İğneyi kendimize…

Filistin’de yine kan, yine gözyaşı, yine zulüm var. İçimiz acıyor. 

Zorbalıkları, haksızlıkları, adaletsizlikleri görüp de bir şey yapamamak kahrediyor bizi. 

Durup durup tekrar gördüğümüz bir kâbus, bir karabasan bu. 

Bir kez daha aynı şeyleri yaşıyoruz. 

Aynı anlamsız ritüelleri bilmem kaçıncı kez tekrarlıyoruz. 

Yine protesto için sokaklara, elçiliklerin, konsoloslukların önlerine dökülüyoruz. 

Yine tekbirler eşliğinde İsrail ve Amerikan bayrakları yakıyor, yine öfkeli sloganlar atıyor, yine anlamsız boykot listeleri paylaşıyor, yine hiçbir işe yaramayan kınama mesajları yayınlıyoruz. 

Hep aynı şeyleri yapıp farklı neticeler beklemenin anlamsızlığını fark edemiyoruz. 

“Elimizden gelen sadece bu, bunu da mı yapmayalım? Tepkisiz mi kalalım?” diyebilirsiniz. 

Elbette hayır! İşlenen cinayetlerin farkında olmak, zulme tepki göstermek insan olmanın gereği. 

Ama bu kuru tepkilerin neden işe yaramadığını sorgulamak ve şunu görmek zorundayız: Meselemiz güçsüzlük meselesi değil tutarsızlık meselesi. 

İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım: 

Tepkilerimiz neticesiz ve etkisiz. Çünkü iki yüzlüyüz. Ahlaki tutarsızlığımız etkimizi zayıflatıyor. 

Şiddetli tepkiler verenlerin çoğu -ellerine fırsat geçse- bugün protesto ettikleri zulümlerin aynısını işlemekte sakınca görmeyecek kişiler. 

Yahut kendi saflarından birilerinin “düşmana karşı” aynı melanetleri işlemesini memnuniyetle karşılayabilecek, onları alkışlayabilecek, destekleyebilecek tıynette kimseler. 

İsrail’in çoluk çocuğa, sivillere gelir mi gelmez mi demeden attığı füzelere isyan ederken, Kassam Tugaylarının çoluk çocuğa, sivillere gelir mi gelmez mi demeden attığı füzeleri görmezden gelecek, elinde imkânı olsa o füzeleri bizzat ateşlemekten zevk alacak tipler. 

Öyle kolay ki zulmettikleri insanlara “terörist” deyip ellerindeki kanı (ve vicdanlarındaki karanlığı) saklayıvermesi bunların… 

Düşman belledikleri herkesi, masum, sivil demeden yok etmeyi normal gören iki tarafın birbirine yönelttiği öfkenin ya da eleştirilerin kıymeti nedir? 

Zulüm noktasında aynı karanlık zihniyeti paylaşan taraflardan biri, sırf diğeri kadar güçlü değil diye, diğerine nazaran daha az zarar verebiliyor diye ahlaki üstünlük kazanır mı? 

Bombalayıp ateşler içinde bıraktıkları Mescid-i Aksa’nın önünde neşe ile dans edip şarkılar söyleyen gözü dönmüş radikal Yahudilerin görüntüleri herkeste bir infial uyandırdı. Uyandırmalıydı da… 

Fakat o görüntüleri izlerken aklıma 1993’teki meşum Madımak hadiseleri esnasında, savunmasız insanların içine kapatılıp canlı canlı yakıldığı otelin önünde tekbir getirmeye, sloganlar atmaya devam eden gözü dönmüş kitle geldi. 

Bir fark var mı? 

O gün öyle canavarlaşabilenlerin ve eline fırsat geçse aynı şekilde yine canavarlaşabileceklerin bugünkü canavarlıkları protesto etmesinden ne çıkar? 

Bir şey çıkmıyor işte. 

Zulme değil zalimin yerinde olamayışlarına öfkeleniyor bazı insanlar. 

Hırsızlığa yolsuzluğa değil, çalanın kendileri veya yakınları olmayışına kızdıkları gibi. 

Doğrudan hedefi olmadıkları müddetçe “yakınlarının” yaptığı haksızlıklara, adaletsizliklere ses çıkartmadıkları gibi. 

O yüzden de itirazları anlamını ve etkisini yitiriyor. 

Ahlaken tutarlı, akıllı, vicdanlı ve iğneyi kendisine batırmaktan imtina etmeyen insanların tepkileri çok daha kıymetli. 

Zalimin kim, mazlumun kim olduğuna bakmadan, “amalar”, bahaneler, mazeretler, rasyonalizasyonlar üretmeden, kâr zarar hesabı yapmadan, kim ne der endişesini taşımadan, gerekirse kendi çevresiyle ters düşme pahasına, “hakkın safında” yer alabilenlerin tepkileri… 

Mesela kendi soydaşlarının işlediği cinayetlere isyan edip, kendi akrabalarının zulmüne tüm dünyanın dikkatini çekmek için İsrail’de, Amerika’da protesto yürüyüşleri düzenleyen Yahudilerinki gibi. 

Siyasi hesaplarını bir kenara bırakıp, ABD’nin Netanyahu hükümetinin antidemokratik ve ırkçı davranışlarını artık savunmayı ve desteklemeyi bırakması gerektiğini haykıran ABD’li Yahudi senatör Bernie Sanders gibi. 

Zulme, haksızlığa karşı çıkanların, samimiyet ve tutarlılık diye bir derdi olmalıdır.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum