşıyorlar.

Hangi bilginin kıymetli, hangisinin tutarlı, hangisinin anlamlı, hangisinin güvenilir olduğunu anlamak için gereken donanım ve tecrübeye sahip olmayan kitleler, kanaatlerini güvendikleri kimselerin “yorumlarına” bakarak oluşturmaya çalışıyorlar.

Virüslü bilgilerin” ateşli vaizleri, cerbezeli kanaat önderleri pek mebzul.

İnsanları korkutarak kendilerine ilgi, şan, şöhret ve maddi kazanç sağlayan yarı cahil “fütüristler”, zaten panik halindeki kitlelerin endişelerini köpürtüyorlar.

Bazılarının isimlerinin önünde profesör, doktor gibi unvanlar bile var!

Kesin inançların fetvacısı, meşruiyet sağlayıcısı olarak vazife yapıyorlar.

Bir de unvanlarını istismar edip, ticari tezgahlarına müşteri devşirme gayesiyle yazıp çizenler var ki onlar daha da fena!

Virüslü bilgiler, “yankı odalarına” dönüşen sosyal medya platformlarında tekrarlana tekrarlana etkisini arttırıyor, etkisini arttırdıkça insanlardaki korkuyu, paniği, endişeyi, huzursuzluğu besliyor.

Hızla hayali “bizler” (dostlar) ve “onlar” (düşmanlar) oluşuyor.

Virüslü fikirler, kendilerini “sanal kült cemaatlerde” buluveren kişilerin zihinlerini hasta ediyor.

Belki de enformasyon virüslerine karşı aşı geliştirmek daha öncelikli bir hedef olmalı.

Zira enformasyon virüsleri Covid-19’dan bile daha tehlikeli olabilir.

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum